İsmi dünyaya mal olmuş coğrafi bir konumda sürdürüyoruz yaşamımızı.
Yaşadığımız yerin tanınırlığı, son kırk yıla damgasını vuran turizm hamlesi ve dijital çağın dünyamızı global bir köy haline dünüştürmesi diyebiliriz.
Bodrum’a ayak bastığım zamandan bu yana, bir kartpostalın içinde yaşıyormuşum hissi gelip bulmuştur beni açıkçası. Her güzelin kusuru vardır ve ya olabiliyor. Öyle zamanlar ve konuyu ele alışlar oluyor ki: ortaya çıkan olumsuz resim, güzelliği gölgeler hale gelebiliyor.
Hepimizin malumu, bir trafik sorunu mevcut beldemizde, ağırlıklı olarak yetersiz park yeri ve hatalı park durumlarında fotoğrafa giren. Kimi konuya vakıf görüş sahiplerine göre, “plansız ve hesapsız şekillenen yerleşkelerde” bu tarz sorunlar kaçınılmaz addediliyor. Fakat devlet, zikredilen sorunu kontrol altına alıp, gidermek konusunda mükellef durumda olduğundan, kriter ve selahiyetleri belirleyip, alana hakim olmak için kendini gösteriyor.
Yaşadığımız güzide coğrafyada dağınık ve değişik yerleşim bölgelerinde trafiğin kontrolü ve sevki idaresi Jandarma ve Polis birimlerinde. Yalnız bir de “Trafik Zabıta” birimi mevcut. Büyükşehir yasası ile birlikte adını sıkça duyar olmuştuk. İlgili kolluk kuvvetlerine, trafikle ilgili yaşanılan ihlali bildirdiğimizde, bizi “Trafik Zabıta” birimine yönlendiriyorlardı. Dile getirmek istediğim konu, tam da burada başlıyor işte. Sanırım bir vatandaş şahit olduğu trafik kuralı ihlalini “Trafik Zabıta” birimine bildiriyor. İhbarı alan birim, Emniyet uhdesinde bulunan POLNET ile irtibata geçip, plaka üzerinden cezai işlem uyguluyor. Cezai işlem uygulanan vatandaş, durumu hukuka aykırı bulup, “Trafik Zabıta” biriminin böyle bir selahiyeti olmadığı savından yola çıkarak konuyu Danıştay’a taşıyor.
Danıştay, 2015 yılında Trafik Zabıta’nın, trafik ihlalleri konusunda müdahil olamayacağı kararını veriyor. Bodrum Belediyesi, halktan gelen talep ve tanımlama ile ilgili belirsizlik üzerine karara itiraz ediyor. 13.04.2018 yılında T. C. DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurulu “Yasalara aykırı park etmiş araçların çekilmesi konusunda belediyelere herhangi bir yetki tanınmadığı” kararını veriyor.
Yıllar içinde öyle ya da böyle şekillenip, büyüyen bir yerleşke var. Bu bölge, “Bacasız Sanayi” olarak tanımlanan turizm sezonunda, yoğun bir araç yığılmasına maruz kalıyor. Şehir planlanırken park alanları göz ardı edilmiş. Bu benim görüşüm…
Muğla il tabelasından bu yana geçen her araç, “altın yumurtlayan tavuk” olarak görülüyor olmalı ki, trafikte olabildiğince müsterih bir şekilde ihlalde bulunuyor. Bu konu ile ilgili iki kez savcılığa müracaat ettim. İkisinde de takipsizlik verildi. Son edindiğim bilgide, Bodrum Jandarma Trafik ekiplerinin sekiz tane aracı mevcut. Ama bu araçların hepsi aynı anda mobilize olamıyor. Mücavir beldelerle birlikte geniş bir alandan sorumlular.
Polis Trafik şubesi elinden geldiğince görevini yapıyor ama, özellikle kaldırım iniş – çıkış güzergahlarında hak ihlallerinin sonu gelmiyor.
Şimdi şunu soruyorum? “Trafik Zabıta” ekipleri sadece, meydana gelen kazadan sonra yola dökülen yakıtın üzerine talaş dökmekle mi mesul? İsterseniz bir gün Bodrum’un herhangi yerinde bir kural ihlalini bildirin, geçen süreyi not edince ne demek istediğimi anlarsınız.
Cadde ve sokaklarda bulunan uyarı- işaret levhaları, şehrin doğal bitki örtüsü sanılacak kadar çoğaltılsada, caydırıcı önlemler alınmadıkça, özellikle dezavantajlı güruh için yaşanılan zorluk devam edecek. İlgili iradeye düşen, konuyu enine boyuna masaya yatırıp, yaşam kalitesinin artırılması için önlemleri almak olmalıdır.