Zordu Bodrum, yorgundu, yoksundu. “Hadi” dedi bir avuç insan. “Yıllarca öğrettin, gösterdin, şimdi yap bakalım”. Öyle de, bakalım Bodrum bana o yetkiyi verecek mi? “Hadi şu Bodrum’u hak ettiği yere getir” diyecek mi?
Zalimcan yine başımda. Sürekli gaz veriyor, ısrar ediyor. “Ama..” diyorum, “hayır” diyor, “yaparsan sen yaparsın, yapmalısın, taşın altına elini koymalısın”. Oldum olası insanı canından bezdirir bizim Zalimcan. Kızıyorum ama bir şey diyemiyorum çünkü haklı.
Onca yılın birikimi, liyakati, deneyimi, hala taptaze duran heyecan, içine sığmayan enerji. Uzunca bir süre ben dizginlemişim esasında kendi kendimi. Dönüp kendime kızıyorum.
Heybenin içi bu kadar dolmuşken, saçların her bir teline düşen aklar bunca birikimi beynime çakmışken, “ne duruyorsun, at kendini denize”.. Eli yüzü köpük köpük denize belenmiş bu kentin aydınlıklarıyla sula, çorak kalmış köşelerini.. Tepeden tırnağa kadar “Planlama” olsun artık gündemimizde. Sahip olduğun tertemiz duygularla yıka kentin ayıplarını.
Dedim ve Belediye Başkanı olmak üzere yola çıktım sevgili okurlar.
Çıkarken de Balıkçı’nın yüreğinden Bodrum’a, Bodrum’un yaşam iklimini belirleyen Cumhuriyet Halk Partisine Mavi bir MERHABA diyerek başladım.
Bir Bodrumlu olarak yaşadığım, yaşlanacağım ve ebediyen kucağında uyuyacağım bu mavi-beyaz coğrafya, sadece benim için değil, hepimiz için çok kıymetli. Bu aydınlık ve kadim kent, bilimin ışığında ve büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zihinlerimize kazıdığı İlkeleriyle sonsuza dek yücelmelidir.
Köy Enstitülü bir Öğretmenin oğlu olarak, tamamen devlet imkanlarıyla yetişmiş ve devletin üniversitelerinde 30 yıla yakın Şehir Planlama hocalığı yapma hakkını, Atatürk’ün ilkelerine yüzümü dönerek kullandım. Ülkeme bu anlayışla binlerce mimar yetiştirerek borcumu ödemeye çalıştım. Ama henüz bitmedi. Nefes aldığım sürece de bitmeyecek.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisinin çatısı altında, onun aydınlık gelecekleri tarif ettiği izden yürüyerek, nereye gittiğini çok iyi bilen Bodrum sevdalılarıyla birlikte, canla başla, bilim ve akılla, şefkat ve dürüstlükle, keyif ve heyecanla yaşamaya, yaşatmaya ve Bodrum Mavisinin tüm değerleriyle değerlenip hizmet etmeye söz verdim, and içtim, ahdettim.
Çıktığım yolda, birlikte yürüdüğüm yoldaşlarımın omuzumu tutarak, sevdamı yaşayarak, canıma can katarak yanımda olacağından zerre kadar kuşkum yoktur.
Bu sevda ve heyecanla yola çıkan başka dostlarım da var. Hepsi kıymetli, hepsi samimi, hepsi heyecanlı. Her birini seviyorum, sayıyorum, takdir ediyorum ve hepsine başarı diliyorum. Bu keyifli demokrasi yarışında kazanan bizden herhangi birimiz değil, Bodrum olacaktır kuşkunuz olmasın.
Doğudan batıya, kuzeyden güneye, canlı ve cansız tüm dünya duysun ve bilsin ki, Bodrum için çalışacak, bildiğim tüm bilgi ve değerleri bu kente akıtacak ve bu şehrin sokaklarıyla yaşayacağım.
Ama ben artık siyaset zemininde bir aktörsem, bundan böyle söyleyeceğim sözlerimi, fikirlerimi, projelerimi, bu köşeden aktarmam doğru olmayacaktır. Dolayısıyla bundan sonraki iletişimimin, basın açıklamalarıyla, toplantılarda yapacağım konuşmalarla ve siyaset arenasının bana sağlayacağı medya iletişim olanaklarıyla yapmam daha uygun olacaktır.
Sevgili okurlar, siyaset arenasındaki girdiğim sürecin sonuna kadar sizlerden bir “ara” talep ediyorum. Başka zeminlerde yine birlikte olacağız elbette. Şimdilik hoş kalın, sevgiyle ve sağlıkla kalın.
Ben “vira bismillah” dedim, siz ne dersiniz bilmem..