Acı bir trafik kazasında yitirdiğimiz can dostumuz, tiyatrocu, yönetmen Alev Gürcan’ı Bodrum da son oyununu oynadığı Heredot Kültür Merkezinde düzenlenen bir törenin ardından sonsuzluğa uğurladık.
Ölümünden iki gün önce deniz sahilinde karşılaştığımızda yine o her zamanki güleç yüzü, şakalarıyla çevresine neşe saçıyordu.
Son yıllarda yaşadığı bir dolu sağlık sorununa rağmen eksilmeyen neşesi, bitmeyen enerjisi ve yaşama bağlılığıyla Bodrum’da tüm sosyal etkinliklerde onu görmek hepimize moral ve mücadele azmi veriyordu.
Böylesine yoğun temposu ve sağlık sorunlarına rağmen bir süre Bodrum Küçük Millet Meclisi toplantılarında da bana yardımcı olarak sosyal sorumluluk örneği vermişti.
Müthiş konukseverliği, özverili çabalarıyla kısa sürede Bodrum ve çevresinde kendisine bir sevgi çemberi oluşturmayı başaran ender insanlardan biriydi Alev.
Kuşkusuz ölüm kimseye yakışmaz ve her ölüm, erken ölümdür. Ama bu ölüm Alev’e hiç yakışmadı.
Oysa Alev’in yapabileceği daha çok işi vardı.
Kentin sosyal yaşamına büyük katkılar koyan Alev’e Bodrum halkı gereği gibi sahip çıktı. İnanıyorum ki anılarıyla da aramızda yaşamaya devam edecek.
Her toplumsal olayda gösterdiği duyarlılık gibi biliyorum ki eğer Alev yaşıyor olsaydı, Gaziantep de düğün evinde yaşanan o alçakça saldırının ardından hepimizin sıkça duyduğu o bildik küfürlerinden birini ederdi.
Kişisel ilişkilerinde oldukça saygılı davranan, kimsenin kalbini kırmamaya özen gösteren müthiş sevecen biri olmasına karşın, haksızlığa tahammül göstermeyen, şiddet olayları söz konusu olduğunda aynı şiddette tepkisini gösteren, yüreği sevgi dolu bir barış neferiydi.
Kin ve nefret söylemlerinin toplumu esir aldığı şu günlerde hayata böylesine sıkı sarılan, yaşamdan keyif almasını bilen çok az insan vardır.
İşte bu az bulunan insanlardan biri olan Alev’in yokluğu bir dolu dost ve arkadaşının olduğu gibi benim yüreğimi de alev gibi yakacak.
Yaşamı yaşanır kılmak, kolaylaştırmak için gerektiğinde kendisinden fedakarlık etmesini başarabilen, yaşamı boyunca bulunduğu çevreye ve topluma yararlı işler yapabilmek için çırpınan, çözüm odaklı yaşayan bir Bodrum sevdalısıydı Alev.
Şimdi sevdasını da, hayallerini de umutlarını da bırakıp gitti, bir daha dönmemek üzere. Tek tesellimiz aynı kazada yaralanan kızının sağlık durumunun iyi olması.
Bugün cenaze töreninde Alevle yanan yüreğimiz, bir yandan da Gaziantep’ de kahpe bir saldırıda yaşamını yitiren, çoğu çocuk ellinin üzerinde yurttaşımızın acısıyla kavruluyor.
Bu kadar acıya yüreğimiz nasıl dayanıyor, hayret!
Son zamanlarda yaşadığımız o kadar çok şiddet olayı oldu ki, toplum olarak kanıksar olduk.
Yüreğimiz acıya bağışıklık kazandı sanki.
15 Temmuz darbe girişimiyle çok önemli bir tehlikenin eşiğinden dönen ülkemizde, son günlerde hız kestiğini sandığımız terör saldırıları yeniden ve acımasız şekilde başladı.
Giderek doğrudan devlet kurumlarını, daha doğrusu devleti hedef alan saldırılar, kamuoyunda yeniden korku ve paniğe neden olduğu gibi, son günlerde başlatılan diyalog ortamının da ortasına bombayı bıraktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yönetiminin geç de olsa ülkeyi tek başına yönetemeyecekleri gerçeğini kavramış olmaları ve buna bağlı olarak attıkları kimi olumlu adımlar, anlaşılan o ki yine birilerini rahatsız etti.
Her şeye rağmen gerek uluslar arası ilişkilerde, gerekse toplumu uzunca bir süre rahatsız eden gerginlik politikalarından uzak durulması ve barış havasının estirilmesi çabalarından hiçbir gerekçeyle vazgeçilmemelidir.
Türkiye’nin normalleşmesi, yeniden barış ortamına kavuşması için iktidarı, muhalefetiyle siyasi partilere kuşkusuz büyük sorumluluk düşüyor.
Ancak asıl büyük görev toplumsal muhalefete düşüyor.
Her geçen gün örgütlülük düzeyi daha da düşen sendika, meslek odası ve Sivil Toplum Kuruluşlarının sürece müdahil olmaları zorunludur.
15 Temmuz’da gösterilen direncin, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin sürdürülmesi, her türden vesayet kurumlarının ortadan kaldırılması, yeni ve sivil bir anayasanın yapılması gibi hepimizi derinden etkileyen yaşamsal konularda da gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.
Görüldüğü gibi yaşam devam ediyor.
Bir yanda yüreği sevgi dolu Alevl toprağa verirken, öte yanda ülkemizin dört bir yanında yaşadığımız terör olaylarında yitirdiklerimizin acısı yüreğimizi alev gibi yakıyor.
AYHAN ONGUN (Gazeteci-Yazar) 23.08.2016 / BODRUM