Cevat Şakir Kabağaçlı, ya da nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı, Bodrum’u sadece bir kasaba olmaktan çıkararak, doğayla iç içe bir yaşam felsefesi kazandırdı.
Denizleri, doğası, halkı ve Bodrum’un sosyal dokusu onun eserleri ve düşünceleriyle daha anlamlı bir hale geldi. Fakat ölümünün üzerinden geçen 51 yılın ardından, Balıkçı’nın Gönültepe’de yalnız bırakılması, bugünün Bodrum’u ve bizler için düşünülmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor.
Balıkçı’nın bıraktığı bu “mavi bilinç” Bodrum’da hızla kaybolan değerlerin en güçlü savunucusu aslında. Bugün Bodrum’un sahillerinden koylarına, yeşil alanlarından sosyal yapısına kadar her yerde bir işgal, bir müdahale, bir dönüşüm gözlemliyoruz.
Cevat Şakir’in hatırasına, değerlerine uygun bir Bodrum yaratmak yerine, rant odaklı projelerle bu eşsiz coğrafyayı çarpık yapılaşmalara kurban ediyoruz. Sahillerin işgali, halkın denize erişim hakkının kısıtlanması ve doğal alanların betonla kaplanması, Bodrum’un geleceğini tehdit eden başlıca sorunlardan. Bodrum’un mavi sularına ve yemyeşil doğasına yapılan bu saldırılar, Halikarnas Balıkçısı’nın felsefesiyle taban tabana zıt.
Geçtiğimiz günlerde tartıştığımız gibi, bu projelerin ardında yatan ekonomik güdüler, Bodrum’u bir rant merkezi olarak görenler tarafından yönlendiriliyor. Bu kente, Halikarnas Balıkçısı’nın bize öğrettiği gibi, doğayla barış içinde yaşama anlayışı yerine, bir tüketim merkezi olarak bakmak Bodrum’un kimliğini yok ediyor.
Yankee’nin Öteki Yüzü: Bodrum’un Değişen Yüzü
Bodrum’un “Yankee” diye nitelendirebileceğimiz, kendi öz kültüründen uzaklaşan yüzü, Balıkçı’nın “mavi bilinci”yle bağdaşmayan bir tablo ortaya koyuyor. Bu değişim, Bodrum’un sosyal yapısını bozarken, halkın yaşam alanlarını da daraltıyor. Cevat Şakir’in izinden giderek, bugün tüm bu sorunları yeniden ele almak ve yankılanan bu dönüşüme bir dur demek zorundayız.
Bir Farkındalık Çağrısı
Balıkçı’nın mirası, bize sadece doğa sevgisini değil, toplum olarak sahiplenmemiz gereken değerleri de aşılamıştı. Onun Bodrum’a kazandırdığı bu bilinç, bugün daha da güçlü bir savunmaya ihtiyaç duyuyor. İlgili kurumların ve yetkililerin, Balıkçı’ya, Bodrum’a ve bizlere karşı olan sorumluluklarını yerine getirmelerini bekliyoruz. Umarım samimi ve açıklayıcı bir yanıt alırız; bu, Cevat Şakir’e olan özrümüzü bir nebze olsun hafifletebilir.
Halikarnas Balıkçısı’nın dediği gibi, “Denizlerin mavisiyle hayatı buluruz.” Bodrum’un mavisini, yeşilini ve Balıkçı’nın bıraktığı bu mirası kaybetmeden geleceğe taşıyabiliriz.