Kongreye 61 farklı üniversiteden 300’ün üzerinde öğretim elemanı ile sektör temsilcileri katılıyor. Kongreye 140 adet bildiri sunulduğu öğrenildi.
Bu yıl 17’ncisi gerçekleştirilen Ulusal Turizm Kongresi, “Akademi-Sektör Buluşması” teması ile Bodrum Vogue Otel’de başladı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm Fakültesi’nin ev sahipliğindeki kongrenin açılış gününde Muğla Valisi Amir Çiçek, Muğla Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mansur Harmandar, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, İl Garnizon Komutanı Albay Yavuz Özfidan, Bodrum Kaymakamı Mehmet Gödekmerdan, TÜRSAB Başkanı Sevinç Gökbel, BODER Başkanı Halil Özyurt, BESİAD Başkanı Emre Köroğlu, DOKTOB Başkanı Yücel Okutur ile turizmciler ve akademisyenler hazır bulundu. 61 farklı üniversiteden 300’ün üzerine öğretim elemanı ile 60’ın üzerinde turizm sektörü temsilcisinin katılacağı Turizm Kongresi iki gün boyunca toplam dört panelden oluşacak.
OZAN BAHAR: TÜRKİYE’YE EN ÇOK DÖVİZ GETİREN SEKTÖR
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından MSKÜ GSF öğrencilerinin mini keman resitali ile başlayan 17’nci Ulusal Turizm Kongresi’nin açılış konuşmasını MSKÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ozan Bahar yaptı. Bahar, Türkiye’de 1980’li yıllardan itibaren hızlı bir yükseliş ivmesine geçen turizm sektörünün dünü, bugünü ve geleceği hakkında konuştu. Sektörün 3 milyona yakın insanı istihdam ettiğini ve tüm ülkede 10 milyona yakın insanın turizm sektöründen nemalandığını söyleyen Ozan Bahar, konuşmasında şunları kaydetti:
“Türkiye’de turist sayısındaki artış 2010-2014 yılları arasında yüzde 10,2 büyüme göstermiştir. Turist sayısı anlamında Türkiye Avrupa ve dünya ortalamasının oldukça üzerinde ancak gelir açısından durum daha farklı. Türkiye turizmi gelir sıralamasında dünya ortalamasının oldukça altındadır. Sektörün yüzde 10 ithalat bağımlılığı olduğunu görüyoruz. 26,6 milyar dolarlık ihracat geliriyle en yakın rakibi olan otomotiv sektörüne fark atmaktadır. Turizm sektörü A’dan Z’ye tüm sektörler içinde Türkiye’ye en çok döviz getiren sektör konumundadır.
Sektörün içinde bulunduğu durum, önümüzdeki yıllar için beklentiler ne yazık ki çok olumlu değildir. Turizm sektörünün var olan sorunlara uzun vadeli çözüm arayışına ivedilikle gitmesi gerekir. Mülteci ve terör gibi turizm alanında olumsuz etkileyecek sorunların alınacak kararlarla sektörün üzerindeki olumsuz etkileri ortadan kaldırılabilir. Kısa vadeli çözüm önerileri yerine uzun vadeli düşünmemiz gereken bir takım projeksiyonları ortaya koymamız gerekir. Ülke turizcmilerinin bunu yapabilecek iradesi, özkaynağı, insan gücü, tarihi kültürel altyapısı mevcuttur. Ülke turizmini sadece kıyı turizmine endekslemek ciddi yanılgıdır. İki üç ülkeye endeksli bir yapıya bağlı kalması sektör için çok önemli bir sorundur. 1980’den bu yana ülke turizminde çok önemli noktaya gelindi. Ama bundan sonra politikaların ne olması gerektiği tartışılmalı”
Daha sonra kürsüye gelen MSKÜ Rektörü Prof. Dr.Mansur Harmandar da, Muğla ve ilçelerinin bitmez tükenmez sayısız turizm değeri olduğunu belirterek, “Turizmin parlayan yıldızı olan Bodrum’un ise ayrı bir önemi var. Bizler, Türkiye’de turizm konusunda sıçrama yapan bir il olmayı arzu ediyoruz. Mezun ettiğimiz öğrencilerin kalitesiyle bunu ispatlama konusunda kararlıyız” diye konuştu.
GÜRÜN: SEKTÖRLER ARASINDA UYUŞMAZLIK VAR
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün de turizm sektörünün ülkenin içinde yaşadığı durumdan en çok etkilenen sektörlerin başında geldiğini belirterek, “Yıllardır söylenen bazı yapısal değişikliklerin yapılamadığı, hep ötelendiği durumda belki bunu biz bir fırsata çevirebiliriz. Buraya nasıl geldik? Bazı tedbirleri alsaydık, bazı konularda gerçekten yapısal değişikler yapsaydık kendimizi bu ve bundan sonraki geleceğe bilimsel olarak hazırlayabilseydik, belki şu anda yüzde 50 oranında etkilendiğimiz sezonlarda çok daha az etkilenme ve ona karşı bir refleks gösterme durumumuz olabilirdi.” İfadelerini kullandı. Türkiye’nin turizm konusunda mutlak surette bir master plana ihtiyaç duyduğunu söyleyen Başkan Gürün, “Deniz kum güneş turizmi, tamamen kıyıya hapsedilmiş, diğer turizm hareketlerinin yeteri kadar teşvik edilemediği, kırsalla kıyının bütünleştirilemediği ve uzun ve orta vadeli bir turizm master planının yapılmadığı ortada. Türkiye’nin tüm değerlerini masaya yatırarak kültürel, doğal ve coğrafi varlıkları ile yaşam kültürüyle ilgili değerler göz önüne alınarak, bunların dejenere olmadan nasıl turizmden pay almasını sağlamamız lazım. Muğla deniz kum güneş ve yat turizminden gelir elde ediyor. Kültür turizminin en az şekilde yapıldığını görüyoruz Muğla’da. Şu anda 100’ün üzerinde ören yeri var. Ama bunların sadece 22’sinde kazı var. Bunlar da çok yavaş gidiyor” diye konuştu. Başkan Gürün, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizde sektörler arasında da uzlaşmazlıklar var. Kıyıların turizme açılmasını yatçılar istemiyor. Madenci ruhsat verin, her yeri kazayım diyor, çevreci ve turizmci bundan negatif etkileniyor. Sektörler arasında gücü olan kazansın şeklinde bir yarış içerisindeyiz. Balık ihracatımız çok önemli ama kıyıya yakın yerlerde yatçılar ve turizmciler bundan etkileniyor. O zaman sektörler arasında bir uyum ve barış sağlamamız lazım. Hiçbir sektör diğerini zarara sokacak ve onun faaliyet alanını kısıtlayacak bir faaliyet içinde olmamalı. Uyuşmalıyız. Her sektöre olması gereken değeri vermeliyiz. Bunun için master planı lazım. Şu anda Muğla, şu anki durumu ve gelecekteki durum açısından değerlendirdiğinizde acilen, hemen master plana geçmesi lazım. 1/25 binlik planı yaparken elimde tuizm master planı olsaydı, bunu daha gerçekçi yapardım. Gelecekte büyük revizyonlara gitme ihtiyacı da doğmazdı. Bazı kıyılarımızın korunması gerekli. Diğer yandan turizme yatırım yapalım, daha fazla turist getirelim diyoruz ama sayısal artış açısından iyiyiz ama gelir açısından düşüğüz. Çünkü harcama kapasitesi düşük turiste kaldık. Bir turist başına harcamayı artıracak önlemleri almamız lazım. Yoksa hamallık yapmaya gerek yok. Tüm kültürel değerlerimizi muhafaza edip, misafir ağırlama anlayışıyla turizm yapmamız gerekiyor.”