Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) Karabağlar yaylalarında kömür arama faaliyetine karşı, Muğla halkının gösterdiği tepki sonucunda Sece Mevkii’nde kurulmuş sondaj makinaları 29 Ağustos tarihinde sökülüp, alandan taşınmasının sonrasında bir açıklama yapan Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), konu üzerindeki odaklanmanın dağılmamasını gerektiğini belirtti.
Alandan sondaj makinalarının çekilmesinin sevindirici olduğuna dikkat çeken MUÇEP yönetimi durumun sonrası ve takibinin çok önemli olduğunu ifade ederek, konuya hassasiyet gösteren herkes ve her STK’nın takibi bırakmamaları konusunda uyardı.
1-Yapılmak istenen sondaj çalışmaları MTA’nın 2019-33.13.04 özel kod numarası ile “EGE BÖLGESİ KÖMÜR ARAMA PROJESİ” adı altında yürüttüğü bir çalışmadır. Aranan/tetkik edilen başka bir maden değil “LİNYİT KÖMÜRÜ” dür.
2-Bugüne kadar ne Menteşe Belediyesi’ne ne de Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan çalışmalar hakkında herhangi bir bilgi verilmemiştir.
AKP milletvekilleri hariç hiçbir milletvekili bilgiye ulaşamamakta, AKP yetkilileri ise bilgileri gizlemektedir.
3-Bu bölge daha önce 2014-2016 yılları arasında taranmış ve 2016 yılında bugün karşı karşıya olduğumuz çalışmaların yapılması planlanmıştır.
4-Şu ana kadar ulaşabildiğimiz bilgilere göre, ekteki haritadan da görüleceği üzere;
Özetle, toplam 12703,58 ha’lık KÖMÜR ARAMA RUHSAT ALANI belirlenmiş ve toplam 22 adet sondaj planlanmıştır.
Yatağan Termik Santrali’ne tahsis edilen kömür ocaklarında yeterli kömürün kalmadığını, uzun zamandır Yatağan’a Milas’taki linyit ocaklarından kömür taşındığını biliyoruz. Bu durum daha fazla sürdürülebilir ve “kârlı” değildir; ya termik santral kapatılacak ya da yeni kömür rezervleri bulunacaktır. Bu yüzden Menteşe’de yapılan kömür arama çalışmaları anlamlıdır.
Yatağan Termik Santrali’ne kömür temin etmek için 27 köyümüzün tamamını ya da bir kısım arazilerini içine alan 21.800 ha’lık kömür işletme ruhsat alanının 2.400 ha’lık kısmı açık ocak olarak tamamen kazılmıştır. Bu alanların yaklaşık %40’ının orman alanı, anlamlı bir bölümünün verimli tarım arazisi olduğu bilinmektedir. Yok edilen alanlarımız içinde 5 köyümüz vardır. Şu anda Yatağan-Turgut mahallemiz yok edilmeye çalışılmaktadır.
Hacıbayramlar köyümüzün 1. sınıf tarım arazileri, Yatağan Ovası’nda tarımsal sulama için kullanılan Dipsiz Çayı ve bu çayı besleyen yeraltı su kaynaklarımız yapılmak istenen yeraltı linyit maden ocağı ile yok edilmek istenmektedir.
Yeniköy-Kemerköy Termik Santralı’na tahsis edilmiş ve 21 köyümüzün arazilerini içine alan 22.000 ha’lık kömür işletme ruhsat sahasının 2.900 ha’sı açık ocak olarak işletilmiştir. Bunun için üç köyümüz ve birçok mahalle yok edilmiştir. Kazılan alanların yaklaşık %55’inin ormanlık alan olduğu, bu alanlarda su varlıkları; bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalardan oluşan tüm canlı nüfusu ile birlikte orman ekosistemleri yok edilmiştir. Yıkım İkizköy’ün kalan bölümleri ile birlikte Çamköy ve Karacahisar’a dayanmıştır. Bu durum, termik santrallerin ilimizde bugüne kadar yarattığı yıkımın çok daha vahim ve kabul edilemez bir yere varacağını göstermektedir.
Linyit madeni işletmelerinin yarattığı su, hava ve toprak kirliliğine; çıkarılan linyitin çoktan emekli edilmesi gereken termik santrallerde yakılmasından kaynaklanan ekolojik yıkım da eklendiğinde, kömürden elektrik elde edilmesinin Hükümetçe enerji politikalarına gerekçe olarak sunulduğu gibi, hiç de “ucuz enerji” olmadığı ortadadır. Özelleştirme ile devredilen termik santrallerin ve kömür sahalarının neden olduğu yüksek ekolojik, sosyal ve ekonomik bedeller şirketlerin işletme maliyetlerine değil, doğrudan halkın sırtına yüklenmektedir. Bu üç santral son 35 yılda hiçbir şekilde telafisi olmayan doğa yıkımı, iklim değişikliğine yol açan sera gazı emisyonları, halk sağlığı bedeli ve 45.000 erken ölümden sorumludur.
Karabağlar’ın kömür sahasına dönüştürülme girişimine karşı Düğerek’te düzenlenen basın açıklaması için buluşan Muğlalıların ortaya koyduğu birlik ve beraberlik iradesi kentimizin geleceği için umut vermiştir. Köylüsü ve kentlisi ile Muğla halkı, sivil toplum örgütleri, milletvekilleri, belediye başkanları Muğla’nın her karış doğa parçasının müşterek değerlerimiz olarak korunması gerektiğini yüksek sesle haykırmıştır. 40 yıldır kömür ve termik santral belasının mağdurları Yatağan Turgut ve Milas İkizköylüler, Karabağlar halkı ile omuz omuza durmak için köylerinden kalkıp gelmişler ve Karabağlar’da planlanan yıkımların kendi bölgelerinde 40 yıldır yaşadıklarından ayrı düşünülemeyeceğini dile getirmişlerdir.
Biz de Muğla Çevre Platformu olarak yaşam alanlarımız cennet kalabilsin diye Kömürsüz Muğla için mücadele ediyoruz.
Tüm halkımızı, her görüşten siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini ve yerel yönetimleri de Muğlamıza birlikte sahip çıkmak için ortak hareket etmeye davet ediyor ve bu mücadele içinde üzerimize düşen sorumlulukla hareket edeceğimizi kamuoyuna duyururuz.