Rahim kanseri tedavisi görürken iyileştiği söylenerek, taburcu edildi; ancak hastalığın tüm vücudu sarmasıyla ölümü bekler hale geldi.
Hastanenin ihmali olduğunu iddia eden Bektaş, Sağlık Bakanlığı’na şikayette bulunduğunu, konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını ve hastaneye tazminat davası açacağını söyledi.
Bodrumlu marangoz Şenol Bektaş, 25 yıl önce tatil için gittiği Romanya’da Elena Nicoleta Mainea Bektaş’la tanıştı. Arkadaşlıkları aşka dönüşen çift, daha sonra evlendi ve 2 çocuk sahibi oldu. Bodrum’da yaşayan çift, mobilya üretimi yapan bir fabrika açtı. Patron koltuğuna eşi geçerken, marangoz Bektaş da üretimden sorumlu oldu. Elena Nicoleta Mainea Bektaş (40), geçen ocak ayında rahatsızlanarak, özel hastaneye gitti ve rahim kanseri olduğunu öğrendi. Farklı birkaç hastanede daha kontrol edilen ve kentteki bir özel hastanede, mart ayında tedaviye alınan Bektaş, iddiaya göre, haziran ayında iyileştiği söylenerek, hastaneden taburcu edildi. Bektaş’tan eylül ayında tetkikler için hastaneye gelmesi istendi. Kontrol için tekrar hastaneye geldiğinde hastalığın, Bektaş’ın vücuduna yayıldığı ortaya çıkarken, 1 ay sonra ise kadının vücudu felç oldu.
Hastanede eşinin başından bir an olsun ayrılmayan ve ‘Ben, sensiz yaşayamam. Diren canım aşkım’ dediği eşine destek olan Şenol Bektaş, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Eşimin rahim kanseri olduktan sonra birkaç hastanede gerekli testleri yaptırdık. Sonra tedavi için çok iyi denilen bu hastaneye mart ayının başında tedavisine başlandı. Üç ay, ilaç tedavisi yapıldı. Haziran ayında kanseri atlattı. ‘Durumu iyi’ denilerek, taburcu edildi. Eylül ayında, tetkik için gelmemiz istendi. Ne dedilerse bu süreçte yaptık; ancak eylül ayında birden fenalaştı. Yeni tetkiklerde, kanserin rahimden mideye oradan vücuda yayıldığını öğrendik. ‘Mide ameliyatını yaparsak ömrü uzar’ dediler. Mide ameliyatı oldu. Şu anda eşim, ölümün eşiğinde. Ben, tedavi süresince büyük ihmali olduğuna inandığım ve radyoterapiye ancak benim uyarımdan sonra başlayan hastane yetkililerinin peşini bırakmayacağım. Bana ve bunca yıllık eşime bu azabı çektirenlerin, eşimin göz göre göre ölümüne neden olduklarına inanıyorum. Sağlık Bakanlığı’na şikayette bulundum ve soruşturma başlatıldı. Hastane yönetimi, şimdi ‘Gelin anlaşalım, ne isterseniz yapalım’ diyor. Ne yapacaklar? Eşimin hayatını geri getirebilecekler mi? Eşimin rahatsızlığından itibaren tüm tıbbi raporlar, belgeler elimde. Tazminat davası açacağım. Eşimin tedavisi, başından beri düzgün şekilde yapılıyor olsaydı şimdi ölümün eşiğinde olmayacaktı.”
ÖRNEK OLMASI İÇİN DAVA AÇIYOR.
Eşinin yaşamının artık mucizelere bağlı olduğunu dile getiren Beştaş, “Tabi ki Allah’tan umut kesilmez; ancak yaşasa bile artık felçli biri olarak nefes alıp, verebilecek. Benim açtığım 2.5 milyon Euro’luk tazminat davasından kazanacağım paraya ihtiyacım yok. İbret-i alem için bu davanın örnek olabilmesi, başkalarının canının yanmaması için yapacağım. Burada bir insanı değil, iki insanı birden öldürüyorlar, şu anda” dedi. Hastaneden ise konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.