Türkiye, 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle başlayan süreçten bugüne kadar derin siyasi dönüşümler yaşamış, bu dönüşümler demokrasinin aşınmasına ve siyasal İslam’ın devlet yönetiminde kök salmasına yol açmıştır.
12 Eylül, askeri bir müdahalenin ötesinde, bugünkü siyasal İslamcı yönetimin temellerinin atıldığı bir döneme işaret eder. Darbenin ardından güçlenen İslamcı yapılar, bugün AKP iktidarının yönetim anlayışında vücut bulmuştur. Bu süreç, Türkiye’yi 12 Eylül rejiminden bile daha vahim bir duruma sürüklemiştir.
12 EYLÜL: SİYASAL İSLAM’IN TEMELLERİ
12 Eylül darbesi, laikliği zayıflatan ve siyasal İslamcı grupların güçlenmesine yol açan bir dönemi başlattı. Devlet, sol görüşleri baskı altına alırken, dinî cemaatlere daha fazla alan tanıdı. Bu süreçte İslamcı hareketler büyütüldü ve desteklendi. 1980’lerden itibaren dinin kamusal alandaki etkisi arttı, Fethullah Gülen gibi cemaat liderleri ve tarikatlar devletin çeşitli kademelerine sızmaya başladı.
15 TEMMUZ: OTORİTERLEŞME VE GÜÇ KONSOLİDASYONU
15 Temmuz 2016 darbe girişimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetim anlayışında yeni bir kırılma noktası oldu. Bu girişimin ardından ilan edilen olağanüstü hal ve getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yürütme erkini daha merkezi ve güçlü bir hale getirdi.
Bu süreçte, devletin içinde bulunan derin yapılar daha fazla etkili oldu. Gizli güç odakları, demokrasiye ve özgürlüklere zarar veren politikalarla birlikte, yasama ve yargı üzerinde de tam bir kontrol sağladı.
Bugün Türkiye, 12 Eylül’den daha vahim bir durumda; siyasal İslamcı bir yönetim anlayışı devletin tüm kademelerine hakim olmuş durumda. Seçim güvenliğine ve demokratik süreçlere dair endişeler artarken, devletin derin yapıları otoriterleşmeyi pekiştiren bir rol oynamaya devam ediyor.
Özellikle devletin içindeki gizli yapılar, siyasal iradenin manipüle edilmesi ve demokratik denetim mekanizmalarının zayıflatılması konusunda önemli bir etkiye sahip.
BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTA: SİYASAL İSLAM VE OTORİTER YÖNETİM
Bugün Türkiye’de iktidarda olan siyasal İslamcı yapı, 12 Eylül’ün yarattığı ideolojik zeminin bir ürünü olarak görülmektedir.
12 Eylül darbesinin ardından laiklik karşıtı politikalarla büyütülen bu yapılar, devletin yönetiminde merkezi bir role sahip hale gelmiştir. Demokrasi ve laiklik, bu otoriterleşme sürecinde büyük ölçüde gerilemiştir.
Ülke, 12 Eylül’ün mirası olan siyasal İslamcı ideolojinin kurumsallaştığı bir döneme girmiştir.
SONUÇ: OTORİTER REJİMİN KALICILAŞMASI
12 Eylül ve 15 Temmuz darbeleri, Türkiye’nin demokratik yapısına büyük zararlar verdi. Bu iki dönemin yarattığı siyasal zemin, bugünkü siyasal İslamcı yönetimin güç kazanmasına neden oldu. Türkiye, bugün siyasal İslam’ın devleti ele geçirdiği, demokratik hak ve özgürlüklerin zayıflatıldığı, otoriter bir rejimin kalıcılaştığı bir süreçle karşı karşıya.