SEVR DAYATMASININ 96. YILINDA LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ SİYASAL ZAFERİ
Sevr Antlaşması’nın yıkıcılığını ve Lozan Antlaşması’yla olan olağanüstü farkını yine Mustafa KEMAL’in ağzından aktaralım:
‘’Efendiler, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra, düşman devletler Türkiye’ye dört kez barış önermişlerdir. Bunların birincisi Sevr tasarısıdır. İkincisi, Birinci İnönü Savaşı’ndan sonra yapılmıştır ve büyük ölçüde Sevr tasarısını olduğu gibi yineleyen öneridir. Üçüncü öneri, Sakarya Zaferi ve Türk – Fransız Ankara Anlaşması’ndan sonra yapılmıştır. Sevr’den yola çıkma ilkesinden vazgeçmekle birlikte, ulusal amacımızı gerçekleştirecek nitelikten uzaktı. Dördüncü barış önerisi ise Lozan Andlaşması’nın imzasıyla sonuçlanmıştır. İtilaf devletlerinin Türkiye’ye uygulamak istedikleri koşullarla, ulusal eylem sonunda elde ettiğimiz sonuç arasındaki farkı açıkça belirtmek için Sevr ile Lozan arasında bir karşılaştırma yapmak yararlı olacaktır:
Ülke sınırları açısından, Sevr Trakya sınırımızı Çatalca yakınından geçiriyorken, Lozan’da Meriç nehri sınır oldu.
Sevr’e göre İzmir Bölgesi’nde Türkiye egemenlik hakkının kullanılmasını Yunanistan’a bırakacak, Bölge Meclisi de beş yıl sonunda İzmir Bölgesi’ni Yunanistan’a katabilecekti. Lozan’da böyle bir şeyin sözü bile edilmemiştir.
Suriye sınırı, Sevr’e göre Karataş Burnu’ndan başlayarak Osmaniye, Gaziantep, Urfa ve Mardin’in epey kuzeyinden geçiyordu. Lozan’da, 20 Ekim 1921 günlü Ankara Anlaşması’ndaki gibi kaldı.
Sevr, Kafkasya’da Türk Ermeni sınırının saptanmasını Amerikan Cumhurbaşkanı Willson’a bırakmış, O da Giresun’un doğusundan, Erzincan’ın batı ve güneyinden Bitlis ve Van Gölü güneyine giden çizgiyi sınır olarak göstermişti. Lozan’da bu sorun ortadan kalkmıştır.
Sevr, Boğazlarda asker bulundurma ve askeri hareketler yapma yetkisini yalnız İtilaf Devletleri’ne tanıyordu. Lozan’a göre hiçbir yerde İtilaf Devletleri’nin işgal kuvveti kalmadı.
Sevr, Fırat’ın doğusunda ve Ermenistan, Suriye ve Irak arasında bir özerk Kürt bölgesi öngörüyordu. Lozan’da elbette söz konusu ettirilmemiştir.
Sevr, Fransa ve İtalya’ya sömürü bölgeleri tanımaktaydı. Lozan’da söz konusu bile edilmemiştir.
Sevr, antlaşma doğru uygulanmazsa İstanbul’un bile bizden alınmasını kabul ediyordu. Lozan’da böyle bir şey söz konusu değildir.
Sevr, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, hatta Ermenistan ve Yunanistan’a yargısal, ekonomik ve mali ayrıcalıklar tanıyorken, Lozan bu gibi bağlayıcı hükümlerin tümünü kaldırmıştır.’’
Yukarıda belirtilenlerden de anlaşılacağı gibi bir ulus ve bir devlet üzerinde parçalama ve yok etme planı olan Sevr’in, modern zamanlarda da tekrarlanmasını engellemek ve bu yolda mücadele etmek her vatansever Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının asli görevi olmalıdır.
Bodrum Kent Konseyi Cumhuriyet Atölyesi Çalışma Grubu olarak yeni Sevr’lerin canlanmaması dileklerimizle bu ‘’yok edici’’ antlaşmayı hükümsüz kılan başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne inanmış tüm önderlerimizi saygıyla bir kez daha anıyoruz.