CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin; “Köy sınırlarında oturan, yaşlılık aylığıyla kıt kanaat geçinen bir teyzemizin yanı başındaki yedi yıldızlı bir otelle aynı su ücretini ödemesi ne denli vicdanlarımıza sığmaktadır?” Diye sordu.
CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 24 Aralık 2018 Pazartesi günü gerçekleşen torba yasa görüşmelerinde su vergilendirmelerinde yaşanan adaletsizliğe dikkat çekti. CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin Komisyonda yaptığı konuşmada; “Getirilen yasa teklifiyle büyükşehir mahallelerine dönüşen köyler ve beldeler indirimli su tarifesinden 2022 yılı sonuna kadar yararlanabilecek denmektedir. Bu açıdan bakıldığında, bu indirimlerin 2022’ye kadar uzatılmasını içeren yasa teklifini destekliyoruz.” dedi.
CHP’li Girgin; ‘’ Ülkemiz genelinde ve Muğla özelinde 6360 sayılı Kanun’un geçici 1’inci maddesinin on beşinci ve son fıkrasında yer alan içme ve kullanma suyundaki indirimlerin uygulamada ne gibi sonuçlar doğuracağını sizlerle paylaşmak istiyorum ve bir iki de öneri getirmek istiyorum. Hepinizin tatil tercihlerinde ilk sırada bulunan “Yeryüzündeki bir cennet” olarak tanımlanan Muğla, bu güzelliklerinin bedelini özelleştirme kapsamında veya Millî Emlak aracılığıyla satılan arsalardaki betonlaşma ve tesislerle turizm merkezi ilan edilerek yapılan büyük ölçekli otelleri bünyesinde barındırmak zorunda kalarak ödemektedir. Altyapısı ne olacak, gelen milyonlarca insanın içme ve kullanma suyu ihtiyacı nasıl karşılanacak diye düşünmeden yıllarca yeni oteller, marinalar ve binalar bunlara eklenmiştir. Muğla, 2014 yılında da büyükşehir yapılarak yıllardır yapılmayan veya yanlış yapılan yatırımların günahlarıyla baş başa bırakılmaya devam edilmiş bir ilimizdir. İçme ve kullanma suyunda yapılan indirimlerin genel amacı, bölgede yaşayan halkın gelir seviyesinin düşüklüğü de göz önüne alınarak büyükşehir sonrası adaptasyonların sağlanması ve vatandaşların mağdur edilmemesidir.’’
Bu yasa mevcut hâliyle vatandaşı öne sürüp büyük sermaye odaklarına çıkar sağlamaktadır.
Muğla ilinde oturanların yüzde 60’lık kısmı kapanan köy ve beldelerde, yüzde 40’ysa şehir merkezlerinde ikamet etmektedir. Köy ve beldelerden örnekler vermek gerekirse: Bodrum Akyarlar, Marmaris Adaköy, Dalaman Sarıgerme kapanan köylerimizdendir; Bodrum Yalıkacak ve Turgutreis, Fethiye Ölüdeniz’se kapanan beldelerimizdendir. Yasanın mevcut süresinin uzatılması hâlinde hepinizin bildiği bu köy ve beldelerde yerleşik halkın desteklenmesinden öte buralarda büyük otel ve marinaların su bedellerini Muğla’da kent merkezlerinde yerleşik yaşayan halkın cebinden çıkmasına sebep olacaksınız.’’ Diye sözlerini sürdürdü.
Su, Amerikan bayrağı asılı özel yata 75 kuruş, ilçe merkezlerinde asgari ücretli çalışan vatandaşımıza ve emeklimize 3 TL
Kapanan köy ve beldelerde bu yasadan halkın hiç istifade etmediğini ifade eden Girgin, ‘’Hiç kullanım ihtimallerinin bulunmadığı marinalar, limanlar, beş yıldızlı oteller, barlar, eğlence mekânları bu indirimden yararlanmaktadır. Yatlar için yapmış olduğunuz motorin indirimine bir de marinalar için yaptığınız su indirimini ekliyorsunuz bu yasayla. Özetle “Amerikan bayrağı asılı özel yatın bağlı olduğu marinaya 75 kuruşa, ilçe merkezlerinde asgari ücretli çalışan vatandaşımıza ve emeklimize 3 TL’ye su verelim.” diyorsunuz. Su bedava, mazot bedava. Bu durum diğer illerde de büyük sanayi kuruluşlarına da büyük menfaatler sağlamaktadır. Bir de, esnaf veya yatırımcı açısından bu durumun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Örneğin, merkez mahallesi olarak tanımlanan Bodrum Gümbet Mahallesi’ndeki bir otel ile belde olarak tanımlanan bir yanındaki Bodrum Bitez’te yer alan bir otelin su giderinde yüzde 50 fark yaratmak sizce eşit şartlarda rekabete engel değil midir? Veya köy sınırlarında oturan, yaşlılık aylığıyla kıt kanaat geçinen bir teyzemizin yanı başındaki yedi yıldızlı bir otelle aynı su ücretini ödemesi ne denli vicdanlarımıza sığmaktadır? Fiyatlandırmada yaşanan bu adaletsizlik nedeniyle artık oteller ve marinalar yeşil alanlarını da içme suyuyla sulamaya başlamışlardır.
Bizlerce, Rekabet Kurulunun bu hususu da ciddi anlamda değerlendirmesi gerekmektedir.
KDV’yi yüzde 8’e düşsün, su ve atık su payı alınmasın!
Değerli Komisyon üyeleri, bir de en hayati unsur olan suyun indirimini sadece büyükşehirlerden beklemek yerine gelin bu indirim kadar -vatandaşa yük getirmemek adına- Hazine ve Maliye Bakanlığınca yapılan indirim tutarını büyükşehirlere aktaralım.
Ayrıca, suyun fiyatını düşürmek adına devlet olarak yüzde 8 KDV’yi düşürelim ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığına her ay aktarılan, tahsil edilen su ve atık su paralarının yüzde 1 çevre katkı payını almayalım.” Diyerek suyun vergilendirmesinde yaşanan adaletsizliğe dikkat çekti ve bu soruna bir an önce çözüm bulunmasını talep etti.