Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) “Dünyanın her yanını saran bu felaket, doğayı sermaye olarak gören ve sınırsızca tüketen anlayışın sonuçlarının nerelere varacağını gösteren bir uyarı sadece” saptamasını yaparak bir açıklama yaptı.
Bu kültürü hızla ve köklü bir şekilde değiştirmezsek, yakın bir gelecekte salgın ve kronik hastalıklar, açlık, susuzluk ve iklim göçleri gibi çok daha büyük felaketler dünya toplumlarını beklenildiğini konusuna da dikkat çekilen açıklamada şu bilgilere ve tespitlere yer verildi.
“Bilim insanlarının da ortaya koyduğu gibi, Korona virüsü salgını, başka birçok benzeri gibi, bozulan eko-sistemlerin sonuçlarından biridir. Yani bu felaketler, insan faaliyetlerinin diğer canlıların yaşam alanlarını tahrip etmesi ve yol açtığı iklim değişikliği ile doğrudan ilgilidir.
Dünyanın karşı karşıya kaldığı bu felaketlerde ülkemizin payı da hiç küçümsenemez. İzlenen enerji, orman, tarım ve şehircilik politikaları, etkileri kuşaklar boyu sürecek çok büyük ekolojik yıkımlara neden oluyor.
Muğla Çevre Platformu olarak kendi bölgemizde mücadelesini verdiğimiz ekolojik yıkımları bu vesile ile kamuoyu ile bir kez daha paylaşmak, karar vericileri doğanın çığlığına kulak vermeye, yaşanan felaketlerin izledikleri politikaların doğrudan sonucu olduğunu anlamaya ve bu politikalardan derhal vaz geçmeye davet etmek istiyoruz. Başlıcalarını ifade edersek;
Muğla bölgesinden verdiğimiz bu örnekler, ülke genelinde yaşanan benzer ekolojik yıkımlarla birlikte düşünüldüğünde, ülkemiz ve dünya için çok büyük toplumsal, ekonomik ve ekolojik maliyetler ortaya çıkıyor.
Korona virüsü salgını nedeni tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de olağanüstü koşullar yaşanırken, görüyoruz ki doğayı katleden uygulamalara son vermek şöyle dursun, bu koşullar adeta fırsata dönüştürülmeye çalışılıyor. Toplumsal muhalefeti yok sayarak Çıtlık ormanlarının kesimi için ihale yapılması, Salda Gölü çevresine iş makinelerinin sokulması gibi uygulamalar hemen akla gelen birkaç örnek.
Muğla Çevre Platformu olarak karar vericilere bir kez daha seslenmek istiyoruz:
Doğal Sit Alanlarımıza yeniden mutlak korunacak alan statüsü verin.
Yetişmiş orman eko-sistemlerini kereste üretim sahası olarak görmekten vazgeçin, orman kıyımlarını durdurun.
Termik ve nükleer enerji gibi doğayı ve halk sağlığını tehdit eden tüm enerji politikalarından vaz geçin. Toplumun sesine kulak verin, enerji verimliliğini önceleyen doğa dostu politikalar oluşturun.
Yaşanan korona virüsü salgını, neden olduğu toplumsal ve ekonomik tahribat ile bu politikaların artık daha fazla sürdürülemeyeceğini bir kez daha ortaya koymuştur. Salgın felaketi ile mücadele etmek durumunda olan yurttaşlar olarak bizler nasıl ki ilişkilerimizde fiziksel mesafe gözetiyor isek, sizleri de bu doğal felaketlere kapı aralayan uygulamalardan vaz geçmeye çağırıyoruz. Artık doğayla aramızda bir “ekolojik mesafe” tanımlamanın zamanı geldi. Şunu da hatırlatmak isteriz ki, bu yaşadıklarımızı sırada bekleyen ekolojik yıkım projelerinizi gerçekleştirmek için fırsat olarak görüyorsanız, bilin ki bu doğanın bir lütfü değil, olsa olsa gazabıdır !
Doğayı bu hızla yok etmeye devam edersek çok yakın gelecekte insan da dahil birçok canlı türünün devamının belki de imkansız hale geleceği, başa çıkılması mümkün olmayan felaketlerle karşı karşıya kalacağız. Başta kendi ülkemiz olmak üzere tüm dünya ülkelerini hızla ekolojik temelli toplumsal sözleşmeler yapmaya davet ediyoruz.
Tüm dünya halklarına sağlıklı günler diliyoruz.
Muğla Çevre Platformu, 17.3.2020″