Alaca Karanlığın Ardı Bahar…

Sevgili okurlar, bu köşede 15 Aralık ve 22 Aralık 2024 tarihlerinde ihbar ettiğimiz “afet gerçeği ve dirençli kent olma niteliği” konularının ne kadar önemli olduğunu geçtiğimiz hafta gördük sanırım. Nalburların tezgahlarında asılı duran rengarenk düdükleri görünce bir musibetin, bin nasihattan güçlü olduğunu bir daha anladım.

Kıyı Ege Büyükşehir Belediyelerinin bir araya gelerek deprem ve olası afetlere yönelik acil durum girişimlerinin yararlı olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında Ankara’da AFAD’ın geniş katılımlı toplantısında da ciddi önlemlerin konuşulduğunu ve risk altındaki kentlere başta uyarı sistemleri olmak üzere personel ve lojistik destek yollanacağını biliyoruz. 22 Aralık’ta yazdığımız “Kırmızı Eylemler Muğla” işlemleri kapsamında 2021-2026 yılları arasında yapılması gereken toplam 54 adet afet hazırlık programının da böylece değerlendirileceğini umuyorum.

Şimdi bir de “volkan patlaması” çıktı karşımıza ki, şimdiye kadar hiçbir afet tanımında yer almadığı gibi, olması halindeki ayrıntılı önlemleri de tam bilmiyoruz. Covid19 pandemisini de hiç bilmiyorduk, çok sayıda canımızı kaybedince öğrendik. Demek ki neymiş ? Her türlü doğa olayını, fiziksel ve biyolojik saldırı türünü düşünüp ona göre alınacak tedbirlerin güçlü bir şekilde planlanması ve tüm ayrıntıların vatandaşlara açıklanması gerekiyormuş ki hayatta kalabilelim.

Yakında starlink uydularının patır patır atmosfere girip, parçalarının coğrafyamıza düştüğünü bile varsaymalıyız. Hatta olası bir meteor çarpmasını da açıkça konuşmalıyız. AFAD birimleri Ankara, Muğla ve Bodrum’da örgütlenirken, “Bodrum Gönüllüleri” de hızlıca pozisyon alıp, bir yandan kriz masaları oluşturup, bir yandan da vatandaşları bilgilendirmeye başladı.

Bunların dışında karşılaşma olasılığının yüksek olduğu “kuraklık” ve “gıda krizi” meselesini de hiç  gözden uzak tutmayalım. Başta Muğla Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Bodrum Belediyesinin de bu konuda ciddi çalışmalar içinde olduğu biliniyor. Örneğin Muğla Büyükşehir Belediyesi 2025 yılında 2 milyon adet ata tohumundan üretilmiş fide dağıtacak. Yine Bodrum Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü bünyesinde yapılan araştırma/geliştirme (AR-GE) çalışmaları kapsamında 540 çeşit yerel tohumun önce fideye, sonra da ürüne dönüştürülmesi için yoğun çaba sarf ediliyor. Elbette tüm bu çabalar, yaklaştığı görülen kuraklığın sonucu oluşacak gıda krizine karşı alınacak önlemlerin önemli bir kısmı. Yeter mi ? Yetmez. Üretilen ürünlerin pazarlama stratejilerinin de geliştirilip, hem üreticinin daha fazla kazanması sağlanmalı, hem de tüketicilerin daha uygun koşullarda karnı doyabilmelidir.

Tüm bu alaca karanlık günlerin ötesinde, güneşin yine Bodrum mavisinin üzerine doğacağından hiç kimse kuşku duymamalıdır. Sadece stratejik düşünüp, planla hareket etmemiz gerekli. Örneğin yaz mevsiminin gelmesine az kaldı. Dört gözle beklediğimiz turistler şunun şurasında 1-2 ay içinde gelmeye başlayacaklar. Başta kentsel altyapı unsurlarımız olmak üzere, temel belediye hizmetlerimizi de hızlıca yaz moduna geçirebilmeliyiz.

İngiltere’deki WTM (Dünya Turizm Pazarı) etkinliğinin nasıl geçtiği konusu henüz aydınlanmış değil. Emitt Fuarından da ne kadar fayda sağlayacağımızı kestiremiyoruz. Belediye Başkanımızın dediği gibi “Bodrum’da turizmi 12 aya yayacak çalışmaları yapmak görevimiz” ise eğer, dünyanın en etkili tur operatörlerinin ve seyahat acentalarının katıldığı böyle bir toplantı sonrasında kaç tur operatörüyle, kaç uçak şirketiyle anlaşma yaptığımızı bilip ona göre kendimize çeki düzen vermemiz gerekecektir.

Dikkat edelim, Turist dediğimiz insan dünyanın en korkak ve en şımarık insanıdır. Öncelikle can ve mal güvenliğini sorgular.  Sonra da senede 7-10 gün yapacağı tatilde, her türlü konforun olmasını bekler. Yok benim yetkim dahilinde değil, yok paramız yok gibi mazeretler asla bize bir şey kazandırmaz. Bir an önce inşaat mevsiminden kalan deformasyonları giderip tertemiz bir Bodrum’la çıkalım misafirlerimizin önüne. Turistlere göstereceğimiz doğamızı, tarihi ve kültürel varlıklarımızı, temiz denizimizi, kıyılarımızı, ormanlarımızı gelin gibi süsleyelim. Hele lahmacundan hiç söz etmeyelim mümkünse.

STRATEJİ GELİŞTİRİN, PLAN YAPIN, DENETLEYİN.. İSTEDİĞİNİZ ZATEN OLACAKTIR..