Milas’a bağlı Sarıkaya Mahallesi Yumrutaş Mevkii’nde 18 Şubat 2019 tarihinde maden sahasında meydana gelen faciada, kamyon sürücüsü Şükrü Otlak ile iş makinesi operatörü Servet Çapacıoğlu ve işçi Engin Tutuk can vermiş, bir işçi de yaralanmıştı. Olayın ardından gözaltına alınıp adliyeye sevk edilen şirket sahibi M.A.K. ile şirket yetkilileri S.A. ve Ö.K. isimli zanlılar mahkemece tutuklandı.
Milas Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Bodrum Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek zanlıların Bodrum’da yargılanmasına karar verildi. Hazırlanan iddianamede bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olma suçundan dolayı sorumlu oldukları öne sürülen 3 zanlıdan her biri için 22,5’ar yıl hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi.
Davanın sanıkları bugün Bodrum Adliyesi’ndeki Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanıklar, taraf avukatlar ve ölen işçilerin yakınlarının katıldığı duruşmada savunma yapan M.A.K., olaydan bir gün önce maden sahasına kısa süreliğine uğradığını ancak böyle bir olayın olabileceğini öngöremediğini ifade etti. Daha önce bölgede hiç göçük olmadığını ileri süren M.A.K, “Kazanın meydana geldiği maden, yaklaşık 2 yıldır hiç çalışmıyordu. Ben madenin işletmesini 2016’da aldım. Ben aldığımda da kazanın meydana geldiği kaya aynı şekilde duruyordu. Kayanın oyulmasıyla ilgili hiçbir çalışma yapılmadı” şeklinde konuştu. Tutuklu sanık M.A.K., maden sahasında çoğunlukla şantiye çavuşu A.E., S.K. ve S.A’nın bulunduğunu savunarak beraatini istedi.
Maden sahasında patlama yapılmadığını ileri süren tutuklu sanklardan Ö.K. da “Kazanın olduğu yerdeki kaya madenin sadece küçük bir bölümünde yer alıyor. Son iki yıldır üretim yapılmıyordu. Ancak yağan yağmurlardan maden sahası etkilenmişti. Madende çalışanlar tarafından bana göçük olabileceği hiç söylenmedi. Ben ocağa sadece yurt dışından gelen satın almacıları göstermek için giderdim. Bunun dışında hiçbir zaman ocağa gidip iş takibi yapmazdım” diye konuştu.
Savunmasını yapan S.A. adlı tutuklu sanık ise “Sahada sadece kademe çalışması yapılıyordu. Daha önce bana bölgede risk olduğuna dair şikayette bulunulmadı. Vefat eden iş arkadaşlarımdan iki tanesi madende yatılı kalıyordu. Ben kendileri ile sık sık görüşüyordum. Çalıştıkları yer ile ilgili bana herhangi bir tehlike bildirilmedi. Maden ile ilgili yetkili kurumlar söz konusu yerde çok önemli bir tehlike görmüş olsalardı, tehlikeli bölgede üretim yapılmasını durdurabilirlerdi. Kazanın meydana geldiği yer madenin en sert bölümü. Kaya parçalarının toplam ağırlığı 15-20 bin ton. Bu kadar ağırlıktaki madende yavaş yavaş çatlayarak göçük meydana gelmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Ölen işçilerin yakınlarının tutuklu sanıklara zaman zaman tepki gösterdiği duruşmada, mahkeme heyeti Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi Maden İşletme Ana Bilim Dalı ile Maden Mühendisliği Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından rapor hazırlanmasına, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve bir sonraki duruşmanın 8 Ağustos tarihine ertelenmesine karar verdi.