Her ne kadar gündeme gelmesi ile gündem dışı kalması arasındaki süre, toplumsal hafızamızda yer bulacak kadar uzun olmasa da, Turgutreis’in turizmle olan ilintisini zayıflatması muhtemel bir oluşum var ufukta.
Turgutreis’in nitelikli turizm alanı sayılan ve söz konusu yörenin sahil bandının orta yerine yapılıp, yöreyi Kuzey Turgutreis – Güney Turgutreis diye ikiye ayıracağı, yapılması planlanan Sahil Güvenlik Limanı ve Sahil Güvenlik Karakol binası ile kamuoyunun bilgisine sunuldu.
149.534,87 metrekare kara ve deniz alanı, 08 Ekim 2019 tarihinde Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından Sahil Güvenlik Komutanlığına tahsis edilen yer, lokasyon olarak ne kadar yörenin gerçeklerine uygun, şimdi bu tartışılıyor.
Kocadon döneminde, Sahil Güvenlik personeli için lojman yeri olarak tahsis edilen yer aslında “Turgutreis Turizmini Geliştirme Derneği’ne” hibe edilip, 1980 Askeri Darbesi ile devlet tarafından el konulmuş bir arazi parçası. Nedense, darbe sonrası dernek, söz konusu yerin iadesi için hukuki süreç başlatmadığından, park ve yeşil alan olarak tescil ediliyor.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan plan ve ölçekler kamuoyu ile paylaşıldığında, işin ciddiyetini hep birlikte öğrenme olanığına eriştik. Eriştik de ne oldu diyeceksiniz şimdi. “Toplumsal Mutabakat” ilkesini hatırladık.
Belki bir avuç insan söz konusuydu ama, yine de hatırladık. Konunun bir çok boyutunun olduğu ortaya çıktı bunun üzerine. Denize dolgu yapılması planlanan alanın “Poseidon Çayırları”, ki buralar denizin oksijen kaynağı, balıkların yavrulama ve yumurtlama alanı olarak kabul ediliyor. Lokasyon olarak söz konusu yer ne olarak adlandırılıyor bilir misiniz? “Günbatımı”. Günün en son ve en güzel battığı, çok da uzun olmayan bir sahil bandı burası.
İşten anlayan fotoğrafçılarla konuştuğumda, ilerideki adaların dağılımından dolayı oluşan tayf, bize her akşamüstü kartpostal kıvamında fotoğraf çekme imkanı sunuyor. Hangimizin sosyal medya hesabında yok ki bu fotoğraflardan.
Bunun yanı sıra, “kum hareketleri” var denizin. Deniz içindeki “mahmuz” tipi yapılanmalar, kum hareketlerini engellediğinde, ekolojik sisteme yara veriyor.
“Turgutreis Günbatımı’nda Turizm Batmasın” diye bir platform oluşturuldu. Denizin içinde yapılması planlanan devasa yapı, inşa sürecine geçip, yine devasa iş makineleri tarafından, inşa çalışmasında kullanılabilecek yolun bile olmadığı o gün gelmeden, belki darbe ile el konulan bu yerin kaderi, doğaya, gerçeklere, akla uygun biçimde yeniden ele alınır diye.
Geliri “turizm ve ikinci konut” olarak kodlanmış beldenin, başka geçim kaynağı olmadığından, durumun tarafı olmasını umuyorum.
Askeri Güvenlik çok önemli. Fakat turizmden başka bir geliri olmayan beldenin kaderi de öyle.