Yerel seçimlere bir ay kala tüm siyasi partiler adaylarını belirledi.
Aday belirlemede hiçbir siyasi parti kendi tabanına danışma, onların fikrini alma gereği duymadığı gibi, görülen o ki; kendileri de adaylarla ilgili ciddi bir araştırma yapmamışlar.
Mersin de İyi Parti adayı Burhanettin Kocamaz’ın süresi içerisinde adaylık başvurusunun yapılmamış olmasına, siz” ister il başkanı ihanet etti” deyin, isterseniz” bizim yetkilerini iptal ettiğimiz kişiler tarafından yapılmış başvuru, DP den adaylığına engel teşkil etmez, “deyin, sonuçta bu bir ciddiyetsizliktir ve hiçbir haklı gerekçesi olamaz.
Öte yandan Muğla Büyükşehir için Mehmet Kocadon’un DP den adaylığında yaşanan tartışmalar bitmeden Bodrum CHP adayı Mustafa Saruhan’ın adaylığı İl Seçim Kurulu tarafından düşürüldü.
Yalıkavak belediye başkanlığı yaptığı dönemde aldığı cezalar nedeniyle düşürülen adaylıkla ilgili şimdi kim suçlu ya da hatalı?
Varsayalım ki Genel merkezin gözünden kaçtı, bu durumu en iyi bilecek kişi Mustafa Saruhan’ın kendisidir. Ya o da mahkeme kararlarını doğru yorumlayamadı ya da hukukçular tarafından yanıltıldı.
Neresinden bakarsanız bakın, bu durum siyaseten ciddiyetsizliktir.
Bu karar kesinleşince CHP 2 Marta kadar yerine bir başka belediye başkanı adayını İlçe Seçim Kuruluna bildirebilir. Ancak bu tür ciddiyetten yoksun uygulamalar toplumda CHP nin kurumsal kimliğine yönelik bir güven bunalımı oluşturmayacak mıdır?
Yerine atanacak aday, sahaya geç inmenin verdiği dezavantajı kapatmaya uğraşmak bir yana, bir de bu durumu vatandaşa anlatma zorluğunu yaşayacaktır.
Belediye Meclis üyelerinin belirlenmesinde ilçe yönetiminin gösterdiği ilkesiz tavır, partililerin iradesini yok sayan anti demokratik tutumu nedeniyle zaten yıpranan imajına bir de bu beceriksizlik eklenince CHP nin Bodrum da işi gerçekten zor.
CHP belediye başkanı olarak görev yaptığı 5 yılda Mehmet Kocadon’un şahsında biriken öfke ve tepkiye, Saruhan’ın adaylık sürecinde yaşanan hukuk hataları da eklenince tüm bu yanlış ve beceriksizliklerin faturası yine CHP ye gönül vermiş vatandaşlara çıkarılacağa benziyor.
Sıradan bir dernek ya da oda seçimlerine aday olacakların bile kılı kırk yardığı bir ortamda, kıyasıya bir yarışın hüküm süreceği belli iken belediye başkanlığı adaylığında yaşanan bu sorumsuzluk nasıl telafi edilecek?
Benzer sorunlar Türkiye’nin her yerinde yaşanıyor.
Halk dilinde yaygın bir deyiş vardır. ”Kimin eli, kimin cebinde belli değil’”
Siyaset, hiçbir dönemde bu kadar kirlenmemişti. İlke, ideoloji, politik tavır, siyasi etik; tüm bu değerler yerle bir oldu.
Liderine kızanın parti değiştirdiği, kendi aday olamayınca rakibini ispiyon edenlerin siyasette öne çıktığı bu ortamda demokratik bir yarış beklemek pek mümkün görünmüyor.
İktidar partisi ve ortağının bu yerel seçimleri bir beka sorunu haline getirmeye çalıştığı, var olan ekonomik ve sosyal sorunların üzerinin örtülmeye çalışıldığı şu günlerde muhalefetin çok daha ilkeli ve ciddi siyaset yapması beklenirken, ne yazık ki onlarda iktidarın işini kolaylaştırıyorlar.
Özellikle de CHP Genel merkezi seçim sürecini hiç de iyi yönetmediği gibi, bu durum taşra örgütlerine de yansıyor.
Hangi aşamada olursa olsun iktidarı eline geçiren, o koltuğu bırakmak istemediği gibi, elindeki bu gücü paylaşmak yerine müthiş derecede bir güç zehirlenmesi söz konusu oluyor.
Kendi zehirlenen yöneticiler, topluma da bu zehiri şırınga ediyorlar.
Soran, sorgulayan, yaşadığı kentin ve ülkenin daha iyi yönetilmesi için doğru tercih belirleyen seçmen yerine, futbol takımı fanatiği gibi, her koşulda kendi takımını destekleme kolaylığına alışmış, yukarıdan aşağıya uyuşturulmuş bir seçmen kitlesiyle karşı karşıyayız.
İktidar tarafından yapılan tüm baskılara, muhalefetin birlikte anılmaktan bile korkan mahcup, edilgen ve faydacı tavrına rağmen kendi doğrularından şaşmayan HDP seçimlerde anahtar parti durumunda gibi.
Daha da önemlisi, seçim alamayacakları kesin olan seçim bölgelerinde bile diğer muhalefet partilerinden çok daha ciddiyetle çalışmalarını sürdürüyorlar.
Siyasette ciddiyet, bir siyasi parti için, kendi seçmenine göstereceği saygının da bir gereğidir. Kendi seçmen kitlesini bile ciddiyeti, iktidar hedefi konusunda inandıramayan bir muhalefet partisinin başarılı olabilmesi nasıl mümkün olacaktır.
Bu tür ciddiyetsizlikler yalnızca bu durumun yaşandığı kenti ilgilendirmiyor. İletişim kaynaklarının bu denli gelişmiş olduğu günümüzde, bir noktada yaptığınız hata anında ülkenin dört bir yanında yankı bulduğu gibi çarpan etkisiyle daha yıkıcı sonuçlara neden olabiliyor.
Sözün özü, siyaset ciddiyet ister.
AYHAN ONGUN (Gazeteci-Yazar) 27.02.2019 / BODRUM