Muğla’nın Bodrum ilçesi Turgutreis Mahallesi’nde, sahil güvenlik limanı adı altında yürütülen inşaat yalnızca çevreye değil, halkın hakikatlere ulaşma hakkına da saldırıyor.
Poseidon çayırlarının yok oluşu, Akdeniz foklarının yaşam alanlarının daralması, denizin artık masmavi olmaması bir yana, basın özgürlüğü de bu sürecin en büyük kurbanlarından biri haline geldi. Turgutreis’teki doğa katliamını tüm çıplaklığıyla haber yapan Sözcü gazetesi ve özellikle Bodrum muhabiri Yaşar Anter, susturulmak ve cezalandırılmak isteniyor.
11 milyonluk susturma davası
Sözcü muhabirlerine karşı, özellikle Yaşar Anter’i hedef alan 11 milyon liralık tazminat davası, yalnızca bir gözdağı değil, aynı zamanda basın özgürlüğüne açık bir saldırıdır. Turgutreis’teki liman inşaatında yaşananları ve doğaya verilen zararı haberleştiren Sözcü gazetesi, iktidarın ve çıkar çevrelerinin rahatsız olduğu gerçekleri dile getirdiği için cezalandırılmak isteniyor. Bu dava, yalnızca bir gazeteye değil, halkın bilgi edinme hakkına da yönelik bir tehdit anlamına geliyor.
Topyekûn saldırı: doğa, basın ve halkın hakları
Bugün Türkiye’de yalnızca gazeteciler değil, doğa, tarih ve halkın yaşam alanları da sistematik bir saldırının hedefinde. Rant projeleri için doğanın tahrip edilmesi, tarihî ve kültürel mirasın yok edilmesi, ifade özgürlüğünün baskı altına alınması, iktidarın topyekûn saldırı stratejisinin açık bir yansımasıdır.
Basın özgürlüğüne yönelik bu saldırılar, doğrudan halkın susturulması anlamına geliyor. Sözcü’nün sesini kısmak, halkın gerçekleri öğrenme hakkını elinden almaktır. Turgutreis’te yaşanan bu olay, yalnızca bir çevre mücadelesi değil, aynı zamanda basın özgürlüğü ve demokrasi mücadelesidir.
Sözcü’nün cesur duruşu
Eylemlerde Sözcü gazetesi bir sembol haline geldi. Vatandaşlar, ellerinde Sözcü gazetesiyle eylemlere katılarak yalnızca bir gazeteye değil, özgür basına ve hakikate sahip çıktıklarını haykırdı. Sözcü, halkın sesi olmayı başararak yalnızca bir haber kaynağı değil, bir direniş simgesi olduğunu bir kez daha kanıtladı.
“Turgutreis’in bağrına hançer saplanıyor. Bunu haber yapan gerçek gazetecileri ve özellikle Sözcü’nün Bodrum muhabiri Yaşar Anter’i saygıyla selamlıyoruz. Susturulmaya çalışılan yalnızca bir gazete değil, halkın vicdanıdır.”
Birlik ve mücadele
Bugün Turgutreis’te verilen mücadele, yalnızca bir mahallenin değil, tüm Türkiye’nin geleceğini ilgilendiriyor. Halkın doğaya, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıktığı bu direniş, yalnızca yerel değil, ulusal bir dayanışmanın sembolüdür. “Korkmayacağız, yılmayacağız, itaat etmeyeceğiz” sloganları, bu mücadelenin haklılığını ve kararlılığını açıkça ortaya koyuyor.
Beşli çetenin ve çıkar odaklarının tehditleri, baskıları ve tazminat davaları, halkın ve basının sesini asla susturamayacak. Turgutreis’te yükselen bu direniş, yalnızca çevreyi değil, insanlık onurunu ve özgürlük ideallerini koruma çağrısıdır. Sözcü gazetesi ve cesur muhabirleri, gerçeklerin üzerini örtmeye çalışanlara karşı halkın sesi olmaya devam edecektir.
Çünkü gerçekler asla susturulamaz. Turgutreis’te mücadele edenler, yalnızca doğalarını değil, insanlığın vicdanını savunuyor. Bu mücadele, masmavi bir denizin yeniden gülümsemesi için bitmeyecek. Ve biliyoruz ki, halkın sesi susmaz, özgürlük mücadelesi asla durmaz.