Bilenler bilir ama en iyi çekirdek ailem bilir.
Hep ‘bir takım işler’ peşindeyimdir kendimce..
Araştırmaya, öğrenmeye, dönüşmeye, dönüştürmeye, bilim, sanat, felsefe daha bir sürü şeye ilgim vardır ve zaman ayırırım..
Dışardan en durağan göründüğüm zamanda bile, kendi dünyamda hep bir hareket vardır aslında..
Niye mi?
Sanırım, insanoğlu için dünyada en zor soru neden varım ? Yaşamın bir anlamı var mı ? sorusu.
Hayatının sonlu olduğunun farkında olan tek canlı biz insanlarız, diğer canlılardan farkı olduğumuzu düşünüyor ve büyük bir anlam arayışı içinde hissediyoruz kendimizi. Öyle ya, diğer canlılardan farklıysak, anlamı olmalı yaşamımızın.
Mücadelelerimiz ve adanmışlıklarımız da anlam arayışımızın başka bir yansıması olabilir; Kimileri için vatanı korumak, kimileri için inanç sistemlerine tutunmak, kimileri için çok para kazanmak, kimileri için güç ve itibara sahip olmak, kimi için bir erkek, bir kadın kimi için, bazımız için evladı hayatın anlamı.
Benim için ‘anlam’ duyu organlarımla algıladığımız evrende, yargılarımla vardığımız bir yer.
Yaşamın bir anlamı var mı? sorunun spesifik bir cevabı yok aslında..
Bir gün biri gelip kulağımıza söylemeyecek bu sorunun cevabını. Ortak bir cevabı yok zaten bu sorunun, yani herkesin anlamı kendine.
Kafamı kaldırdığımda gökyüzünü görmekten mutlu oluyorsam, diğer canlıları da kendim kadar önemli sayıyorsam, ailem, dostluklarım, kurduğun anlamlı bağlarım, gelece dair hayallerim varsa, üretmeye devam edebiliyorsam, ilgi alanlarım mutlu ediyorsa beni, ruhumu yok etmediysem kötülükle, yani özüne ulaşıyorsa renkler ve sesler.
Hayat anlamlı demektir bence..
Bu yolda en önemli kriter insanın hazinesi olan aklıyla, sormaktan ve sorgulamaktan vaz geçmeden yürümesi.
İnanıyorum ki, yaşam yolumuzda, düşünmekten, öğrenmekten ve mücadeleden korkmazsak, ‘anlam’ da bize eşlik eder…