Tarihler 4 Mayıs 2016’yı gösterdiğinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı görevi bırakacağını ve partisinin 22 Mayıs 2016 da kongreye gideceğini ve aday olmayacağını kameralar önünde açıkladı. Davutoğlu açıklamasında “1 Kasım seçimlerine terör saldırılarına rağmen suhuletle gittik. Gurur duyacağımız bir netice ortaya çıktı. Yüzde 85 katılım, yüzde 97 temsil ve yüzde 49,5’la gelen AKP iktidarı. Bu sonuçta katkısı olan herkese ve seçmenlerimize teşekkürü bir borç biliyorum. 4 yıllık bir hukuk oluşmuştu ve yeni dönemin çerçevesini arkadaşlarımızla çizdik. İlk karar şuydu, madem ki milletimiz güvendi, 3 ayda bütün vaatlerimizi yerine getirdim.” demiştir.
Medyada saray darbesi olarak haber yapılan bu süreci, demokrasi adı altında oynanan tiyatroyu vatandaşlarımızın artık iyi değerlendirmesi gerekiyor.
7 Haziran Genel seçimi sonuçlarını beğenmeyen, hükümet kurma yetkisini sadece en çok oy alan ilk partiye veren ve erken seçim kararı ile ülkemizi 1 Kasım erken seçimlerine götüren, 1 Kasım seçimlerinden sonra kurulan hükümeti, atadığı başbakanına 3 ay tahammül eden, başkanlık sevdasıyla demokrasiyi hiçe sayan anlayış ülkemizi bugünlere getirmiştir.
Sayın Davutoğlu’nun yukarıdaki konuşmasındaki gibi ülkemizde herşey yolunda gitmiyor. Sınırlarımızda, şehirlerimizde yaşanan çatışmalar, askerimize, polisimize yapılan hain terör saldırıları, sivil vatandaşlarımızın evlerini terk etmek zorunda kalması, ekonomideki dalgalanma, yaratılan güvensizlik ortamı nedeniyle turizmde, komşularla sorunlarımız nedeniyle tarımda yaşanan sıkıntılar gibi birçok sebep gidişatın iyi olmadığını göstermektedir.
Bütün bunlara rağmen vatandaşların oyu ile seçilen bir hükümetin tek adamlık, başkanlık hayalleri kuran bir anlayışa yenilerek görevini bırakmasını açıklayamaz. Sizleri o makama getiren milletin oyları ise sadece milletinize hesap vermeli, oturduğunuz koltukları babadan oğula, damada devredilen saltanat koltukları olarak görmemelisiniz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nde demokrasiye, özgürlüklere, halkın iradesine her zaman sahip çıkmaya devam edeceğiz. Ezilen, sömürülen, ötekileştirilen her kim olursa olsun yanında olacağız. Demokrasi birilerinin elinde oyun, oyuncak değildir. Türkiye külliyelerden değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde halkın iradesiyle yönetilir.