Üzerinde çok konuşulmuş, çok tartışılmış, aranmış, istenmiş, uğruna savaşılmış, ekmek gibi- su gibi yaşamsal değer atfedilmiş, yokluğu cehenneme, varlığı gül bahçesine benzetilmiş, değerli ve gizemli bir mefhum olarak yankı bulur içimde “adalet”.
İsmi ile kitleler harekete geçirilip, varlığını tesis etme iddiasıyla toplumsal hipnotizma etkisi yaratacak güçte bir isteniş duygusu oluşturan sevgili gibidir bazen.
“Yaşadığımız boyutta varlığıyla; insana, çağa, taleplere damga vurduğu dönemler oldu mu hiç?” diye sorarım kendime.
Eski masalları andıran tarihsel dönemlerde izine rastladığım olur kimileyin. Nuşirevan’ dan Hazreti Ömer’e, Selahattin Eyyubi’den, Aslan Yürekli Richard’a, bir çok yönetenin dilinde, elinde, yüreğinde, görülmemiş renkte bir gül gibi sunulduğu söylenir, adalete susamış insanlara.
Aklımın erdiği şu kısa yaşanmışlık da, “FAŞİZM, EMPERYALİZM, KAPİTALİZM, SOSYALİZM vs.vs.” gibi adlandırılmışlıkların ön isminde veya kartvizitinde nasıl ve ne çeşitlilikte yer aldığına bir türlü ısınamayışım geçer hatırımdan.
Az önce de dediğim gibi; aklımın ermeye başladığı şu kısa yaşanmışlıkta; okuduğum, dinlediğim, gözlemlediğim, yaşadığım olaylar ,soyut bir tariften öteye geçemedi algılayış yetimde.
Bernard Shaw, Timurlenk, J.J.Rousseau, Seneca, Aristo, Che Guevera gibi ünlülerin adalete vurgu yapan sözlerine ulaşmam çok kolay yaşadığımız şu internet çağında. Süslerdim yazıyı bir çiçeği bezer gibi, adı geçenlerin yazılarını alıntılayıp.
Ama, adaletin süse ihtiyacı yok. Öyle zannediyorum ki; adaleti süslemek çabaları,adaletin sadeliğini ve yaşamsallığını zedeliyor.
Ülke olarak son yılların en vahim olayı ile yüzleştik. Devleti klonlayıp, paralel bir devlet inşa edildiğine dair iddia ve tespitler sunuldu.
Adı da konuldu “FETÖ” diyerek.
Ortalama bir Türk vatandaşı, medya ve ajanslar aracılığı ile gün geçmiyor ki; ülkeyi sarsacak adli ve hukuki bir garabetle karşılaşmasın.
Bir ülkenin sonu nasıl gelir bilir misiniz? Adına ister “kronik hukuk yetmezliği” deyin, ister “hukukun silah olarak kullanılması” deyin, güçlü olanın hukuku tesis ve icra etmesi ile, o ülkenin sonu çoktan gelmiştir.
Adına “FETÖ” dediğimiz bu örgüt, rantın, gücün, kazancın olduğu hemen her yerde mesaide bulunup, icra-i faaliyet yolunu tutmuş.
Ama şanslıyız ki; Bodrum’da bir kaç eğitim kuruluşu dışında, çok yüksek getirisi olan “Turizm” alanında ve imar-emlak alanında kendini gösterememiştir. Göstermişse de, kendini o kadar gizli göstermiş ki, biz görememişiz.
Adalet doğal olarak var, dizayn edilmiş ve kodlandırıldığımız şu nefes aldığımız düzende.
Esas olan, adaleti örten, katleden sistemli uygulamaların varoluşunu algılayabilmektir.
Ve tespit edilen muzır sistemlere karşı adaleti koruyabilmektir ki sahip çıktığımız adalet, bizi bağrına bassın.
Herkese lazım olan adaletli günlerde buluşmak dileğiyle…