Hızla değişen siyasi gündemi takip etmekte gerçekten zorlanıyoruz.
Bu sabah itibariyle gündeme düşen haberlere bakın.
İYİ Parti de Olağanüstü Kurultay kararı alan Meral Akşener aday olmayacağını tweeter hesabından duyurdu. Hemen ardından toplanan parti grubu Ağustos ayı içerisinde olağanüstü kurultay yapılacağını ve Meral Akşener’in tek aday olarak seçimlere katılmasına oybirliğiyle karar verildiğini açıkladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İyi Partiye ayar vermek isterken parti sözcüsünden cevabını aldı. ” Bu ülkede demokrasiden söz edecek en son insan Bahçelidir. Bizim Genel başkanımız kongreye giden, o kongreden kaçan kişidir.”
CHP’de sular durulmuyor. Olağanüstü Kurultay talebinde bulunan muhaliflerin önünü kesmek için olmadık oyunlar tezgâhlanıyor. Parti Meclisi üyesi Haluk Pekşen de resmen adaylığını açıkladı.
AK Parti 11 Ağustosta büyük kurultayını yapacağını açıkladı.
Bu yoğun gündemin içerisinde bir Kocadon röportajı siyaset dünyasında bomba etkisi yarattı.
Sabah gazetesindeki röportajı Kocadon’u tanımayan, bilmeyen biri okusa onu başka bir partiden, CHP’yi eleştiren biri sanır.
“Açık ve net söylemek isterim ki, CHP’liler hırslarına yenik düşüyor. Kimse her seçimde milletvekili ve belediye başkanı adayı gösterilmek zorunda değil. Ama dikkat edin; seçim sonrası aday gösterilmeyen herkes parti içi muhalefet oluyor. CHP’de bir de şöyle bir şey var; başarılı oldukça ayağınızdan aşağıya çekiliyorsunuz. Başarılı olan insanları yukarıya taşımak gerekiyor. Merkez sağ partilerde mesela başarılı olanları yukarıya taşıyorlar. “
Aslında Kocadon doğru şeyler de söylüyor. “Başarılı olan insanları yukarı taşımak gerekir.”
Başından sonuna Erdoğan’a ve Başkanlık sistemine övgü dolu bu röportajda bakın daha neler söylüyor. “Sayın Başkan Erdoğan’ın getirdiği yeni sistemin aslında belediye başkanlığı sistemi ile çok ortak noktası var. Erdoğan, belediye başkanlığından geldiği için bu sistemi çok iyi biliyor. Belediyenin de meclisi var, meclis üyeleri var mesela. Tıpkı yeni sistemde olduğu gibi. Ama tüm güç belediye başkanında, tek yetkili belediye başkanı.”
Bir yanda tek adamlık özentisi, öte yanda CHP’lilerin çok hırslı olduğu iddiası.
İyi de Sayın Kocadon; şu yarımadada hangi kriterler sizin başarılı olduğunuzu gösteriyor ki, insanlar sizi yukarı taşısınlar. Kaldı ki siz ne zaman, bırakın partiyi, insanların tercihlerini dikkate aldınız ki? Daha Büyükşehir yasası çıktığı günden itibaren kimseye sormadan, danışmadan kendi Büyükşehir adaylığınızı açıklamadınız mı? Tüm Muğla basınını toplayıp Osman Gürün’ e bayrak açmadınız mı? Muğla’da muhtarlarla toplantı yapmadınız mı?
Tüm bunları yaparken; Bodrum İlçe örgütü, Muğla İl Örgütü ve de Büyükşehir Belediye Başkanıyla kavgaya girişmediniz mi?
Sonra da “Muğlalılar benim aday olmamı istiyor” iddiasıyla ortaya çıkıp, tüm siyasi partilere mavi boncuk dağıtıyorsunuz.
Kentsel kimliğin korunmasından söz eden birine sormazlar mı; “bu kentte yaşayanların dörtte üçü sizin tabirinizle “dışarlıklı” iken hangi temsil noktasında Bodrum doğumlu olmayanlara temsil hakkı tanıdınız?”
Farklı coğrafyalardan gelip Bodrum’a yerleşen insanların daha önceden edinilmiş kültürel alışkanlıklarını harmanlayarak bir kent kültürünün oluşması için nasıl bir çalışmayı, ne zaman yaptınız?
Çöp projesi hızla hayata geçiriliyor diyorsunuz.
Sizinle röportaj yapan kadın belki inanır da, Bodrum’da yaşayan kime inandırabilirsiniz bu söylediklerinizi.
Başından beri hep ”benim annem CHP’li “dediniz, kendinizi zaten CHP’li olarak görmediniz. Yani CHP’ye bir aidiyet duygusuyla bağlı değilsiniz, bu söyleşide de bu çok açık ve net olarak görünüyor.
Ben merkezli bir yaklaşımla kendinizi vitrine koyup ”beni beğenen alsın“ tavrı zaten sosyal demokrat bir yaklaşım olamaz.
En azından aday olmak istediğiniz siyasi partiyi açıkça söyleyin de Bodrum halkı da rahatlasın, sizde rahatlayın.
Sakın yanlış anlaşılmasın, herkes gibi sizin de tercihlerinize, siyasi fikirlerinize saygı duyarım. Ama siyasi görüşünüzün ya da tercihinizin ne olduğunu bilmem gerek.
Bence çevrenizde sizi etkileyen ya da akıl verenlerden bir süre uzak durun.
Ailenizle, güvendiğiniz kimi akil insanlarla bir değerlendirme yapın, bir gelecek planı belirleyin ve öyle yol yürüyün.
Ya da bana kalırsa, şu temmuz sıcaklarından da kurtulmuş olursunuz, tek başınıza uzak bir yere tatile gidip, yeniden kendinizi sorgulayın.
Ne yapmak istediğinize sağlıklı bir şekilde karar verin ve bunu da topluma açıkça deklare edin.
Sayın Başkan, en kötü karar, kararsızlıktır.