Denizciler, denizin sorunları sadece terör ve ülkede yaşanan olaylar değil diyor. Denizciliğin gelişerek büyüyebilmesi için, öncelikle doğanın korunması, altyapı sorunu çözülmesi, kirlilik ve betonlaşmanın durdurulması gerekiyor
Denizde krizin boyutlarını ve denizcilerin nasıl etkilendiğini, Bodrum Denizcilerini ve Yolcu Gemilerini Koruma ve Kalkındırma Derneği Başkanı Mustafa Demiröz ile konuştuk. Bodrumlu, uzak yol kaptanı Demiröz’de deniz kirliliğinin ve betonlaşmanın daha büyük bir tehlike arz ettiğini ve bürokraside takılı kalan sorunları anlattı…
“Rotası, Gökova, Hisarönü ve Göcek körfezi olan Mavi Yolculuğun alanı daraldı, karakterine uygun yer kalmadı. Alan kısıtlanınca, herkes aynı yerleri kullanmak zorunda kalıyor. Bu durum Mavi Yolculuk ruhunu zedeliyor. Sakin ve bakir bir koyda doğayla baş başa kalmanın hayalini kuran müşteri aynı koyda demirlemiş yan yana bir çok tekneyle karşılaşınca hayal kırıklığına uğruyor. Mavi Yolculuk rotalarının, yapılaşmadan korunması doğal haliyle muhafaza edilmesi gerekir. Buralar bize doğanın en büyük hediyesi ve truizmin can damarıdır. Mevcudu korumazsak ‘Mavi Yolculuk’ diye bir şey kalmayacak zaten.
Ülkemizde güvenlik, terör sorunları olmasaydı da deniz turizmi çok uzun zamandır S.O.S veriyordu. Kirlenmeye en büyük etken, tekne atıkları, bu konuda maalesef altyapı çalışmaları hala yetersiz. Gökova körfezinde yoğun sezonda, teknelerin atığı tahmini 25–30 bin ton hesaplanıyordu. Ancak denize karışan reel rakam 50 bin ton civarında. Konun önemi çok iyi kavranmalı, 20 yıl önceki teknoloji ile yapılmış olan arıtma yeterli gelmiyor.
Modern teknelerde atıklar ayrıştırılmış, duş tuvalet ayrı, mutfak kimyasal atıklar ayrı tankta birikiyor, altyapı olmadığı için bu atıkları tekneden alacak bir sistem kurulmadı. Bodrum limanında bu sene başladı çalışmaya ancak tekne denizdeyken bunu toplayacak bir tekne, bir yer yok. Yetkililer var diyor; Akyakadan kalkıp Gökovadan toplayan 15 ton kapasiteli bir tekne var, ancak basit bir hesapla bir teknenin atığı 5 bin ton olsa ancak 3 teknenin atığını alabilir. Aldığı atığı Bodrumun arıtma tesisine verecek, ama buranında kapasitesi 10 bin ton zaten, yetkililer kapasite yeterli, işletmede hata var diyor, işletenler kapasite yok diyor, herkes topu birbirine atıyor.
Her sene gelen müşteriler, burayı güvensiz buldukları için Kos Adası’na gelip tura oradan çıktılar. Bizim teknelerimiz üşterisini Kos Adası’nndan almak zorunda kaldı. Bu durum kabotaj kuralları açısından bir sürü handikap yarattı.
Belediye Büyükşehire geçti fakat olumlu bir katkısı olmadı, kanalizasyon sorunu hala devam ediyor. Turgutreis’e kanalizasyon hiç arıtmadan gidiyor denize, ama mavi bayrak var.
SEKTÖR AĞIR YARALI
Sorunlar zaten vardı, biz mevcut sorunları çözememişken terör, güvenlik zaafiyeti son noktayı koydu. Üç tarfı denizlerle çevrili ülkemizde deniz turizmi de bitme noktasına geldi. Gemi battığında bir ambardaki hasar görür diğeri görmez diye bir şey yok. Ülkenin durumundan her sektör gibi denizcilik sektörü de ağır yara aldı.”