Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Rıza Türmen ve Binnaz Toprak’ın çağrısıyla ilk kez 28 Haziran’da bir araya gelen siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, kadın ve çevre hareketi temsilcilerinin katılımıyla, toplumsal muhalefeti bir araya getirecek Demokrasi İçin Birlik’in ilkelerini ve koşullarını konuşarak, başlangıç bildirgesi imzalamışlardı.
Bodrum’da Eğitimsen Binası’nda basınla da bir araya gelen Akın Birdal, Nazım Alpman ve Sezai Temelli, 23 Ekim’de İstanbul’da yapılacak büyük buluşmada, izlenecek yol haritası için önerileri de aldıkları toplantıda, sorulara yanıt verdiler.
Demokrasi İçin Birlik’in “Başlangıç Bildirgesi”nde de yer aldığı gibi, Akın Birdal ve diğer konuşmacılar , Türkiye’nin giderek büyüyen bir demokrasi krizi içinde olduğunu, hızla karanlık bir geleceğe doğru sürüklendiği belirttiler. 110u gazeteci olmak üzere, 237 bin tutuklu ve hükümlü ile, Türkiye’nin yarı açık cezaevine dönüştüğünü, OHAL ve Kanun Kuvvetindeki kararnameler ile geleceğin giderek belirsizleştiği, dokunulmazlıklarla emekçilerin sesini meclis kürsüsünden duyuran milletvekillerin elinden bu kürsünün alındığını ifade eden konuşmacılar:
“Bu ortak amaç etrafında buluşan bizler, herkesin farklı kimliği ile eşit yurttaşlık haklarına sahip olduğu; barış içinde yaşayabileceği, insanca çalışma ve yaşama koşullarının garanti altına alındığı, devletin herkesin inancına, inançsızlığına, yaşam tarzına, siyasi düşüncesine karşı tarafsız ve saygılı olduğu, kadına ve cinsel kimliklere yönelik şiddetin son bulduğu, tarihi ve doğal varlıkların, diğer canlıların yaşam alanlarının ve kentlerin korunduğu, laik, demokratik bir Türkiye yaratabilmek için tüm toplum kesimlerini kucaklayacak, yeni bir umut ve güç merkezine ihtiyaç olduğu apaçık ortadadır. Yurttaşlar olarak insan onuruna uygun biçimde demokratik bir ülkede; barış ve güvenlik içinde yaşamak hakkımızdır. Ortak yaşamımızı düzenleyen demokratik kurallara, kazanılmış haklara, hukuka yönelik saldırılar karşısında demokratik direniş hakkımız meşrudur.
O nedenle daha genişlettik bu birlikteliği. Bugün bir araya gelemiyorsak, yarın istesek de yapamayabiliriz. Dialog grubu oluşturduk. Çatışmacı taraflar arasında köprü olmak istyoruz. Ankara, Mersin, Diyarbakır, İzmir’de dört bölge toplantısı yaptık. İstanbul da merkezimiz tabii. Topyekun saldırıya karşı demokrasi hattı oluşturduk. Hiyerarşi yok, başkan yok, herkes kendini birey olarak, aynı eşitlikte temsil edecek, herhangi bir partinin vesayeti yok. Daha önce Altan Öymen sözcümüz idi. İsteği üzerine sözcülükten ayrıldı, şimdi Rıza Tüzmen sözcümüz. Sonrası dönüşümlü sözcülük olacak. Hiyerarşi olmayacak. Birlikteliğin gedefi de kritik konularda çağrılar yapmak ve siyasi partileri etkileyebilmek. Bugüne kadar yaşanan deneyimlerden ortaya çıkan şudur ki, Türk solu, sosyal demokrasi ve kürt kareketi birararaya gelmeden bir şey yapılamıyor.”