Arena Bodrum Haber – Bu yaşananlar insanlığa “Dijital Teknolojilerin” Acil Durum Yönetiminde ne kadar etkin biçimde kullanıldığını da sorgulatıyor. Dünya genelinde yönetimler çeşitli tedbirleri almakla birlikte teşhis ve tedavi dışında yeni vak’aların oluşmasını önlemek için de çok sıkı önlemler almaya devam ediyor. Bir taraftan da birçok ülkede ve ülkemiz genelinde sokağa çıkma yasağı aktif ve pasif yöntemler kullanılarak uygulanmakta.
Tam konuşulacak gün geldiği düşüncesiyle Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğretim görevlisi Doç.Dr. Ceyhun Özçelik’le uzmanlık konularından birisi olan “Dijital Teknoloji” yeteneklerinin, sorunlar karşısında nasıl çözüm olabileceklerini konuştuk. “Coğrafi Bilgi Sistemleri” konusunda uzman kimliğiyle sorularımıza cevap veren Özçelik’ten, günün problemlerine ışık tutacak bilgiler edindik…
Ceyhun Özçelik – Henüz karşılaştığımız bu acil durumun ne kadar devam edeceği ve hangi boyutlara erişeceği kestirilememektedir. Tamamen izole edilmiş bir bölgede hayatın tamamen durdurulması, bütün canlıların hareketsiz kılınması ve hastalık görülen vakaların iyileşmesi veya vefat etmesi sonrasında, acil durumun sonlanmasını beklemek teorik olarak mümkündür. Ancak, geniş bir yüzeye yayılmış toprakları, dış canlı hareketliliğinden tamamen izole etmek mümkün değildir. Kaldı ki, bu alan içerisinde acil durum tamamen sonlandırılsa dahi, dışarıdan gelecek tek bir vaka ile acil duruma yeniden dönülmesi kaçınılmazdır. Bununla beraber, yaşamın temel gerekliliği olan hareketin tamamen durdurulması da pratikte mümkün değildir. Getirilecek kısıtlamalar görülmesi muhtemel vaka sayısından daha çok aynı anda görülebilecek vaka sayısını azaltarak, olayın pik değerini düşürmekte yararlı olacaktır. Bu ise devletimize zaman kazandıracak, sağlık ve diğer acil durum hizmetlerinin kontrollü bir şekilde yürütülmesine olanak sağlayacaktır.
Ancak, ne kadar süreceği ve hangi boyutlara ulaşacağı bilinmeyen bir acil durum için, ülkedeki tüm hareketliliği tamamen durdurmak pratik açıdan mümkün değildir. Ülke içerisinde tüm canlı haraketliliğinin durdurulması, salgından daha büyük etkilere yol açarak, ekonomik ve sosyal sorunları da beraberinde ve çok kısa zamanda getirmesi muhtemeldir. Acil durumu yönetebilmek, durum öncesi, esnası ve sonrasındaki tedbir, eylem ve rahatlatma çalışmalarının bütün bir şekilde yürütülmesiyle olanaklıdır. Tüm bu çalışmaların tamamı, alansal ve zamansal değişen çok büyük miktarda veriye ihtiyaç duymaktadır. Bu verileri gerçek zamanlı ve konuma bağlı olarak, toplumun tüm bireylerini içerecek biçimde elde edebilirsek, acil durum yönetimi için gerekli bilgiye dönüştürebiliriz. Böylece tüm bireyleri içeren etkin bir acil durum yönetimi gerçekleştirebiliriz.
Ceyhun Özçelik – COVİD-19 virüsü acil durum yönetiminde ihtiyaç duyulan en önemli parametre, virüsün görüldüğü ve görülmesi muhtemel konumların belirlenmesidir.
Virüsün ne zaman hangi konumlarda görüldüğünün belirlenmesi veya görülmesi muhtemel konumların anlık olarak izlenebilmesi durumunda, etkin bir acil durum yönetimi gerçekleştirilebilecektir. Virüs konum bilgilerinin takibinin yapılması elzemdir. Sadece resmi olarak onaylanmış vakaların toplam sayısı veya yalın ikamet adresleri temelinde yapılması yeterli değildir. Bu, ülkemizin tüm köy, kasaba ve şehirlerini izolasyonu sonucunu doğuracaktır. Hastalık belirtilerinin bir veya birkaçının görüldüğü kişilerin kullandığı yol güzergahları, mobil telefonlar, kişisel bilgisayarlar, kredi kartı kullanımları, gözlem kameraları gibi konum bilgisi barındıran mobil cihazlar üzerinden rahatlıkla izlenebilir. Böylece kişinin hastalığın belirtilerinden kaçını gösterdiği ve de kişilerin kaç gün önce hangi yol ve güzergahları kullandığı temelinde, kişi bazlı anlık ve konumsal bir risk değerlendirmesi online olarak yapılabilir. Bu risk tanımına, hastalığa yakalanmış, vefat etmiş, iyileşmiş kişilere ait bilgiler yanında, o bölgedeki nüfus yoğunluğu, hasta hizmet kapasitesi, lojistik yeterlilikler gibi faktörler de dahil edilebilir. İnsanlar böylelikle günlük yaşamlarını risk temelinde kendi güvenliklerini kendileri sağlayacak bir biçimde doğal yaşamı tamamen durdurmadan sürdürmeleri mümkün olacaktır. Oluşturulacak, Dijital Alansal Bilgi sistemi ile izole edilecek bölgeler, evde kalacak kişiler, evde kalma süreleri virüsün bulaşma riski temelinde takip edilebilecektir. Gerekli önlem, tedbir ve kontroller daha etkin bir biçimde sağlanabilecektir. Kişisel kontrol mekanizmalarını etkin kılacak, bireyleri içine alan bu sistem acil durum zararını en aza indirerek, anlık ve konumsal bilgiye dayalı etkin bir Acil Durum Yönetimi’ne olanak sağlayacaktır. Diğer taraftan, ne kadar süreceği bilinmeyen tamamen mutlak devlet kontrolüne dayalı ülke genelinde bir izolasyon, sürekli olamayacağı gibi tamamen önleyici de olamayacaktır.
Coğrafi Bilgi Sistemleri bu noktada; Virüsün görüldüğü konumlar, Virüsün görülmesi muhtemel konumlar, Nispeten güvenli bölgeler, Risk bölgelerinin zamansal ve alansal değişimi, Acil durum personeli sevkiyat rotaları, Güvenilir seyahat aksları, Gerçek zamanlı risk analizleri ve halkı bilgilendirme, Gerçek zamanlı/konumlu riskli vaka takibi, İlgili Web/Android tabanlı online haritalar, Kaynak yönetimi ve lojistik süreklilik, Uzun süreli karşı koyma, direnme, Hayatın normale dönme çalışmaları gibi birçok yönetim faaliyetinde temel unsur olarak kullanılma potansiyeline sahiptir.
Korona salgının getirdiği olumsuz etkileri en aza indirmek için, Coğrafi Bilgi Teknolojileri uygulamaları kişisel bilgi güvenliği de göz önünde bulundurularak derhal hayata geçirilmesi gereken Acil Durum Yönetim destek sistemleridir. Dünyada da Kore, Çin, Almanya gibi ülkeler başta olmak üzere yavaş yavaş mobil uygulamalar şeklide kısmen de olsa örnekleri hayata geçirilen Coğrafi Bilgi Sistemleri 1850’li yıllarda kolera salgınının kaynağının tespitinde de önemli rol alarak geliştirilmiştir.