Arena Bodrum Haber – Bodrum Kent Konseyi Yürütme Kurulu imzası taşıyan açıklamada başta “hukuk, çevre, saydamlık, hesap verme, yönetişim” gibi birçok konunun yer aldığı açıklamada yerel yönetim aktörleriyle ulusal siyasetin temsilcilerine eleştiriler yer aldı.
Kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışmak, Bodrum Kent Konseyi’nin yasalarla da tanımlanmış öncelikli görevidir.
Yıllardır turizm ve ekonomik gerekçeler öne sürülerek, yapılan talan ve işlenen kent suçları maalesef görmezden gelinmiş, işlenen suçlar ile ilgili tespit ve müdahale yapmakla görevli olanlar gereğini yeterince ve zamanında yapmadıkları gibi, bu konuda hassas ve mücadele azminde olan sivil toplum örgütleri ve vatandaşların yaptığı tespit ve ihbarlara karşı yavaş ve isteksiz bir tutum sergilemişler ya da talanı durdurmak yerine caydırıcı olmayan sembolik cezaların arkasına sığınarak, üzerlerinden sorumluluk atmanın yolunu aramışlardır.
Bizler, on binlerce kamyon hafriyatı denize döküp kıyı kenar çizgisini değiştiren, doğayı, ekolojik sistemi katleden, döküm masraflarından kurtulmakla kalmayıp, kendi tesisi önünde arsa üretenlere adeta mükafat verir gibi, ortaya çıkan kıyı alanını kiralama yapmaya çalışılmasını gördük,görüyoruz.
Dere ıslahı görüntüsünde kanallar kazılarak yapılan, çakma Venedik projelerine nasıl duyarsız kalındığını, doğanın ve tarihin zerre kadar umursanmadığını gördük.
Denizi ve kıyılarımızı talan eden, oksijen kaynağı deniz çayırlarının kökünü kazıyan, denizin içinde çalışan iş makinelerini, beton duvarları gördük,görüyoruz.
Biz estetik kaygılarla görüntüyü düzeltmek için, söveleri Bodrum mavisine boyayıp, tabela, totem söküp begonvil dikmeye çalışırken, ormanın içine lunapark dönme dolapları dikenleri, kıyıları kaçak iskele mezarlığına çevirenleri gördük, görüyoruz.
“Turizm Koruma ve Gelişim alanlarında” nedense hep yapılaşma, doğa tahribatı ve kıyı işgali gördük. Yani gelişim adı altında tahribatı gördük, koruma kısmını göremedik,göremiyoruz.
Birbirinden güzel koyları kıyılarıyla dünya markası olmuş, Bodrum yaşayanlarının kendi kıyısına, plajına ulaşımının ve kullanımının nasıl engellendiğini gördük,görüyoruz.
Bunun gibi sayfalar dolusu örnek verebiliriz…
Bodrum, yıllar evvel yapılan ve Bodrum halkının sahip çıktığı koruma amaçlı imar planı sayesinde iki katlı, düz çatılı, küçük kapı, pencereli, beyaz boyalı evleri ile geçmişteki somut kültürel mirası olan (Musandıra, kule, sakız tipi evler) mimarisiyle uyumlu az katlı yapılarıyla markalaşmıştır.
İşte bu sebeplerle, turizm, ticaret ya da ibadet bahanesi arkasına sığınarak ve genelde kod farkı kullanılarak yapılmak istenen, özellikle denizden bakıldığında genel görünümle çelişen yapılara her zaman tepki duyduk, karşı çıktık ve çıkacağız.
İmar planlarıyla belirlenmiş, sosyal donatı, eğitim ve ibadet alanları gibi yerlere bölge mimarisiyle çelişmeyen yapılar elbette olmuştur ve olacaktır.
Gündeme gelen Külliye tartışmaları işte bu çok katlı ve binlerce metre karelik devasa yapı projesiyle başlamış ve geçmiş dönem Bodrum Kent Konseyi genel kurul kararıyla, yapımına karşı çıkılmış ve bazı paydaşlar tarafından konu yargıya taşınmıştır.
Yıllardır yapımına başlanmayan bu proje geçtiğimiz haftalarda tekrar gündeme gelmiş ve hafriyat çalışmaları başlamıştır.
Bu çalışmalar başladığında, Bodrum Kent Konseyi, kurumsal sorumluluğu ve duyarlılığıyla, Bodrum Kaymakamlığı ve Bodrum Belediye Başkanlığı’na yazdığı dilekçelerle söz konusu faaliyetin ruhsatı, yasal durumu ve ne yapılacağı konusunda bilgi talep etmiştir.
Verilen dilekçelere henüz bir cevap alınmadan, yapılan basın açıklamalarıyla şöyle söylenmiştir.
“2 gün önce CHP Milletvekilimiz Mürsel Alban’ın yapmış olduğu bir açıklama var. Sosyal medyada sürekli külliye ile alakalı konular var. Ben Bodrum İlçe Başkanı olarak şunu söylüyorum; ‘Bodrum’da külliye olmuyor, olmayacak. Sadece orada Diyanet Vakfımızın bir cami inşaatı var. Bu cami inşaatının maliyeti de toplam 20 milyon ve vakfın hayırseverleri ile birlikte yapıyor. Yani devlet bütçesinden herhangi bir şeyin gittiği yok. Burada yanlış algılarla Bodrumluyu yanlış bir yerlere sevk etmek çok doğru bir şey değil. İnşaatın toplam metrekaresi 470 metrekarelik bir alandan bahsediyoruz. İsmi de Bodrum Camii olacak. Bodrum’da kesinlikle külliye diye bir proje yok şu anda. Bodrum Camii inşaatı var”
“Bodrum’un mimari yapısına uygun olmadığı için o zamanki belediye yönetimi tarafından buraya ruhsat verilmemiş. Ancak daha sonra Çevre Bakanlığımız resen ruhsat vermiş ama inşaat durmuştu. Şu anda 5 yılı doldurmak üzere. Az bir süre kaldı. Zaten ruhsatta bir sıkıntı yoksa, onların ruhsatı şu anda yasaldır. Bu konu bazı inisiyatifler tarafından mahkemeye taşınmıştı. Onların itirazları reddedildi. Şu an konu Danıştay’da. Ama Danıştay’da olması bu inşaatın durması anlamına gelmiyor. Hukuken konuşursak böyle. Şimdiye kadar bir adım atılmamıştı, şimdi Diyanet Vakfı geldi ve orada sadece cami bölümünün yapılacağını ifade etti. O inşaata başlamak için bir hafriyat başlattılar. Bu tartışmalar bunun üzerine başladı. Orada külliyenin bütünü değil de sadece en üst kottaki yaklaşık 3 bin metrekarelik bir ibadet alanında bulunan 470 metrekarelik caminin oraya yapılıyor olması. Şu andaki konu bu. Ama ruhsatın geçerli olup olmadığı konusu Mimarlar Odası başkanlığımız tarafından bize soruldu. Biz de şu an onu Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza sorduk. Cevap bekliyoruz. Bir taraftan kendimiz de hukuken inceliyoruz”
Yani en yetkili ağızlardan verilen cevaplarla, ruhsat yenilemesi yapılarak, 470 metre karelik Cami inşaatı yapılacağı söylenmiş, buna rağmen konuyla ilgili olarak ısrarla sorgulama yapan ve endişe duyduğunu ifade edenler, adeta Cami karşıtı gibi gösterilmiştir.
STK ve vatandaşların çeşitli mercilere ısrarlı başvuruları sonucunda (ruhsat yenilemesi yapıldıktan sonra) yenilenen ruhsata ulaşılmıştır. Yaşanılan süreç aşağıda özetlenmiştir.
Yani yine endişelerimizde haklı çıktık ve güvenimiz sarsıldı…
Biz Külliye istemiyoruz!
Hiçbir gerekçeyle devasa yapılar istemiyoruz!
Daha fazla çarpık yapılaşma istemiyoruz!
Bodrum Kent Konseyi olarak, yaşam alanlarımızda insana ve diğer canlılara karşı işlenen kent suçlarını, tarafsızca ve şeffaf olarak teşhir ve mücadele etmeye kararlıyız.