Bodrum Belediye Meclisi’nin 2024 yılı Aralık ayı toplantısında aldığı kararlar arasında, Kumbahçe Mahallesi Mantarburnu Mevkii’nde planlanan “Yolcu Limanı” projesine ilişkin ret kararı, hem çevre duyarlılığı hem de kentin sürdürülebilir geleceği açısından tarihi bir önem taşımaktadır.
Belediye Meclisi’nin bu projeyi uygun bulmaması ve bilimsel verilere dayalı hareket etmesi, Bodrum’un korunması gereken doğal mirasının savunulmasında bir dönüm noktasıdır.
Planlanan liman projesinin, çevreye olası zararları sebebiyle reddedilmesi, Bodrum’un ekosistemini tehdit eden bir girişimin önüne geçmiştir. Limanın yapılması durumunda, Mantarburnu bölgesinde deniz ekosistemi üzerinde büyük bir baskı oluşacaktı. İnşaat sürecinin deniz dengesini bozması, kıyı ekosistemlerinde kalıcı hasarlara yol açması ve bölgedeki biyolojik çeşitliliği olumsuz etkilemesi kaçınılmazdı.
Ayrıca, yolcu limanlarının genellikle yoğun turistik bölgelerde yarattığı trafik yükü ve gürültü kirliliği gibi etkiler, bu proje özelinde Bodrum’un sakin yaşam tarzını tehdit edecekti. Meclis, bu kararında TMMOB’un bilimsel raporlarına ve mevzuata dayalı olumsuz görüşlerine dayanarak doğru bir yaklaşım sergilemiştir.
Kıyılar, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na göre kamuya ait alanlar olarak tanımlanır ve herkesin kullanımına açıktır. Ancak Türkiye genelinde olduğu gibi Bodrum’da da kıyıların özelleştirilmesi ve yapılaşmaya açılması eğilimi, kıyıların birer rant alanı olarak görülmesine yol açmıştır. Bodrum Belediyesi’nin bu kararı, kıyıların halkın malı olduğu ve koruma altında tutulması gerektiği yönündeki güçlü bir duruşu simgelemektedir
Bodrum’un ekonomik altyapısı büyük ölçüde turizme dayanmaktadır. Ancak turizmin sürdürülebilirliği, doğal ve tarihi dokunun korunmasıyla mümkün olabilir. Yolcu limanı gibi projeler, kısa vadede turizm gelirlerini artırmayı vaat etse de uzun vadede Bodrum’un çekiciliğini yitirmesine yol açabilir. Belediye, bu projeye karşı çıkarak, sürdürülebilir turizm anlayışını ön planda tutmuş ve doğaya dayalı turizmin önemini vurgulamıştır.
Bodrum Belediyesi’nin bu kararı, aynı zamanda halkın taleplerine ve demokratik sürece saygı duyulduğunu göstermektedir. Yerel yönetimlerin temel görevlerinden biri, halkın çıkarlarını ve çevresel değerleri koruyarak kararlar almaktır. Başkan Tamer Mandalinci’nin liderliğinde, bilimsel ve toplumsal gerçekler dikkate alınarak verilen bu karar, yerel yönetimlerin çevreye duyarlı politikalar üretme sorumluluğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Bu karar, Bodrum’da çevre bilincinin yükseltilmesi ve kıyıların korunması için mücadele eden bireyler ve sivil toplum kuruluşları için de bir zafer niteliğindedir. Liman projesinin reddedilmesi, çevre mücadelesinin yalnızca protestolarla değil, bilimsel raporlar ve yasal süreçlerle desteklenmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Bu yaklaşım, Bodrum’un doğal güzelliklerinin korunmasında tüm tarafların bir araya gelmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Bodrum Belediyesi’nin “Yolcu Limanı” projesini reddetmesi, yalnızca bir imar kararı değil, aynı zamanda çevre odaklı bir yönetim anlayışının da ilanıdır. Bu karar, Bodrum’un doğal ve tarihi kimliğini koruma yolunda atılmış güçlü bir adım olarak hafızalarda kalacaktır. Benzer şekilde, diğer yerel yönetimlerin de bu tür projelerde çevreye ve halka öncelik vermesi, daha yaşanabilir bir gelecek için hayati öneme sahiptir.
Bodrum’un çevresini ve kimliğini korumaya yönelik bu tür adımlar, yalnızca bugün için değil, gelecekte de kentin değerlerini yaşatacak nesillere bir miras olarak kalacaktır.