Çocukluk, ilk gençlik, derken yetişkin oluveriyoruz. Kızanlar olabilir her büyüyen yetişkin oluyor mu? diye de o da başka bir yazının konusu olsun bence.
Bu süreç de hayat o kadar hızlı ilerliyor ki; kanımızın damarlarımızda deli aktığı yaşlarında ki yazlar gibi pırıl pırıl, neşesi, kederi ve hüznü bile güzel, özenilesi, anlamıyoruz nasıl geçtiğini çoğunlukla. O günlerde sorsam herkes halinden şikayetçi sonra anlıyor insan mücadeleyle geçen yılların ne kadar değerli olduğunu.
Eğitim, evlilik, iş hayatı, çocuklar derken sorunlar problemler, ilişkiler, buraya kadar olan kısmı genelde hayal de edebiliyoruz aslında. Planlıyoruz ya da planladığımızı sanıyoruz. Hayat bazen bizi şaşırtsa da aklımızda bu günlere kadar yaşamımızın nasıl olacağıyla ilgili bir imaj var. Zaman zaman ritmin dışına çıksak da halaya geri dönüyoruz genellikle. Dönmeyenler de başka bir yazının konusu olsun.
Bu kısımdan sonrasını pek kurgulamıyor insan, ta ki o günler gelip çatana kadar.. Sonrasının nasıl olacağı biraz bizim hayal gücümüze ve biriktirdiklerimize endeksli gibi. 40’lı yaşlarını geride bırakmış biri olarak kendime şu soruyu çok uzun süredir soruyorum, başka sorularda soruyorum da, o da başka bir yazının konusu olsun.
Hayatı yaşarken gerçekten sevdiğim, yeteneklerimi ortaya koyabildiğim, yaparken mutlu olduğum bir meslek mi seçtim ? Yoksa hayatın gerçekleri budur deyip karşıma çıkarttığı imkanlara göre yaptığım işi sevmeye mi çalıştım?.
İnsanın yaptığı iş kişisel tatmini açısından gerçekten önemli, var olabildim, potansiyelimi ortaya koyabildim ve fayda yarattım diyebilmesi kendini gerçekleştirebilmesi için değerli. Kastettiğim şey “toplum açısından önemli meslekler” den birini seçmiş olmak değil. Kendini ifade edebildiğin mesleği seçmiş olmak, yani yaptığın meslekle takdir toplayıp çok başarılı olmaktan değil, o işi yaptığın için mutlu olmaktan bahsediyorum. Genellikle başarıyı toplum tarafından beğenilmek olarak algılıyoruz Travmalarımız, egolarımız kısacası ayarlarımızda sorunlar var maalesef, bu ayarlarımız mevzusu da başka bir yazısının konusu olsun.
Velhasılıkelam mutlu olmak önemli, mutlu toplumlar ancak mutlu insanların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Olduğu gibi kabul edilmiş, kafasındaki her soruya cevap bulamayacağının ama bazı soru ve sorunları aşabileceğinin farkındalığına varabilmiş insanlar buradaki mutluluk tanımının kahramanları.
Çevremizde ki gençlerin mesleki seçimlerinde etkimizin ne ölçüde olması gerektiğini sizlerin yorumuna bırakıyorum.
Farkındalığımızın artması için sanırım biraz yaş almak gerekiyor. En azından bizim jenerasyonda böyle..
Jung “hayat gerçekten 40’tan sonra başlar o zamana kadar olanlar sadece bir araştırmadır” diyor.
Bu yaştan sonra meslek değiştirmek gibi bir düşüncem yok ama hayata dair biriktirdiklerimi paylaşabilmek adına yazılar yazabilmeyi hayal ediyorum.
Bu yazıda o hayalimin ilk çıktısı olarak burada dursun istiyorum. Bence de gerçek hayat biz kendimizle yüzleştiğimizde ve kendimizi kabul ettiğimizde başlar.