Marmaris Belediyesinin öncülüğünde basın örgütlerinin destekleriyle düzenlenen, Anadolu’dan 60 ilden yaklaşık 400 kişinin katıldığı Anadolu Medya Buluşması, yayınlanan sonuç bildirgesiyle son buldu.
Çalıştay olarak duyurulan toplantı daha çok bir sempozyum havasında geçti. İçerik ve katılımcıların ilgisiyle zenginleştirilmeye çalışılan toplantıya Kılıçdaroğlu ve CHP damgasını vurdu. Her ne kadar parti amblemi ve afişleri olmasa da bir CHP li belediye tarafından organize edilmesi ve CHP Genel Başkanının katılması nedeniyle bir anlamda CHP nin seçim startına dönüştü.
Katılımcıların belirlenmesi, soru soracak kişilerin seçimi konusunda kimi itirazlar olsa da bence medya açısından yararlı bir toplantı oldu.
Toplantının içeriğine ilişkin değerlendirmelere geçmeden önce Marmaris Belediye Başkanı Aliİ Acar için bir parantez açmak gerekir.
Bir ilçe belediyesi olarak, gerçekten çok önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptığı gibi belediye çalışanlarının özverili çabaları, sıcak yaklaşımı ve etkinlik boyunca gösterdiği ilgi ve konukseverliğiyle Ali Acar, tüm katılımcıların takdirini kazandı.
Toplantıya davetlerin Türkiye Gazeteciler Federasyonuyla, mecliste görev yapan gazeteci kökenli vekillerden oluşan çalışma komitesi tarafından yapılmış olmasına karşın CHP li bölge milletvekilleri ve belediye başkanlarının yoğun ilgisi dikkat çekiciydi.
Dikkat çeken bir diğer konu da Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un toplantıya katılmamış olmasıydı.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğunu her fırsatta yineleyen Kocadon’un; kendi iline ve CHP li bir belediye başkanının organize ettiği toplantıya katılan Kılıçdaroğlu’na rağmen orada bulunmaması merak konusu oldu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun; çalıştay raporlarının okunmasının ardından yaptığı konuşma, medya sorunlarına karşı hazırlıklı ve duyarlı olduğunu göstermesi bakımından önemliydi.
Kuşkusuz toplantıda bulunan herkesin merak ettiği soru; tüm kamuoyunun da beklediği “CHP nin Cumhurbaşkanı Adayının kim olacağıydı”
İsim vermekten kaçınan Kılıçdaroğlu, nasıl bir aday istediklerine ilişkin çizdiği profille bir anlamda Yılmaz Büyükerşen’i tarif etti.
Cuma günü yapılacak açıklamada büyük olasılıkla Büyükerşen’in ismi anons edilecek.
Çalıştayda radyo televizyon ve internet yayıncılığı yanında, yazılı basın ve çalışanların sorunlarıyla, çözüm önerileri tartışıldı.
Basın özgürlüğüne vurgu yapılan raporda, tutuksuz yargılanmanın önemi ve haber alma, haber verme özgürlüğüyle yasal olmayan yayın yasaklarına dikkat çekildi.
Demokrasinin teminatı basının ve özellikle de yerel medyanın desteklenmesi, basın meslek odasının kurulması, telif haklarının yeniden düzenlenmesi, resmi ilan fiyatlarının artırılması, kamu spotları için ücret ödenmesi gibi konuların yer aldığı sonuç bildirgesinde özetle basın yasaları reformu istendi.
Radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) bir siyasi denetim kurumuna dönüştürüldüğüne yer verilen raporda internet gazetecilerinin hukuken tanınması ve basın emekçilerinin sendikalaşmasının önündeki engellerin kaldırılması talep edildi.
Basın İlan Kurumunun siyasi iktidarın organı haline geldiğine yönelik eleştirilerin yapıldığı toplantıda, dağıtım işinin de belli kuruluşların tekelinden çıkarılarak, tüm yayıncıların katılımıyla oluşturulacak bir dağıtım kuruluşu tarafından yapılması istendi.
Bir kitap haline getirilerek ilgili kurum ve kişilere gönderilecek olan raporun siyasi iktidarlar tarafından da dikkate alınması halinde bir nebze de olsa medya çalışanları ve sahipleri nefes alma olanağı bulacaktır.
1 Mayıs günü işçileri, emekçileri, onların verdiği demokrasi özgürlük ve hak mücadelesini yazmak varken niye bu konuyu ele aldın diye soranlar olabilir.
Ülkemizde sendikaların giderek işlevsiz hale geldiği, sendika yöneticilerinin bu görevlerini siyaset için bir sıçrama tahtası gibi gördüğü gerçeğinden hareketle; yalnızca kol emekçilerinin değil, emeğiyle geçinen tüm çalışanların ve doğal olarak da medya çalışanlarının bu mücadelenin içinde aktif olarak yer alması gerektiğini düşünüyorum.
Ülkemizin kaderini tayin edecek öneme sahip 24 Haziran seçimleri öncesi kuşkusuz, tüm kurum ve kuruluşlar kadar medyaya da çok büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Demokratik usullere, hukuka ve yasalara uygun, adil bir seçimin gerçekleşmesi için medyanın denetim ve kamuoyunu bilgilendirme görevi yaşamsal bir öneme sahiptir.
Tüm basın çalışanlarını çok yoğun ve sıcak iki ay bekliyor.
Basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğünün tüm kurum ve kurullarıyla işler hale gelmesi hepimizin dileği ama demokrasiyle taçlanmayan hiçbir açılım ya da gelişmenin toplumu tatmin etmeyeceği de bir gerçektir.
Bu gerçekten hareketle 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı tüm emekçilere kutlu olsun.
AYHAN ONGUN (Gazeteci-Yazar) 1 Mayıs 2018 / BODRUM