Arena Bodrum Haber – Muğla Çevre Platformu Bodrum Meclis üyelerinden bir grup Turgutreis Ali Hoca Burnu’nda “Aca Ortaklığı” tarafından yapılmakta olan inşaatı yerinde inceleyerek, karadan ve denizden doğaya verilen tahribatı bir kez daha dile getirerek, yetkilileri göreve çağırdı.
Turgutreis Ali Hoca burnunda turizm alanı olarak tahsis edilen ve henüz ne amaçlı yapıldığı da kesin belli olmayan “Aca Oratklığı”na ait inşaat, sadece çevreye duyarlı vatandaşların değil, yörede yaşayan insanların da tepkisini çekiyor. MUÇEP Bodrum Meclisi üyelerinin bugün olay yerinde yaptıkları tesbitler sonucu ortaya çıkan vahim tablo, grup üyeleri ve çevre sakinleri tarafından şu sözlerle dile getirildi:
İNŞAAT YASAĞINI DELEREK, SUNİ TEPELER OLUŞTURDULAR
Aca Ortaklığın yanındaki sitede yaşayan Meryem Kaygun “aylardır şikayetlerde bulunuyorum. Bodrum Belediyesi’ne, CİMER’e dilekçeler, site olarak topluca başvurular, dosyalar sunuyoruz. İnşaat yasağını özel başvurularla Valilik tarafından uzattırdılar. Turizm Bakanlığı’nın onayı ile yaptılar bunu. Dağları yerle bir ettiler ve inşaat hafriyatları ile, suni tepeler oluşturdular. Şimdi de kamunun kullandığı , deniz tarafındaki kıyı yürüme bandını ve denize girilecek alanı çakıllarla doldurup ulaşıma engel oldular”
PİS SU GÖLETLERİ DENİZE AKIYOR
MUÇEP Bodrum Eş Sözcüsü Güney Şirin “kara tarafında bir su birikintisi, gölet gibi bir birikinti var. Kıyıda ise, denize akan ve denizin rengini değiştiren, kötü kokan bir su akıntısı var. Bizim tahlil edebileceğimiz bir durum değil. Yetkilileri göreve davet ediyoruz.” dedi.
TURİSTİK TESİS ALANI NASIL %75 YAPILAŞMAYA AÇILMIŞ?
MUÇEP Bodrum üyelerinden Mimar Arif İsmet Yılmaz ise şu tespitlerde bulundu: “Akyarlar mahallesi, 740 ada 1 parselde yapılmakta olan inşaat arsasının imar durumu nedir diye baktığımızda ilginç şeylerle karşılaştık. Örneğin Akyarlar Sahil Şeridindeki Turistik Tesis Alanı olarak belirlenmiş tüm arsalarda inşaat emsal alanı %45 iken ve hatta Akyarlar İmar Planı Lejantı’nda “TuristikTesis Alanı (E:%45)” olarak tanımlanmışken, Mevzi Plan yapılarak bu parsele ve kuvvetle muhtemel aynı tarladan parsele dönüşmüş sahil şeridindeki komşu parseline emsal değeri %75 olan yapılaşma hakkı verilmiş.
7121 sayılıKıyıKanunu’nun 5. Maddesinde,ki bu hüküm 01.07.1992 tarihinden beri yürürlüktedir; “Sahil şeridine yapılacak yapılar Kıyı Kenar Çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir’’ denmektedir. Ama yapılan mevzi planda kanun hükmü görmezden gelinmiş, bu mesafe 30 metre olarak işlenmiştir.
Bu kadarla kalsa iyi. Kıyı Kanunu uyarınca belirlenen bu mesafe, sanki bu parseller İmar Kanunu ve ilgili mevzuatlardan muafmış gibi ruhsat aşamasında çekme mesafesi olarak kabul edilmiş. Oysa Belediye tarafından verilen ruhsata dayanak olması gereken “Planlı Alanlar Yönetmeliği”nin bahçe mesafelerini tanımlayan 23.maddesinde, imar planlarında aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, yol kenarına rastlayan bahçe mesafelerinin ‘’en az 5 metre olacağı hükme bağlanmıştır. Ama söz konusu parselde, nerede ise yol üzerine yapıldığı izlenimi verecek kadar bahçe mesafesini ihlal eden yapılar vardır.
BU AYRICALIK NEREDEN GELİYOR?
Yine Planlı Alanlar Yönetmeliği’nde binalara kot verilmesi tanımlanırken, yoldan kotlandırma esas alınmıştır. Ancak arazinin meyilli olması durumunda eğer arazi yoldan yüksek ise 10 metre, arazi yoldan aşağıda ise 12 metre yola mesafe olması şartıyla tabii zeminden kot verilmesi 12. Madde ile tanımlanmıştır. Bu parsellerde de uygulamanın buna gore yapılması ve durumun ilgili belediyesince yerinde etüd edilerek, tabii zeminden kotlandırma koşullarının encümen kararına bağlanması gerekmektedir. Bu mevzuatın nasıl uygulandığını, bu parsellerde yapılan inşaatların ayrıcalığının nereden geldiğini elbette bilemiyoruz. Ama yerinde de inceledikten sonra artık emin olduğumuz bir şey var. Tepki gösteren yurttaşlarımız haklılar; hem imar planlarının tadilat süreçleri, hem ruhsat süreci, hem de yapılaşma sürecinde yanlış bulduğumuz çok şey var. Konuyu detaylı bir şekilde inceleyerek raporlaştıracağız ve sonrasında TMMOB’un görüşünü alarak konuyu ilgililere aksettireceğiz. MUÇEP olarak bunu görev kabul ediyoruz”
“YETKILILERI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ”
Platform üyelerinden Rezzan Şebin ise, bu katliam karşısında sadece Bodrum Belediyesi’nin ceza kesmesi ile bir sonuca varılamayacağının bilincinde olduklarını ifade ederek tüm ilgili ve yetkilileri göreve çağırdı. “Çevre Şehircilik Bakanlığımız ve İl Müdürlüğü buradaki vehameti hiç mi görmüyor, hiç mi duymuyor. Ruhsatının olması her türlü ekolojik tahribatı yapmasını mübah mı kılıyor. O zaman Muğla ve Bodrum Belediyesi ruhsatını iptal etsin. Kıyı kanununu ihlal edip, çakıllarla kamuya ait yolu dolduruyor. Denize molozları döküyor, pis suları denize karışıyor. Ne insan ne de diğer canlılara yaşam hakkı tanımıyor. Bakanlığımızın “çevre” ibaresi nerede ve ne zaman hayata geçecek. Turizm Bakanımız nerede, bu durumu hiç mi görmüyor. Buraya turist mi gelir? Sayın Bodrum Kaymakamımız duyarlı bir insandır. Kendisine buradan sesleniyoruz. Hiç mi yapacağanız bir şey yok? Sahil güvenlik nerede? Kıyılarımızı onlar korumakla görevli değil mi? Bu kadar mı sahipsiz bir memleketiz biz? Ağaçları, bitki örtümüzü, denizimizi, denizlerdeki canlılarımızı koruyacak hiç mi kimse yok. Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacağız. Belki hukuk bizi duyar”
Muğla Çevre Platformu Bodrum Meclisi Üyeleri ve yörede yaşayan vatandaşlar, suç duyurusunda bulunma kararı alarak dağıldılar.