Geçtiğimiz Cuma günü Bodrum Tanıtma Vakfı‘nın (BOTAV) genel sekreteri Serkan Ceylan, Bodrum’da görev yapan basın mensuplarını, vakıf merkezine davet ederek bir toplantı gerçekleştirdi.
Göreve ve kuruma oldukça uygun olan bir anlayış ve bakış açısı içerisinde gerçekleşen toplantıda Ceylan, büyük resmi masanın üzerine yatırdı.
Yaklaşık 2 saat süren etkileşimde, Bodrum Turizminin içinde olduğu durumu, farklı bakış açılarıyla ve örneklerle anlatan Ceylan, “Önce sizlere ihtiyacımız var. Basın olmazsa olmaz…” düşüncesini ifade ederek birlikte hareket edelim çağrısını yaptı.
Genel Sekreterin samimiyetine inandım, inandık…
Hafta ortasından Serkan Ceylan ve vakıf çalışanı Perihan Şahin’in telefonla başlayan davet ve hatırlatmaları bana, basın-medya kanalını araç olarak değil, amaç olarak değerlendirileceği hissiyatını vermişti zaten.
Ceylan’ın daveti yaparken “Birlikte kahve içeceğiz. Sizlerin düşüncelerine, tecrübelerinize ve birikimlerinize ihtiyacım var.” gibi kullandığı cümlelere basın mensupları olarak çok da alışık değiliz.
Ceylan’ın toplantı süresince basın mensuplarına isimleriyle hitap etmesi, söylenen her söze her detaya dikkat kesilmesi, kıymetliydi.
Başında belli oldu toplantının enerjisinin yüksek olacağı. Öylede oldu.
Bir uçta alfabesinin ilk harfine basın-medya ilişkilerini ve ortaklığını koyan Serkan Ceylan gibi kimlikler, diğer uçta ‘Çalışan Gazeteciler Günü’nde basın mensuplarının elini sıkma zahmetini göstermeyen, gazeteci-yazar Mustafa Gündoğ’un dediği gibi “başından sorunlu” pardon “basından sorumlu’ belediye başkan yardımcısı.
Derin bir nefes alıp, neyse diyelim şimdilik..
BOTAV’ın genel sekreterinin başarılı ‘etkileşimine’ gölge düşürmeyelim.
Toplantı notlarını yazmaya devam edelim..
Konunun içinde olan herkesi bir araya getireceği iddiasında bir genel sekreter vardı, karşımızda.
Düzeltiyorum, karşımızda değil yanımızda…
Otelcinin başka bir şey, esnafın başka bir şey, odaların başka bir şey söylediği Bodrum’da, herkesi bir araya BOTAV’ın getirmesi gerektiğini ifade eden Ceylan’ın işi zor.
Biliyoruz ki! Bodrum’un bileni çoktur.
Kimsenin de uzmanlığa, tecrübeye ve öneriye ihtiyacı yoktur.
Ama verdiği enerjiyle her şeye rağmen umutlu genel sekreter.
Şimdiye kadar Turizm konulu birçok panele, toplantıya ve basın açıklamasına katıldım. Genelde Turizmin nasıl yapılamadığını, yapılamayacağını anlatan, olumsuzluğun ve geriye gidişin gerekçelerinin havalarda uçuştuğu ortamlardı hep.
Ceylan, anlattıkları ve paylaştıklarıyla ezber bozdu birazda…
Genel sekreterin göreve geldiği günden buyana katıldığı fuarlarda Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’la birlikte yaptığı görüşmeler ile kurulan kontaklar, Bodrum’un gerçekten önünü açacak nitelikte olmasıydı…
Milas-Bodrum Havalimanının Dış Hatlar Terminalinin 12 Ay açık olmasının sağlanması için yapılan hazırlıklar, 2022 Yılında Bodrum’a ait uçakla kış aylarında direkt uçuşların devamını sağlamak bunlardan bazıları.
BOTAV’ın basınla etkileşiminde ortaya çıkan ve dikkat çeken bir önemli konuda, Bodrum’un hikayesini toplumun ilgili kesimlerinin kendi yaşam alanına hizmet edecek şekilde yazmasının tespiti oldu.
2021 Turizm sezonunda Bodrum’un özgün hikayesinin mutlaka yazılmasını gerektiğini ifade eden Ceylan’ın, “Doğru hikayelerin nasıl sonuçlar aldığını gittiğimiz fuarlarda görüyoruz. Bizim derdimiz otel tanıtmak, otel satmak değil. Bodrum’u bütün değerlerini Dünya’ya doğru tanıtmak. Avrupalı turist hikayesi ilgi ve dikkat çekmeyenin ülkesini tercih etmiyor” saptaması önemliydi.
Bodrum’un hikayesindeki kopukları anlatan Ceylan, durumu daha net ifade edebilmek için Avrupa’nın saygın Turizm Dergilerinden biri olan Jet Tour’daki Didim otellerinin, Bodrum Oteli olarak satıldığını göstermesi oldu.
Güler misin? ağlar mısın? Bilemedim..
Bodrum’un hikayesini yeniden yazmak için kolları sıvayan genel sekretere kolay gelsin diyelim ki! Zor işi kolay olsun..
Serkan Ceylan’ın Bodrum Basınıyla etkileşimi birçok yanıyla kıymetliydi, önemliydi.
İyi bir alış-veriş oldu..
Kafada kalan en önemli sorunun cevabını da bir sonraki buluşmada konuşuruz artık..
“Turizm gelirinin tabana nasıl yayılacağı”
Dev şirketlerin, holdinglerin zincir otellerin daha çok kazanmaları için kafa patlatmaktan yorulduk artık.
Vatandaş için faydanın tabana yayılanı makbuldür.