Arena Bodrum Haber – Köyceğiz Turizm ve Doğayı Koruma Derneği, Dalyan Turizm Kültür ve Çevre Koruma Derneği, Köyceğiz Eğitim Sen ve Doğayı Hayvanları Koruma Derneği gibi sivil toplum örgütlerinin bileşeni olduğu Sandras’ı Koruma Platformu üyeleri ile CHP Muğla Milletvekili Av. Burak Erbay’ın da katıldığı toplantıda, çevreciler ve yöre halkı, bu maden sahasının yaşam alanlarını ve su kaynaklarını yok edeceğini belirterek, maden sahasının genişletilmesine tepki gösterdiler.
CHP’li Vekil Erbay, ÇED toplantısı ile ilgili yaptığı açıklamada, “Sandras Dağı’nda faaliyet yürüten maden şirketi, maden arama sahasını ormanlık alana doğru genişletmek istiyor. 1902 hektar büyüklüğünde bir alandan bahsediyoruz. Bu alan su kaynaklarını ve ormanlık alanları kapsıyor. Bu kadar büyük bir alanda yapılacak maden aramasıyla bu alanın tüm doğal yapısı bozulacak. Doğal su kaynakları kirlenecek. Mevcut durumda doğal su kaynaklarımız ve doğamız büyük bir tahribat yaşamış durumda. Şimdi bu maden alanın genişletilmesi çok daha büyük tahribatlara yol açacaktır.” dedi.
Yüzyıllar önce insanların buraya su kaynakları için yerleştiğini hatırlatan Erbay, Sandras Dağı’nın bölgenin en önemli su kaynakları arasında yer aldığını, endemik bitki örtüsüne sahip doğa harikası bir yer olduğunu ve korunması gerektiğini söyledi.
Mevcut maden sahaları nedeniyle her gün yeni patlatmalar yapıldığını ve sürekli büyük tonajlı kamyonların bu alanlardan geçerek doğaya zarar verdiğini belirten Erbay, “ÇED başvuru raporuna baktığımızda yeni sahada her yıl 260 sondaj deliği açılarak patlatma yapılacağını görüyoruz. Her delik için 40.83 kg patlayıcı kullanılacak. Yani toplamda 10 bin 615 kg patlayıcı kullanılacak. Bu çapta bir patlatma bütün doğal yapıyı ve su kaynaklarını yok edecektir.” diyerek şunları söyledi;
Sandras Dağı yüzyıllardır Köyceğiz, Ortaca, Dalaman bölgesinin yanı sıra Muğla ve Denizli’nin su kaynağını sağlıyor. Bu bölgede insanlar bu dağdan gelen suyla yaşamlarını idame ettiriyorlar. Tarlalar bu suyla ekilip biçiliyor. Elimizdeki bilgilere göre hali hazırda bir kısmı işletme bir kısmı da arama olmak üzere 12 tane maden alanı var Sandras Dağı’nda. Bunların da her an alanı genişletme ihtimali ve tehlikesi bulunuyor. Mevcut haliyle zaten su kaynakları ve doğal çevre fazlasıyla tehdit altında. Şimdi ise maden sahasının genişletilmesi söz konusu. Bu durum Sandras Dağı ve buradan yaşamını sağlayan insanlar için felaket olacaktır. Bölgede Gökçeova ve Kartal gölleri bulunmaktadır. Maden sahası bu göllerin çevresine kadar genişletilecektir. Bu göller yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Sandras Dağı, barındırdığı su kaynaklarıyla, endemik türleriyle, tüm ekosistemiyle bölgemizin birincil öneme sahip ana yaşam kaynağıdır ve bu özelliğiyle bir bütün olarak korunmalıdır.
Maden sahasının genişletilmek istendiği bölge ormanlık alan. Bu durum yaklaşık 33 bin ağacın kesilmesi, doğanın katledilmesi demektir. Ayrıca bu alan bitki örtüsü ve biyolojik çeşitliliği ile 80’e yakın endemik bitkiye ev sahipliği yapan doğa harikası bir bölgedir. Türkiye’nin önemli endemik doğa alanlarından biridir. Birileri zengin olacak diye doğamızın, çocuklarımızın yarınlarının katledilmesine izin veremeyiz. Bizler Sandras’ı bir bütün olarak korumaya ve bu yaşam kaynaklarımızı bizden sonraki nesillere korunmuş olarak aktarmaya kararlıyız.
Salgın koşullarında kongreler, genel kurullar, toplantılar ertelenirken ÇED toplantısının, ısrarlı bir şekilde yapılmak istenmesini anlamakta zorlanıyorum. Bu toplantıya 65 yaşın üzerindeki ve 20 yaşın altındaki vatandaşlarımız katılamıyor. Şartlar uygun değil ancak buna rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri bu ÇED toplantısını yapmakta ısrar ediyor. Biz daha önce de Yuvarlak Çay için büyük bir mücadele vermiş ve kazanmıştık. Su hayat demektir. Dünyada yaşanan iklim krizi nedeniyle su kaynaklarının her geçen gün azaldığı bir durumda ne olursa olsun doğal su kaynaklarımızı yok edecek bu projeye karşı, Sandras Dağı’nın ölmemesi için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Sandras Dağı eteklerindeki mevcut maden ocakları hemen durdurulmalı, tahrip edilen alanların düzeltilmesi ve yeniden ağaçlandırılması sağlanmalıdır. Sandras Dağı’nda maden dahil telafisi mümkün olmayacak doğa tahribatına sebebiyet veren tüm faaliyetler durdurulmalı, yeni ve kapasite artırım talepleri için “ÇED olumsuz” kararı verilmeli ve izinler iptal edilmelidir. Bütün bölge halkının bu konuda hassas olması gerek. Sandras’ın ölmesi Muğla’nın ölmesi demek diyelim.