Türkiye Tavla Birliği’nin 2024 yılı turnuvasının 4. ve son ayağı Bursa’da gerçekleşti.
Bu son ayakta başarılı olup play-offlara kalmayı hedefliyordum. Bu heyecanla, Bodrum’dan İbrahim Budakoğlu ile birlikte sabahın erken saatlerinde yola çıktık. İbrahim’in kendi aracıyla yola çıkmanın keyfi, yolculuğu daha özel kıldı. Ancak, bu yolculuğu anlamlı kılan yalnızca manzara ya da ulaşım değildi; İbrahim Budakoğlu ile gerçekleştirdiğimiz entelektüel sohbet, bu anları daha da unutulmaz hale getirdi.
Yol boyunca birçok farklı konuyu ele aldık. Özellikle Nobel ödüllü ekonomist Daron Acemoğlu hakkında derinlemesine bir konuşma yaptık. İbrahim’in mühendislik zihniyetiyle futbolu yorumlaması, futbolun siyaset ve sermaye kıskacındaki gelişimini alt liglerden Süper Lig’e kadar örneklerle anlatması oldukça ilginçti. Bir futbolsever olarak İbrahim, geçmişte futbol oynadığını ve hala bu spora derin bir ilgi duyduğunu belirtti. Ben de kendi tecrübelerimi paylaştım; Bodrum çarşısında dernek çatısı altında esnafın haklarını savunma mücadelesini ve çakma mallar konusundaki tehlikeleri dile getirdim. TRADY MARK yönetiminin Türkiye’deki ve dünyadaki işleyişi üzerine düşüncelerimizi paylaştık. Bu sohbet, yolculuğumuzu sadece bir ulaşım aracı değil, entelektüel bir deneyim haline getirdi.
Bandırma’ya ulaştığımızda ise İbrahim’in annesini ziyaret etmek için kısa bir mola verdik. 83 yaşındaki annesiyle vakit geçirmek, Budakoğlu için büyük bir anlam taşıyordu. Anne sevgisinin kutsallığına ve yüceliğine bir kez daha tanıklık etmek, o anları oldukça duygusal hale getirdi. Bu ziyaret, yolculuğumuza derin bir insani boyut kattı. Ben de bu süre zarfında Bandırma’yı keşfetme fırsatı buldum. Limanı ve çevresini gezerek şehrin tarihi ve stratejik önemine dair gözlemlerimi not aldım. Bandırma, sadece bir liman kenti değil, aynı zamanda ticari ve kültürel bir merkez olarak da büyük bir öneme sahip.
Sonunda Bursa’ya ulaştık. Bu büyük şehir, özellikle Osmangazi ilçesi, tarihi dokusuyla bizi karşıladı. Tophane’de tarihi hislerin eşliğinde yediğimiz Bursa kebabı, yolculuğumuzun en keyifli anlarından biriydi. Bu yemek, sadece bir lezzet değil, Bursa’nın zengin kültürel geçmişine dair bir hatırlatma gibiydi.
Cumartesi sabahı turnuva heyecanı kendini göstermeye başladı. Deneyimli tavla oyuncularının bir araya geldiği bu organizasyon için kuralar çekildi. Bodrum’dan İbrahim Budakoğlu, Fatih Dilekçi, Fatih Işıksoy, Mehmet Bulat ve ben olmak üzere toplam beş kişi katıldık. Bodrum’u bu turnuvada en iyi şekilde temsil etmek için hepimiz uyum ve birlik içinde hareket ediyorduk. Bursa’ya araçla gelmek zor olsa da, Bodrumlu tavla oyuncuları olarak birbirimize olan desteğimiz bu yolculuğun tüm zorluklarını unutturdu. Uyum içinde geçen yolculuğumuz, turnuvada da aynı uyum ve birlikteliği sahaya yansıttı.
Turnuvada en dikkat çeken isimlerden biri, Fatih Dilekçi oldu. Deneyimli tavla oyuncuları arasında sıyrılarak finale çıkmayı başardı. Finalde ise rakibinin çeşitli taktiklerine kapılmadan Bodrum’u en iyi şekilde temsil etti. Eğer rakibinin manipülasyonlarına karşı daha dikkatli olsaydı, birincilikle dönmesi kaçınılmazdı. Ancak bu bile Bodrum adına büyük bir başarıydı. Kendisini bu üstün performansından dolayı en içten dileklerimle kutluyorum.
Bu turnuva, sadece bir oyun değil, aynı zamanda birliğin, dostluğun ve tarihsel dokular arasında kaynaşmanın bir ifadesiydi. Tavla tutkusu, Bursa’nın tarihi atmosferiyle birleştiğinde, unutulmaz bir deneyim yaşadık. Hem Bodrum’un kültürel temsilini hem de tavla oyununun tutkusunu bu turnuvada başarıyla yansıttık.
Sonuç olarak, bu yolculuk sadece bir tavla turnuvasına hazırlık değil, entelektüel sohbetlerle zenginleşen, dostluklarla pekişen ve duygusal anlarla derinleşen bir deneyim oldu. Bodrum’dan Bursa’ya olan bu uzun yolculuğumuz, tavla oyununun birleştirici gücünü bir kez daha kanıtladı.