Zamanın yıpratıcı etkilerine ve geçmişte yaşanan ayrılıklara rağmen, Bodrum’da bir araya gelen yoldaşlar, dayanışma ruhunu yeniden canlandırarak anlamlı bir gece geçirdi.
Sol hareketin çeşitli fraksiyonlarında yer almış insanlar, Bodrum’da oluşturdukları organizasyonun çatısı altında bir araya geldi.
Bu organizasyon, tarihsel solun değerlerini yaşatmayı amaçlayan ve “Güneşin Sofrası” adıyla anılan bir buluşma noktasıydı. Gümbet’teki Türkü barın işletmecisi Nuray Hanım’ın büyük misafirperverliğiyle düzenlenen bu buluşma, sadece geçmişin anıldığı değil, geleceğe dair umutların filizlendiği bir geceydi.
Bu özel gecenin mimarı, aynı zamanda sol hareketin de yapıcılarından biri olan Aydın Doğere’ye teşekkürü borç biliriz. Onun vizyonu ve organizasyon becerisi sayesinde, bu buluşma farklı fraksiyonların bir araya gelmesini ve ayrılıkların gölgede kaldığı bir birliktelik ruhunun doğmasını sağladı. Aydın Doğer’e, tarihsel sol hareketin inşasında da önemli bir rol oynamış bir figür olarak, bu buluşmanın temel taşlarını döşeyen kişidir.
Gece boyunca yankılanan türkülerin sıcaklığı, yılların getirdiği ayrılıkların yerini, ortak bir geçmişin derin anlamlarıyla doldurdu. Kurtuluş, Devrimci Yol (Dev-Yol), Maocu Dev-Genç, TKP gibi fraksiyonlarda geçmişte mücadele eden insanlar, bu gece tüm farklılıklarını geride bırakarak bir araya geldiler. Bu gecenin en önemli yanı, hepsinin bir bütünlük içinde, birlik ruhuyla bir araya gelmiş olmasıydı. Herkesin üzerinde hemfikir olduğu tek şey, bu birlik ruhunun taşıdığı umut ve geleceğe dair dayanışmanın gücüne olan inançtı.
Oturduğum masada hukukçu Ziya Levent Doğuc, Erhan Topanoglu, Hüseyin, Anıl ve Ayhan Ongun ile birlikteydik. Yanımızda yol arkadaşım Tülay da vardı. Sadece sohbetin değil, geçmişin ve geleceğin ortak düşüncelerinin harmanlandığı bir buluşma noktası oldu. Derin politik tartışmalar, geçmişin mücadele dolu anılarıyla birleşti ve her birimiz, yaşanan tüm zorlukların aslında bugüne nasıl ışık tuttuğunu daha iyi anladık. Eski günlerde yaşanan zorluklar, bu gece omuz omuza verilen mücadele ruhunun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu.
Nuray Hanım’ın sıcak misafirperverliği ve mekânın büyüleyici atmosferi, geceyi daha da özel kıldı. Konuşmalar sırasında paylaşılan anılar ve mücadele hikayeleri, hepimizin ortak noktasıydı. Zaman zaman gözlerde beliren bir hüzün, bazen de kahkahalarla taçlanan paylaşımlar, gecenin farklı tonlarını oluşturdu. Herkes geçmişiyle barıştı; geçmişin zorluklarına rağmen, bugün burada, aynı amaç doğrultusunda birlikte olmanın verdiği güçle birleşti. Bu buluşma, geçmişin izlerini taşıyan, ancak geleceğe umutla bakan bir geceydi.
Gece sonunda, birbirimize sarılırken hissettiğimiz o yoldaşlık duygusu, tüm farklılıkların bir bütün içinde eridiği, dayanışmanın zafer kazandığı bir birliktelikti. Eski günlerin yıpratıcı çatışmalarına rağmen, bu gece bir kez daha gösterdi ki, farklı yollarla yürüyen insanlar, ortak bir ruhla birleştiğinde mücadele daha anlamlı hale geliyor. Türkülerin, anıların ve sol mücadelenin yankılandığı bu gece, bizlere geleceğe daha umutlu bakmamız için gerekli olan birliği ve gücü verdi. Hepimiz, ortak bir tarihsel mirasa sahip çıkmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha derinden hissettik.
Bu gece yalnızca geçmişin anılması değil, geleceğin dayanışmayla inşa edilmesine dair bir umut ışığı oldu. Birbirimize olan güvenimiz ve yoldaşlık duygumuz, bu geleceği hep birlikte kurabileceğimizin en güzel kanıtıydı. Bu ruhla, daha güçlü bir gelecek için el ele vererek, mücadelemize devam edeceğiz.
