Muğla Çevre Platformu-MUÇEP- üyeleri, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi -AKPM- Halk Sağlığı ve Sürdürülebilir Gelişme Alt Komisyonu’nun daveti ile 28 Haziran’da Strazburg’da düzenlenen toplantıya katıldı.
2016 yılı Aralık Ayında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Doğal SİT Derecelerini Değiştirme Tasarısının Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne göndermesini takiben, Muğla’nın çeşitli sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile kurulan MUÇEP, konunun şeffaf bir ortamda ve yerel kurum, kuruluş ve kişilerin katılımıyla ele alınması dileği ile ilgili tüm kamu kuruluşlarının kapısını çaldı. Ancak, hiçbir olumlu cevap alamadığı için geçtiğimiz aylarda Avrupa Parlamentosu’na bir mektup yollayarak konuyu ve konuyla ilgili endişelerini dile getirdi. Söz konusu tasarıyla uluslararası sözleşmelerin ve Avrupa Birliği Doğa Koruma Mevzuatının ihlal edildiğine vurgu yapan mektubu takiben, AKPM –Halk Sağlığı ve Sürdürülebilir Gelişme Alt Komisyonu MUÇEP’i 28 Haziran 2017’deki oturumuna davet etti ve Platform dan davete MUÇEP adına Dış İlişkiler Komisyonu’ndan Serdar Denktaş ve Zeynep Gündüzyeli katıldı.
ULUSLAR ARASI ANLAŞMALARIN ÖNEMİNE VURGU YAPILDI…
28 Haziran Çarşamba günü, Komisyon Sekreteri Alina Beliaeva ve Meclis Sekreteri Aiste Ramanauskaite tarafından karşılanan iki kişilik MUÇEP heyeti, toplantı öncesinde Komisyon Başkanı Dr Martine Mergen’in de katılımıyla yenilen yemekte, çevreyle ilgili planlanan değişiklikler ve yakın zamandaki pek çok düzenlemeyle ihlal edilen Uluslararası Anlaşmaların Komisyon için ne denli önemli olduğuna dikkat çekildi ve davetin ağırlıklı olarak bu sebepten yapıldığı belirtildi. Yemek süresince, termik santraller, kömür madenleri ve diğer enerji santrallerinin yer tespiti, çevreye zararları ve diğer konularda da sohbet edildi.
Öğleden sonra Alt KomisyonToplantısına, aralarında AP Türkiye Temsilcisi Ertuğrul Kürkçü’nün de bulunduğu 10 kadar üyekatıldı. İlk olarak söz alan MUÇEP temsilcisi Zeynep Gündüzyeli,kısaca MUÇEP’i tanıtıp oluşmasındaki nedenlere değindikten sonra davet ettikleri için komisyona teşekkür etti. Daha sonra iseSerdar Denktaş, hazırlanan Power Point sunumu üzerinden giderek sorunların detayları hakkında bilgi verdi ve Avrupa Parlamentosu’ndan beklentilere dikkat çekti.
TÜRKİYE’YE MEKTUP YOLLANACAK
Büyük ilgiyle izlenen sunumun ardından, planlanan soru-cevap bölümü, daha ziyade komisyon üyelerinin konuyla ilgili ne yapabileceklerini tartıştığı bir zaman dilimi oldu. İsveç, Kıbrıs, Gürcistan, Litvanya temsilcilerinin görüş ve yorumlarının ardından söz alanTürkiye Temsilcisi Ertuğrul Kürkçü, yapılabileceklerin tümünü özetleyen bir konuşma yaptı. Sonuç olarak:
– MUÇEP’in gündeme getirdiği konunun, hemen ertesi günü yapılacak olan Genel Meclis toplantısına getirilmesi ile sadece Alt Komisyonun değil, tüm Meclis üyelerinin bilgisine sunulmasına; Meclid onayı ile AKPM olarak en kısa zamanda bir mektup hazırlanarak Türkiye’deki tüm ilgili kişilere gönderilmesi için girişimde bulunulmasına;
– Ekim’deki yeni parlamento döneminde, Ertuğrul Kürkçü öncülüğünde konuyla ilgili raporlama çalışmalarının başlatılmasına;
– Avrupa Birliği müzakereleri sırasında, ilgili başlıklar altında konunun tekrar gündeme getirilmesine karar verildi.
İÇ VE DIŞ İLİŞKİLERİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Strasburg dönüşü kısa bir açıklama yapan MUÇEP Üyeleri Denktaş ve Gündüzyeli şunları söyledi: “Görüşmelerimiz çok olumlu geçti. Görüşmeler öncesindeki dönemde, Türkiye’deki pek çok yetkili birimle de iletişime geçip bilgi istemiş ve Doğal SİT Alanlar Derecelerinde planlanan değişiklikler konusunda bilgi alışverişi yapabilmek ve görüş bildirebilmek için mümkün olan her yola başvurmuştuk. Mesela, çeşitli defalar BİMER’den bilgi istedik; change.org kampanyası açtık; her ne kadar başarılı olamadıysak da Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü’nden randevu talep ettik; milletvekillerinin, parti gruplarının, valiliğin kapılarını çaldık.Çevre ve Şehircilik Bakanlığının cevaplaması için muhalefet partilerinin bazı milletvekilleri aracılığı ile Meclise soru önergesi verilmesini sağladik. Ancak, şu ana kadar maalesef ,ne bu projenin bilimsel gerekçeleri ile ilgili bilgi edinebildik, ne de “bu proje iptal edilmiştir” diye resmi bir açıklama yapılmadı. Vaz geçmedik; Türkiye’de kapıları çalmaya elbette devam ediyoruz ve edeceğiz. Ancak, zaman önemli ve “atı alanın Üsküdar’ı geçmesini” istemiyoruz! Onun için uluslararası alanda da destek bulacağımızı düşündüğümüz tüm kurum ve kuruluşlarla irtibattayız. Yaptığımız sunum sonrasında, Avrupa Komisyonu’ndan da bazı taleplerde bulunduk:
AB uyum süreci içerisinde hazırlanacak olan 2017 Türkiye İlerleme Raporu’nun 27. Faslı, Birliğin çevre ve doğanın korunmasıyla çevresel zararların kaynağında önlenmesini içermektedir. Bu çerçevede özellikle şu hususlara dikkat çekilmelidir:
• Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yürüttüğü NATURA 2000
projesi tamamlanmadan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Doğa Koruma Alanlarında derece değişikliği ile yeniden tanımlamalar yapılması yanlıştır ve çelişkilidir. Çünkü, AB’nin doğayı korumakla ilgili en önemli iki direktifi olan 1979 tarihli “Kuşlar” ve 1992 tarihli “Habitat” direktifleri, Avrupa’daki yaban hayatı ile habitat tip ve türlerinin korunmasına temel oluşturur. Natura 2000 alanları da AB ülkelerinin sahip oldukları kara ve deniz alanlarında yaşayan tür ve habitatın korunması amacıyla oluşturulan yasal koruma alanlarıdır. Her iki konuyla ilgili ülkemiz mevzuatı uyum çalışmaları ise Orman ve Su İşleri Bakanlığının sorumluluğundadır. Hal böyleyken, bu çalisma henüz tamamlanmadan derecelendirme değişikliğiyle ilgili planların Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılması dikkat çekicidir.Tüm bu çelişkiler, doğanın korunması konusunda devletin samimi olmaığını, olsa bile kurumlar arasında ciddi bir koordinasyon eksikliği ya da kafa karışıklığı olduğunu göstermektedir .Örneğin Muğla`nın Doğa Koruma Alanlarını yeniden değerlendirerek yapılaşmanın önünü açan tasarı “Ekolojik Temelli Araştırma Raporu” na dayandırılmış ve bu rapor skandal bir şekilde bir Gayrimenkul şirketine hizmet alımı şeklinde ihale ile hazırlatılmıştır..
• AB’nin tespit ettiği, Avrupa’da “Biyo-çeşitlilik” ve “Habitat” kayıplarının 2020 yılına kadar önlenmesi hedefine uygun önlemler alınmamaktadır.
• Doğa mirasının, denizlerin, biyoçeşitiliğin ve habitatın korunup güçlendirilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını öngören Bern, Barcelona, Rio anlaşmalarına / sözleşmelereine uygun hareket edilmemektedir.”
MUÇEP’İN ÖNERİLERİ:
1. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Doğa Koruma Alanlarının derecelerini yeniden değerlendirme projesi durdurulsun. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yürüttüğü NATURA 2000 Projesi tamamlanana kadar Doğa Koruma Alanlarında yeniden planlama yapılmasın.
2. NATURA 2000 projesinin tamamlanmasını takiben, Doğa Koruma Alanlarının yeniden derecelendirilmesi çalışması biyolojik cesitlilik kaybinin onlenmesi ana hedefi ile seffaf, katilimci ve bütüncül bir yaklaşımla, uluslararası sözleşmelerle ve Natura 2000 ile uyumlu olarak gerçekten bilimsel ve ekolojik bir yaklaşımla yeniden ele alınmalıdır.
SÖZ KONUSU SÖZLEŞMELER:
1. Avrupa Birliği’nin Kuş ve Habitatları Koruma Yönetmeliği (NATURA 2000)
2. Bilgi edinme, karar alma süreçlerine halkın katılımı, çevresel konularda yargıya erişim hakkı ana başlıklarını içeren Aarhus Sözleşmesi
3. Uluslararası Biyo-Çeşitlilik Sözleşmesi (Rio)
4. Yaban Hayatın Korunması Sözleşmesi (Bern)
5. DenizelYaşamın Korunması Sözleşmesi (Barselona)
ile Özel Çevre Koruma Bölgelerinin ve Biyo-Çeşitliliğin Korunması Protokolü ve Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi Protokolü