Sevgili okurlar; Yaz geldi ya, bizim Zalimcan sözde dinlenmek için bu yıl da Bodrum’u seçmiş.
O yüzden bu aralar sık sık uğrayıp sohbet ediyoruz ordan burdan.
Benim de yıllar önce okuduğum ama o zamanlar sadece okuyup geçtiğim, Türk Toplumuna pek de konduramadığım bir tartışma konusu geçti aramızda.
Özellikle 1983 seçimlerinden sonra ‘Yerinden Yönetim Anlayışı‘na yönelik atılan radikal adımlar sonrasında ortaya çıkan ve ‘yerel yönetimlerde‘ gözlenen ‘yozlaşmaya‘ dair bazı kavramları konuştuk.
Bakmayın, Zalimcan’ın bilgi dağarcığı hiç fena değildir. Hani felsefe deseniz konuşur, doğa deseniz konuşur, siyaset deseniz zaten temel ilgi alanı. Yamandır bizim Zalimcan. Söylediklerini aklımda kaldığı kadarıyla paylaşmak istedim sizinle..
Rüşvet, irtikap (haraç-zorla yiyicilik)…
Zimmet, ihtilas (zimmetin niteliklisi-hilelisi)…
Akraba kayırmacılık (nepotizm)…
Eş-dost kayırmacılık (kronizm)…
Siyasal kayırmacılık (patronaj-favoritzm)…
Hizmet kayırmacılığı (hizmette adaletli dağıtımın olmaması)…
Gönül yapma (suvasyon)…
Aracılık, lobicilik, oy ticareti (logrolling)…
Rant kollama (rent seeking)…
Kamusal sırları sızdırma ve vurgunculuk (disclosure)…
Siyasal dalavere (jockey)…
gibi yozlaşma biçimleri, ne yazık ki siyasi kadrolar tarafından da görmezden gelinmektedir (desteklenir demeye insanın dili varmıyor).
Böylesi bir ortamda yerel kamu yönetimine olan güven azalır,
kamusal iş ve hizmetlerde kargaşa yaşanır hale gelir,
kuralsızlık yaygınlaşır,
yargının etkinliği zedelenir,
vatandaşın yönetim (devlet) önünde eşitlik ve hakkaniyet duyguları kökünden sarsılır,
siyaset, saygınlığını yitirir,
kamu hizmetlerinin pahalılaşması, kaynakların israf edilmesi, buna karşılık hizmetin kalitesinin düşmesi gözlenir olur,
yatırımların rasyonelliği azalır,
bunlar yetmiyormuş gibi birbirine kızgın toplumsal kesimler (vatandaş/devlet görevlisi, vatandaş/vatandaş) oluşmaya başlar ki, işte bir toplumun çöküşünün en önemli aşamasının son basamağı budur.
Basamağın ardı uçurumdur aman dikkat..!
Velhasıl bu tür bir tartışmanın sonunda ‘eeee‘ dedim, ‘şimdi niye anlattın ki bunları‘, öyle ya bizi neden ilgilendirir ki bu tür sevimsiz tanımlar ve yaklaşımlar. Bana ne dese beğenirsiziniz; ‘Sen çağdışı kalmışsın, azıcık kaldır kafanı da bak etrafına‘ dedi..
Bilemedim siz ne dersiniz?
Hepinize keyifli bir hafta diliyorum.