Parti tabanının ısrarlı taleplerine karşın yerel yönetim seçimlerinde adayları yine merkez yoklamasıyla atayacak olan CHP de, partiye emek verenlerin dışında herkes fikir beyan edebiliyor.
Tek sözü dinlenmeyen, görüşlerine itibar edilmeyenler parti örgütleri ve üyeler.
Sorsanız şimdi; “örgüt yönetimlerinin görüşünü alacağız, anket yapacağız, kamuoyu araştırmalarından çıkan sonuçları dikkate alarak adayları belirleyeceğiz” diyeceklerdir.
Peki! buna inanan olur mu?
Parti tabanının iradesine saygısı olmayan, ya da Genel Merkez ilişkileri iyi olanlara sorsanız; onlar da;” Sağlıklı bir üye yapılanması olmayan partide delegelere ne kadar güvenilir, zaman da çok daraldı, o yüzden merkez ataması daha uygun olur.” Diyeceklerdir.
Kendi örgütüne, üyelerine, onların görüş ve önerilerine güvenmeyen, dikkate almayan parti için; önüne gelen aday önerir.
Bunu yaparken de, liyakat, bilgi, birikim ve kentte yaşayan yurttaşların istek ve beklentilerini göz ardı ederek, kişisel yakınlık, duygusal ve çıkara yönelik tercihler öne çıkar.
Kimi zaman da potansiyel adaylar kendi adaylık şanslarını artırmak adına medya yoluyla pazarlama faaliyetlerine girişirler.
Bu arada kimi yazarlar, ya özel ilişkileri nedeniyle, ya da durumdan vazife çıkardıkları için kimi adayları parlatmak için özel çaba gösterirler.
Kuşkusuz, köşe yazarı olarak Ahmet Hakan’ın da kişisel tercihi, öngörüleri olabilir, bunları da köşesinde dile getirebilir. Ama tüm bunları yaparken objektif olmak, kentte yaşayanların tercih ve beklentilerini dikkate almak durumundadır.
İstanbul Şişli’ye Sarıgül’ü, Mersin’e İstemihan Talay’ı uygun gören Ahmet Hakan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı için de Mehmet Kocadon’u önermiş ve bir an önce açıklanmasını istemiş.
Aynı Ahmet Hakan 9 Nisan da yayımlanan köşe yazısında “Muğla Büyükşehir için Osman Gürün garanti gibi, Mehmet Kocadon sürpriz olur.” Diyordu.
Şimdi Ahmet Hakan’a sormak gerekmez mi?
O günden bu yana, CHP de ne değişti, Muğla da hangi koşullar değişti de dün sürpriz dediğin kişi bugün favori oldu?
CHP Genel Merkezi eğer ön seçim yapmayacaksa ki; öyle görünüyor, adaylarını bir an önce açıklamalı, onlara hazırlık için zaman tanımalıdır.
Bu konuda Ahmet Hakan’a katılıyorum, ancak Nişantaşı’nda oturup, Bodrum için aday tespiti yapmak, üstelik de 4 ay önce sürpriz olur dediğin kişiyi pazarlamaya çalışmak; doğru olmadığı gibi, en fazla da Kocadon’a zarar verir.
Ahmet Hakan’ın Bodrum da tek bir esnafla, seçmenle konuşup, sohbet ettiğini gören var mı? Bodrum’da elit bir çevre içerisinde tatil yaparak Bodrum’un nabzını tutabilmek ne kadar mümkün olabilir?
Muğla’nın kaç ilçesi, kaç seçmeni var? Geçmiş seçimlerde hangi parti ne kadar oy aldı? Seçmen profili nasıldır. Osman Gürün’ün Büyükşehir, Mehmet Kocadon’un Bodrum Belediye hizmetlerinden halk ne kadar memnun, araştırmadan; bu konuda algı operasyonu yapmak Ahmet Hakan gibi tanınmış, deneyimli bir gazeteci-yazara yakışmadı.
Bodrum’da hangi restoranda balık yenir? Hangi otelin sahilinden denize girilir, hangi barda viski içilir? Daha iyi bilebilirsin. Nişantaş’ında yaşadığın için Şişli’ye Sarıgül’ü uygun görmene sözüm yok ama Bodrum’u, Muğla’yı kim daha iyi yönetir, bırak da ona da burada yaşayanlar karar versin.
Doğa boşluk kabul etmiyor. CHP yöneticileri zamanında gerekli açıklamaları yapmazlarsa, her önüne gelen bilgi sahibi olamadan fikir beyan edebiliyor.
En başarılı kamuoyu şirketinden destek alsanız, en kapsamlı araştırmaları yapsanız ve en doğru adayı belirleseniz, yine de, beklentileri yerine gelmeyen onlarca, yüzlerce kişiyi küstürecek, uzaklaştıracaksınız.
Unutmamak gerekir ki, seçimle gelen en kötü aday, sizin atayacağınız en iyi adaydan daha çok oy getirir.
İktidar partisi, elindeki olanakları öne sürerek, istediği yöntemle aday belirleyebilir.
Ancak Yerel iktidarı hedefleyen bir partinin demokratik yol ve yöntemlerin dışında aday belirleme şansı da, lüksü de yoktur.
Yalnızca Belediye Başkanları değil, meclis üyelerini belirlemede de görünen o ki; CHP de yine bir dolu tezgahlar olacak. Gereksiz bir gruplaşma, etnik kökene, ekonomik güce dayalı tercihler ve hatta gizli bir milliyetçilik öne çıkacak gibi görünüyor.
Sosyal demokrasinin evrensel değerlerini gözeten, yönü barışa, emeğe dönük, toplumsal çıkarlar için politika yapan adaylara yönelmez ise; 2019 yerel seçimleri CHP için yeni bir seçim yenilgisine dönüşebilir. Bırakın metropol kentleri almak, elindeki belediyeleri de kaybetme riskini dikkate almak zorundadır.
AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 01.10.2019/BODRUM