arena haber arena bodrum haber arena bodrum gazetesi bodrum haber bodrum haberleri bodrum gazeteleri bodrum yerel haber bodrum güncel haber bodrum gündemi bodrum haber siteleri bodrum kent haberleri bodrum sağlık bodrum eğitim bodrum asayiş bodrumspor bodrum güncel bodrum yerel gazeteleri bodrum belediyesi bodrum kaymakamlık bodrum devlet hastanesi bodrum kültür sanat haberleri bodrum ekonomi bodrum turizm bodrum gazeteleri
DOLAR
34,5647
EURO
36,0360
ALTIN
2.997,25
BIST
9.462,94
Bodrum Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bodrum
Yağmurlu
15°C
Bodrum
15°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
6°C
Pazar Parçalı Bulutlu
8°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Açık
14°C

DAM ÜSTÜNDE SAKSAĞAN…

DAM ÜSTÜNDE SAKSAĞAN…
4 Kasım 2019 19:22
A+
A-

Sanırım bu yazıyı okuyanlar önce çok agresif bulacaktır kullanılan tarzı.

Ama bir engellinin sistem karşısındaki genel durumu, iç bunaltıcı halden de öte bulunmaktadır son yıllarda. Sağlık, eğitim, istihdam, ulaşım gibi durumlarda, evrim halkasının bir alt türüymüş gibi davranılan engelli camiası, bir türlü yakalayamadığı fırsat eşitliğinin eksikliğiyle, sistematik olarak sosyal hayattan dışlanmaktadır.

Son derece pespaye ve içi boş bulduğum, güya engellinin kamu kurumlarında bir nebze rahat etmesine yönelik adlandırılmış “pozitif ayrımcılık” ilkesini test edin günlük hayatta, ne demek istediğimi anlarsınız.

Dezavantajlı güruhun sosyal hayatını düzene sokmak için görevde bulunan atanmış ve seçilmiş idareciler, 21. yüzyıl itibari ile konuya vakıf olup, soruna çözüm üretmek bir yana, Hitler politikasını aratır bir halde, engelliyi ısrarla sosyal hayatın dışına itmeye yönelik adımlar atmaktadır.

“Hitler Politikası” diyorum. Çünkü; engelli bireylerin günlük hayatta devlete olan maliyetini hesaplatıp, (kimileri de, Ari Irk peşinde, gen aktarımının önüne geçmek için yapıldığını söyler) engellilere “itlaf” programı uygulattı.

İnanın ki mevcut sistem, böyle bir program uygulamayı düşünürse, ilk gönüllü ben olacağım. Sayın yöneticiler, sizlerden empati, lütuf beklenilmiyor. Sosyal bir devlete yaraşır şekilde, sadaka kültürü damgası vurulmadan, mucip adımların atılması isteniliyor.

Belli günlerde engellilerle ilgili etkinliklerde, olayın sempatik ikmaline dayalı fotoğraflara girip, bir kaç vitrin yüzle birlikte görünerek inanın bu sorun hallolmuyor. Sizin belki vicdanınız rahat ediyordur ama öte yandan birçok engellinin durumu zor şartlar ihtiva ediyor.

Çok zor olduğunu sanmıyorum, samimiyetsiz biçimde ele alınan bu zorlukları bertaraf etmeyi. İncelendiği zaman, “Kamusal Alanda Erişilebilrilik” kavramı anayasal olarak kanunlarla belirlenmiştir.

Bu çerçevede hareket edildiğinde, yani kanunlara uygun bir uygulama ile soruna yaklaşıldığında, Türkiye’de engelli sorununun kalmaması lazım. Sistem, engelli istihdamına yönelik kotalar koyar, kendi uymaz.

Engellilerin günlük yaşamda erişilebilirlik yönündeki aksaklıkların giderilmesi için adımlar önerir, kamu binalarına giremezsin. Seyahat özgürlüğün için gerekli kanunlar çıkarır, toplu taşım araçlarına binemezsin. Pozitif ayrımcılık diye bir yaklaşımda bulunur, konuyu dile getirmek istediğin memur sana vebalıymışsın gibi bakar.

Ama benim açımdan en itici söylemlerden bir şudur; sayın idareciler söze başlarken “hepimiz bir engelli adayıyız” demiyorlar mı…

Orada tıkanıyorum işte. Sanırsın ki , o an o güruhla bütünleşiyor, hem hal oluyor, sorun görünmez hale geliyor. Bence sadece vicdani masturbatif bi haldir bu.

Samimi olalım şimdi. Ülkemizde engelli sorunu var mı, yok mu? Birçoğumuz bunun cevabını biliyoruz. Belki de yaşıyoruz. Benim merak ettiğim şu; kendini kanunlardan üstün gören bu zihniyet, nasıl oluyor da bir hukuk sisteminde bu kadar dokunulmaz ve sorgulanmaz olabiliyor?

Öyleyse, “Vur beline kazmayı”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.