Spor konusunu değerlendirdiğim son iki yazımda Bodrum Belediyesi Bodrumspor özelinde ve makro bakış açılarıyla bazı eleştirilerde, önerilerde bulundum.
Konuları kişiler bazında tutmamaya özen göstererek usul ve içerik açısından işlemeye gayret ettim. Bakış açım, Bodrum’un spor kamuoyuna yön verenleri özeleştiriye ve durum değerlendirmesine sevk etmekti.
Kasabanın lokomotif kulübüne yaptığım eleştiri ve önerilere; belediye tarafından gelen değerlendirmeler umut verici olmakla birlikte, derneğin-kulübün verdiği reaksiyonlarda yazılanı anlama ve sindirme bölümünü atlayarak savunmaya geçme haline şaşırmadım desem yalan olur.
Tercihleri; yine işlerini eksizsiz yaptıkları algısını Bodrumluya dayatmak oldu, her zamanki gibi..
Kulübün medya üzerinden yaptığı açıklamalara bakarak, yapılan durum tespiti ve eleştirilerin sindirilmesinin zaman alacağı düşüncesiyle, farklı açılardan yapmaya devam edeceğim eleştiri ve değerlendirmelere kısa bir ara veriyorum.
Veriyorum ki, yaptığımız durum tespitlerinin kişiselleştirilme boyutuna çekilip, merkezinin kaydırılmasını engelliyeyim..
***
Zaman hızlı akıyor, yerel seçimlere yaklaşık 6 ay kaldı. Seçim tarihi yaklaştıkça önümüzdeki 5 yıl kasabayı ve şehri kimin yöneteceği Bodrum kamuoyunun giderek yoğunlaştığı merak konusu..
Gerçi Büyükşehir yasasıyla eli kolu bağlanmış ilçe belediyelerini kimin yöneteceği sorusu şimdilik bir kenarda dursun diyelim ve büyükşehre odaklanıp kısa bir değerlendirme yapalım.
Muğla’nın altyapı, yol, ulaşım ve belediye hizmet sorunları yığılmış dururken, büyükşehri kimin yöneteceği bana göre çok daha önemli..
2 Dönemdir yaptıklarının ve yapamadıklarının üzerine tüyü dikmiş bir başkanın tasfiye edileceği beklentisinin arttığı bu günlerde büyükşehrin başkanlık yarışı, tam bir satranç mücadelesine sahne olacak.
Tavla oynar gibi, attıkları zara göre günlük siyaset üretenlerin bu yarışta işleri oldukça zor.
Diğer taraftan Muğla siyasetinin Yeşilçam’ını oluşturan esas oğlanlarla yeni jenerasyon siyasetçilerin arasından kimin sıyrılacağı önemli bir merak konusu.
Soruların ve sorgulamaların ardı arkası kesilmiyor.
Kentin; sol yanı 23 Eylül’de yapılacak CHP Muğla İl kongresine kilitlenmiş, sağ yanı da eriyen CHP ile İyi Parti’nin nasıl konumlanacağını bekliyor yolun köşesinde..
2014 ve 2019 Yerel seçimlerinin büyükşehir kapanış tahtasındaki oranlara bakarsak dediklerim daha anlaşılır sanırım..
2014) CHP % 49, AK Parti % 29, MHP % 18
2019) CHP % 36, AK Parti % 28,5, Bağımsız (Behçet Saatçi) % 26
Gerçi saha tam anlamıyla ölçülmedi. Düşük sayılı denekle yapılan telefon anketleri sonucunda yapılan analizlerin, durumu tam anlamıyla yansıtmayacağını belirtmek gerek.
2024 Yerel seçimlerinin özellikle büyükşehir ayağının sonuçlarını parti logolarından çok aday profillerinin belirleyeceği düşüncesindeyim.
Muğlalı vatandaşın hizmet beklentisiyle özelikle büyükşehirde eksen kaymasına neden olacak bir tercih kullanması da ihtimal dahilinde..
***
Yazımı geçtiğimiz haftaya damgasını vuran Türk-Yunan Dostluk buluşmalarına değinerek tamamlamak istiyorum.
Pragmatik bakış açılarıyla siyaseti belirleyen liderlerin yönettiği ve her geçen gün kirlenen Dünya’da böyle insancıl kucaklaşmalar bize iyi geliyor.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ve Kos Belediye Başkanı Theodosis Nikitaras’ın Bodrum – Kos Dostluk Konserleriyle imza attıkları bu etkinlik teşekküre değer.
İki yakada gerçekleşen iki güzel buluşma, duygu insanı Çağan Irmak’ın hayatından bir kesiti anlatan “Dedemin İnsanları” filmini hatırlattı bana..
1920’li yıllarda yaşanan mübadelede yıpranan, yorulan insanların torunları Bodrum ve Kos buluşmalarında kucaklaşırken, başkanlarının aşağıdaki cümleleri değerliydi, kıymetliydi..
“Ata’mızın bizlere emanet ettiği ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesidir. Aynı zamanda tabii ki kentlerin siyaseti genel ülke siyasetinin de önüne geçmiş durumdadır. Stratejik problemlerin barış içerisinde çözülmesinin yolu iki halkın, kardeş kentin bir araya gelip fikir birliği etmesinde ve çalışmasındadır. Biz artık Ege’yi barışla, dostlukla, sevgiyle, kardeşlikle yaşamak istiyoruz.”
“Gerçekten böyle anılar yaşayacağımı hiç düşünemezdim. Kardeşlik, dostluk ve barış… Bu konser kararını aldığımda küçük tedirginliklerim vardı. Çok düşündüm ama geliştikçe gördüm ki herkes gerçekten çok yardımcı oldu. Biz burada bir kez daha gördük ki hep beraber, bir olabiliyoruz. Ve ümit ediyorum ki bu konser her sene sürekli yapılacak. Ve altına imza atmak istiyorum ki biz gerçekten biriz ve sürekli barış içinde yaşayacağız.”