Türkiye’nin çağdaşlaşma demokratikleşme mücadelesinde öğretmenin onurlu ve önemli bir yeri vardır. Cumhuriyet sonrası aydınlanmasında köy enstitülü öğretmenlerin yeri ve rolü nasıl yadsınabilir? Biz öğretmen onurunu, idealizmini, mesleğe saygıyı, insana saygıyı onlardan öğrendik.
Sadece, 24 Kasımlar ’da değil, her zaman onları hatırlamalıyız…
Mustafa Kemal Atatürk öğretmenlere hitaben yaptığı bir konuşmada toplumu şekillendirme adına öğretmenlere nasıl önemli bir görev düştüğünü şu sözlerle açıklanmıştır: “Arkadaşlar, yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerlik, siyaset ve yönetim alanlarındaki devrimler, sizin; sayın öğretmenler, sizin toplumda ve düşünce yaşamınızda yapacağınız devrimlerdeki başarınızla gerçekleşecektir. Hiçbir zaman unutmayın ki, Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister.” Böylesine mühim bir görevi olan öğretmenlere toplumsal açıdan çok önemli görevler düşmektedir. Cumhuriyetin ilanından, altmışlara kadar meslek onurunu dolu dolu yaşayan toplumda, en önemli yerinde olan öğretmenler; ne yazık ki altmışlardan sonra en temel ekonomik, sosyal ve özlük sorunları azalmak bir yana sürekli artmıştır. Son zamanlarda da yapılan uygulamalarla öğretmenlik mesleği iyice yok edilme safhasına getirmiştir. Türkiye’nin dört bir yanında her türlü olumsuzluklara rağmen fedakârca görev yapan öğretmenlerimizin büyük bölümü yaptığı işe yabancılaştırılmış, MEB’in yanlış politikaları ve siyasilerin öğretmenlik mesleğine yönelik olumsuz söylemleri nedeniyle mesleğine küstürülmüştür.
Yaşanan bütün bu olumsuzluklara rağmen; gelecek nesillerimiz adına umut bağladığımız gerçek güç eğitim emekçilerimiz olan öğretmenlerimizin, öğretmenler gününü kutlar; sevgi ve saygılar sunarım.
Av. Akın ÜSTÜNDAĞ