Tavla… Birçoğuna göre sadece bir oyun, ama benim için hayatın ta kendisi.
İlk olarak Yenice’nin çarşısında, kahvehanelerin birinde tanıştım bu zarların ve tahtanın büyüsüyle. O dönemde henüz 15-16 yaşlarındaydım ve zihin sporlarına karşı büyük bir ilgi duyuyordum. Satrançta kazandığım başarılar ve aldığım dereceler stratejik düşünme ve plan yapma yeteneklerimi geliştirmişti.
Satranç, bana disiplin, odaklanma ve ileri görüşlülük kazandırdı; ancak tavlayla tanışmam, bu kazanımlarımı farklı bir boyuta taşıdı.
Tavla, satrancın aksine daha hızlı ve dinamik bir yapıya sahipti. Zarların rastgeleliği, oyunun stratejik derinliğiyle birleştiğinde bambaşka bir oyun tarzı ortaya çıkıyordu.
Tavlanın kuralları ve stratejileri, beni hem eğlendiriyor hem de zorluyordu. Kısa sürede bu oyunda da kendimi geliştirdim ve birçok turnuvada dereceler elde ettim.
Tavla, satrançtan edindiğim stratejik düşünme becerilerini yeni bir platformda uygulama fırsatı sundu, aynı zamanda zihin sporları ile sosyal bağlar kurmamı sağlayarak bana yeni ufuklar açtı.
1987’de Bodrum’a taşındıktan sonra, tavla sevgim burada da devam etti. Çarşıdaki iş yerimde, gelen ziyaretçilerle ahşap bir tavla üzerinde sayısız oyun oynadım.
Bu oyunlar, hem benim için hem de karşımdaki için keyifli zamanlar anlamına geliyordu. Bodrum’daki bu süreçte, tavla sayesinde birçok yeni dostluk ve arkadaşlık kurdum, sosyal ilişkilerimi geliştirdim.
Bitez sahilinde ise avukat Hasan ile oynadığım oyunların bende ayrı bir yeri vardır. Hasan, genellikle elinde birasıyla masaya oturur ve oldukça iddialı bir şekilde tavla oynardı. Bu oyunlar genellikle bira karşılığında oynanırdı ve çoğu zaman galip gelen taraf ben olurdum.
Hasan’ın bu yenilgiler karşısında zaman zaman sinirlenmesi, oyuna olan bağlılığını ve rekabetçi ruhunu ortaya koyardı. Ancak, bu oyunlar sadece birer yarışma değildi; aynı zamanda yeni dostluklar ve sosyal bağlar kurmamıza vesile oldu.
Hasan, aynı zamanda modern tavla dünyasına adım atmamda önemli bir köprü oldu. Onun önerisiyle, Halikarnassos Bodrum Tavla Derneği’nde modern tavlanın heyecan verici dünyasıyla tanıştım.
Modern tavla, geleneksel tavlanın aksine daha kuralcı, stratejik ve analitik düşünmeyi gerektiren bir oyundu. Her hamlenin önceden planlandığı, rakibin hamlelerinin öngörülmeye çalışıldığı ve zar kombinasyonlarının ustalıkla kullanıldığı bir disiplini ifade ediyordu.
Modern tavla ile tanışmak, benim için oyuna bakış açımı tamamen değiştiren bir deneyim oldu.
Bu dernekteki oyuncularla yapılan maçlar, sadece birer oyun değil, aynı zamanda birer strateji savaşıydı.
Modern tavlanın kurallarını ve stratejilerini öğrenmek, bana bu oyunun ne kadar derin ve incelikli bir yapıya sahip olduğunu gösterdi.
Hasan’la bu dernekteki tanışıklığım ve oynadığımız oyunlar, benim için bir test gibiydi; derin tavla dünyasına atılan ilk adımdı.
Kendi çabalarım ve modern tavla camiasındaki diğer oyuncularla kurduğum ilişkiler sayesinde bu oyunun derinliklerine daha da indim.
Bodrum’da modern tavlanın gelişimini gözlemledim ve bu oyunun yerelde yayılmasına katkı sağladım.
Tavla, benim için sadece bir oyun değil; aynı zamanda yeni dostlukların, arkadaşlıkların kapılarını açan bir köprü haline geldi. Oyun sırasında kurduğum bu sosyal bağlar, hayatıma yeni bir boyut kazandırdı. Tavla sayesinde, sosyalleşmenin farklı bir yönünü deneyimledim, yeni insanlarla tanıştım ve çok değerli dostluklar edindim.
Bugün tavla, benim için sadece bir hobi değil; aynı zamanda hayatın, stratejinin, sabrın ve öngörünün bir yansıması. Modern tavlanın kuralcı ve stratejik doğasıyla tanışmak, oyuna olan tutkumun derinleşmesini sağladı.
Tavla sayesinde, hem bir oyuncu olarak kendimi geliştirdim hem de geniş bir dostluk ağı kurarak sosyal ilişkilerimi güçlendirdim.
Tavla, hayatıma renk kattı, zenginlik kattı ve sosyalleşmenin yeni bir boyutunu yaşattı. Bu oyun, hayatımda unutulmaz dostlukların ve derin stratejilerin buluştuğu bir platform olarak kalmaya devam ediyor.