Dün DİSK Emekli Sendikası Bodrum Şubesi’nde, “Güneşin Sofrası” misyon ve vizyon komisyonu olarak bir toplantı gerçekleştirdik.
Toplantı için Bodrum eski otogarında, şubenin yer aldığı binaya vardığımızda, Emekli Sendika Şube Başkanı İbrahim Uzun, bizleri son derece sıcak ve samimi bir karşılama ile ağırladı.
Henüz salona adım attığım anda, duvardaki afişler, masadaki kitaplar beni geçmişe, 1980 öncesinin unutulmaz anılarına, mücadele günlerine götürdü.
O dönemde, daha bir ortaokul öğrencisiyken, kasabamızda Maden-İş Sendikası üyesi Mustafa Benlioğlu’nun faşist saldırılar sonucu hayatını kaybettiği o günü hatırladım.
Cenazesinde omuz omuza duran işçi sınıfının bu cesur neferlerini anımsadım. İşte DİSK, o günlerden bu yana benim için, ülkemiz için, işçi sınıfı için direnişin ve dayanışmanın simgesi olarak var oldu.
Sendika binasındaki duvarda Kemal Türkler ve Abdullah Baştürk’ün fotoğraflarını görünce, geçmişin hatıraları bir anıyı, devrimci bir hikayeyi tekrar canlandırdı gözümde.
O fotoğraflar yalnızca birer portre değildi; işçi sınıfının yiğit insanlarının, adil bir yaşam ve onurlu bir gelecek için hayatlarını adayan insanların iziydi.
DİSK’in tarihinde yer almış bu devrimciler, işçi sınıfına yol gösteren birer ışık olmuş, bugünkü hak mücadelemizin ilham kaynağı olarak hep önümüzde durmuştur.
İbrahim Bey, beni sendikaya üye yaparken “yoldaş” diye hitap etti. Bu kelimenin işçi sınıfı mücadelesindeki derin anlamı, onun samimi sözlerinde yeniden anlam kazandı ve bana büyük bir gurur verdi.
Bu sıfatla DİSK çatısı altında yer almak, işçi sınıfının umudunu, onurunu paylaşmak, tarihin direnen sayfalarına ortak olmak demekti. Bu gururla, sendikaya üye olmanın onurunu yaşadım.
DİSK’in kökleri Türkiye işçi sınıfının 150 yıllık mücadelesine dayanıyor. Örgütlü emeğin ışığı, Türkiye’nin dört bir yanında emekçinin sesi olan, sarı sendikacılığa karşı gerçek sendikacılığı temsil eden bir bayrak gibi dalgalanıyor.
DİSK’in tarihi, gözünü budaktan sakınmayan binlerce işçinin hikayesiyle ilmek ilmek örülmüş; cesaretin, aklın ve direnişin gücüyle dokunmuştur.
Bugün DİSK, 1960’lardan günümüze işçi sınıfının tüm mücadelelerinde bir umut olarak yükselmeye devam ediyor.
Bodrum’da, eski otogar binasında yeniden hissettiğim bu mücadele ruhu, işçi sınıfının geleceği için taşıdığımız umudu büyütüyor. Türkiye işçi sınıfının devrimci mirasını DİSK çatısı altında yaşamak, bu onurlu tarihin bir parçası olmak, işçi sınıfının yoldaşı olarak anılmak… İşte benim için bugün burada, DİSK’te yaşanan anın anlamı bu.
Bu duygularla yazımı noktalamak istiyorum. DİSK, işçi sınıfının umudu olmaya devam ederken, bu mücadelede bir yoldaş olarak yer almak benim için büyük bir onur.