“Deniz Koca’nın Gözlerinden: Deri Maskların Sessiz Tanığı ve Gündelik Yaşamın İnce Esprileri”
Deniz Koca, yıllar sonra bile benim deri atölyemde şekillendirdiğim maskları büyük bir hayranlıkla anlatır. Esprili kişiliği ve gündelik yaşam üzerine hoş sohbetleriyle, sadece geçmişin değil, bugünün de keyifli bir dostu olarak hayatın her anına derinlemesine dokunur. Onun esprili dili ve sempatik tavrı, her ortamda insanları güldüren, keyifli sohbetlerle gündelik yaşamın sıkıntılarını hafifleten bir etkiye sahiptir.
1990’lı yıllarda Bodrum’un Balıkçılar Çarşısı’nda, dar sokaklarda kaybolmuş küçük bir deri atölyem vardı. O atölyede, kösele gibi kaliteli deri malzemelerle el emeği göz nuru ürünler üretirdim: anahtarlıklar, sigara kılıfları, çakmak kılıfları… Ancak bu atölyenin bir sırrı vardı; deriden yapılmış insan yüzüne benzeyen masklar. Bu masklar, yalnızca bir zanaatkârın ellerinden çıkmamıştı; ruhumu deriye işlediğim, hatıraları canlandıran birer sanat eseriydi.
Atölyede çalışırken kendimi o kadar kaybederdim ki, zamanın nasıl geçtiğini fark etmezdim. Bu çalışmalarımı büyük bir keyifle sık sık izleyen biri vardı. Kim mi? Deniz Koca…
Yıllar sonra, her karşılaştığımızda o günleri büyük bir keyifle anlatır ve gözlerinde hep aynı hayranlığı görürdüm. “Seni izlerdim, deriden insan yüzleri çıkarırken… Büyük bir hayranlıkla!” derdi. O dönemde, esprili ve sempatik tarzıyla hep etrafına neşe saçardı. Siyaset dünyasındaki yoğun gündemlere rağmen, günlük yaşamın içinde herkesi gülümseten bir dosttu.
Deniz Koca ile Cumhuriyet Halk Partisi’nde tanıştık. Kendisi partide ilçe sekreterliği görevini başarıyla yürütüyordu. Onun bu görevi sırasındaki başarısı bana büyük ilham verdi. Partideki yolculuğumda, Deniz’in çalışmaları ve azmi beni hep motive etti. Ben partide daha yeniydim; ama zamanla çeşitli görevler aldım. İlçe başkanlığı ve sekreterlik gibi sorumluluklar derken, siyasetin içinde derin bir bağ kurdum. Ancak ne siyaset ne de partideki görevlerim, deri atölyesinde geçirdiğim o günlerin ve yaptığım maskların anlamını hiçbir zaman aşamadı. Her biri benim için hatıraların birer sembolüydü.
Yıllar geçti, ama ne zaman eski günleri ansak, Deniz Koca her seferinde atölyede geçirdiğimiz o saatleri dile getirir, masklara olan hayranlığını büyük bir keyifle paylaşırdı. Onun esprili ve samimi tarzı, sadece o zamanlara değil, bugünlere de neşe katan bir dostluktu. Bu hikaye, belki sadece küçük bir deri atölyesinin nostaljik anıları olabilir; ama benim için, hayatımın deriye işlenmiş sessiz tanıklarıdır.