Bodrum, yalnızca turizmle değil, emek mücadelesiyle de anılan bir şehir haline geldi.
TÜİK’in yanıltıcı verilerine karşı Bodrum Belediye Meydanı’nda buluşan emekliler, ekonomik adaletsizliklere ve zor yaşam koşullarına rağmen direnmeye devam ediyor. Bodrum DİSK Emekli Sen Şube Başkanı İbrahim Uzun’un da ifade ettiği gibi, bu mücadele sadece emeklilerin değil, toplumun tüm kesimlerinin hak arayışını temsil ediyor.
Bodrum’da emekli olmak: Cennet mi, zorluk mu?
Bodrum, dışarıdan bakıldığında bir cennet gibi görünse de emekliler için yaşam oldukça zorlayıcı. Artan kiralar, temel ihtiyaçlardaki pahalılık ve sağlık hizmetlerine erişim sorunları emeklilerin omuzlarındaki yükü daha da ağırlaştırıyor. Şube Başkanı İbrahim Uzun, yaptığı konuşmada bu durumun altını çizerek şunları söyledi:
“Emekliler olarak Bodrum’da hayatta kalmak için her gün yeni bir mücadele veriyoruz. Maaşlarımız bırakın kirayı, temel ihtiyaçları bile karşılamaktan uzak. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları gerçeklikle bağdaşmıyor. Bizim gerçeğimiz; pazar yerindeki fiyatlar, sağlık hizmetine ulaşamama ve her geçen gün eriyen alım gücüdür.”
Dayanışma ve umut: Meydanlardan yükselen ses
Emekliler, bugünkü eylemde ekonomik zorluklara karşı bir kez daha dayanışmanın gücünü ortaya koydular. TÜİK’in açıkladığı güvenilmez veriler, sembolik bir şekilde leğenlerde yıkanıp iplerde kurutuldu. Bu yaratıcı protesto, emeklilerin yalnızca seslerini değil, mizahi ve güçlü mesajlarını da meydanlara taşıdığını gösterdi.
Eylem sırasında gençlerin de bu mücadeleye destek verdiği gözlendi. 21 yaşındaki Hilal Özden’in, “Gençleri geleceksiz, emeklileri ise meydanlara mahkum ettiniz,” sözleri, kuşaklararası dayanışmanın önemini bir kez daha vurguladı. Gençlerin enerjisi ve emeklilerin birikimi birleştiğinde hak mücadelesinin gücünün arttığına daha önceki yazılarımızda da değinmiştik.
Zorlu şartlarda yaşama direnci…
Bodrum gibi yüksek yaşam maliyetlerine sahip bir şehirde emekli olmak, ekonomik adaletsizlikleri daha da görünür kılıyor. İbrahim Uzun’un dediği gibi, “Bu koşullarda hayatta kalmak başlı başına bir mücadeledir. Ancak mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Haklarımızı alana kadar meydanlarda olacağız.”
Bugünkü eylemde, dayanışmayı ve paylaşımı simgeleyen “Güneşin Sofrası” etkinliği büyük ilgi gördü. Birlikte pişirilen çorba, yalnızca bir öğün değil, aynı zamanda paylaşmanın ve mücadelenin gücünü temsil ediyordu.
Örgütlü kötülüğe karşı örgütlü iyilik…
Ekmeğimize, soframıza ve haklarımıza göz diken güç, örgütlü bir kötülüğün temsilcisidir. Bu örgütlü kötülüğe karşı, örgütlü iyilikte, aydınlıkta ve haklılıkta birleşmek zorundayız. Bodrum’un meydanlarından yükselen bu ses, Türkiye genelinde yankılanan bir adalet arayışının parçasıdır. Dayanışma varsa umut da vardır, ve bu umut, mücadeleye devam etmek için en güçlü dayanağımızdır.