Yıl 2016.. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü..
Bodrum’un Kumbahçe Mahallesinde bulunan bir otelde Muğla’nın hemen hemen tüm gazetecileri, günün anlam ve önemine istinaden akşam yemeğinde ağırlanıyor.
Ev sahibi Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon.. Göreve başlayalı 23 ay olmuş.
Çoğu zaman olduğu gibi, basın dünyasında görev yapan bizlere; amaç olarak değil, araç olarak bakılan günlerden biri daha..
Merak etmeyin konu biz değiliz, konu Bodrum’un ve Muğla’nın hali..
Gazeteciler merak içerisinde. Bayram değil seyran değil, Başkan Kocadon bizi neden davet etti? sorusunun cevabı aranıyor.
Büyükşehir yasasıyla geriden gelen bir itiş kakışla birlikte maksadını aşan tahminler var ama yine de merak tavanda..
Lafı fazla uzatmayalım. Akşam yemek salonu tam dolu. Gecenin esas oğlanı Başkan Kocadon her zaman olduğu gibi salona en son geldi, önce topluluğa dokundu sonra konuşmasını yaptı.
Soruları ve tahminleri ortadan kaldırdığı o cümleyi sarf etti;
“Bodrum aşkı maalesef bize yetmez oldu. Muğla aşkıyla yanıp tutuşuyoruz”
İlk kan akmıştı bir kere.
Yıl 2023, üzerinden 7 yıl geçmiş açılan yara hala kanıyor…
***
O günlerde de olmadığı gibi bu günlerde de yapılan yerel siyasetin önceliğinde yaşanılan coğrafya, vatandaş ve devlet olmadığı düşüncesindeyim.
Yapıldığını iddia eden varsa da, durumu ilk sıraya yerleştirecek delilleri toplamakta zorlanır.
Bence, ilk sırayı bireysel kariyer planlaması/planlamaları kaplar, geniş bir yüzdeyle.
O günlerde de; yerel siyasetçilerin sarf ettiği cümlelerin arkasını görmeye çalışan gazeteciler olarak, akan bu ilk kanın, bu coğrafya hayır getirmeyeceğini, bireysel kariyer planlamalarına dayalı bu sürecin, kenti yıpratan bir mücadele haline geleceğini öngörmüştük.
Nitekim de öyle oldu..
Büyükşehir yasasıyla, kentin oluşturduğu katma değeri kullanma konusunda tek adam olan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, bildiğini okudu, okumaya da devam ediyor.
Başkan Kocadon’da yaptığı stratejik hatalarla siyasete ara vermek zorunda kaldı.
Rambo, kentin şerifine yenilmişti.
“Kentin Şerifi” ünvanı ile anılan Osman Gürün’ün mücadelesi, şimdilerde sayısı 13’ü bulan Rambo‘lar ile devam ediyor.
***
1982 Yılında vizyona giren “İlk Kan” filmindeki Hope kasabasının Polis Şefi Will Teasle ile Rambo’nun mücadelesini, yeni nesiller pek bilmese de, film aksiyon sinemasının klasikleri arasındadır.
Neyse, filmin sonunda hastanelik olan polis şefi ile ağır bir psikolojik travma yaşayan Rambo’nun dışında, yaşanan savaştan perişan olmuş bir kasaba kalmıştır elde..
Kasabalar farklı olsa da hikayeler aynı bence..
Diğer taraftan da filmin son replikleri arasında olan Rambo’nun o ünlü sözlerini geldi aklıma: “Benim savaşım değildi. Ben istemedim, savaşmamı siz istediniz benden.”
Halbuki olan biten husumetin bir anından bile haberi yoktu, Hope kasabasının..
Düşündüm de; olan biten bireysel mücadelelerden biran bile haberi olmayan mağdur Bodrum ile Hope kardeş kasaba olmalı bence..
Muğla halkı; seçilmiş yerel yöneticilerin ve milletvekillerinin, atanmış bürokratlarının kişisel kariyer planlamaları, hesaplaşmaları üzerinden yaptıkları/yapacakları olumsuz maliyetlere katlanmak istemiyor artık.
Bu coğrafya; kendini bilen, toplumu önceleyen, katma değer yaratan, yaratılan katma değeri toplumda doğru dağıtan, mütevazi ve hoşgörülü yöneticiler istiyor.
Özetle; Sorunlu ve travmalı kimlikler yoruyor bu toplumu, coğrafyayı..
Yazımın son cümlelerini de Mevlana’ya ayırdım. Yerini bulacağı düşüncesindeyim.
Mevlana’ya sormuşlar: O kadar okur, o kadar yazarsın. Peki ne bilirsin?
O da cevap vermiş: “Haddimi bilirim!”
Erk kullanan kim varsa; milletin, vatandaşın karşısında haddini bilmeli..
Görevini de toplumsal kazanımlar ve çıkarlar doğrultusunda layıkıyla yapmalı..