Okluk, Değirmenbükü, Sazanlı-Hırsız ve İngiliz koylarının deniz turizmine kapatılacağı iddialarına karşı, Bodrum Denizciler Derneği üyeleri ve STK’ların katıldığı bir toplantı düzenledi.
Bodrum Denizciler Derneği, Gökova’daki Okluk ve Değirmenbükü bölgesindeki bazı şahıs arazilerinin Cumhurbaşkanlığı Tatil Konutunun olduğu bölgede arazisine katılmak için kamulaştırma kararı alınması nedeniyle, Bodrum Trafo Kafe’de gerçekleşen toplantıda Denizciler Derneği Başkanı Mustafa Demiröz durum değerlendirmesi yaparak üç yıldır Okluk Koyuna yaklaşamadıklarını ifade etti.
Ülkemizin bugün içerisinde bulunduğu şartlarda demokratik haklar yerine getirilemez durumda diyen Demiröz şunları söyledi;
“3 sene önce sadece Okluk koyuna gidip orayı ziyaret edelim, Kamuoyu için bir basın bildirisi çıkaralım dediğimiz gezide dahi bunu Bodrum’dan başlayarak bizi yetkili makamlar takibe aldı. Çökertme’den itibaren sahil güvenlik botu Okul gemisinin peşine takılıp bizi adım adım sahil boyu izledi. Akyaka’da plajda yapmak istediğimiz eylemi yaptırtmadılar. Biz genede serbest gezme hakkımızı kullanarak Okluk Koyu içinde gezmek istedik. Koya yaklaştığımızda sahil güvenlikler bizi engelledi ve koya sokamadı.
Okluk Bodrum’un özellikle denizcilerimiz için çok önemli bir yerdir. Doğal güzellikleri olan olmazsa olmazlarımızdan bir yerdir. Okluk Koyu Rahmetli Turgut Özal tarafından yaptırılan konuk evinin bugün onlarca kat büyütülerek alanın genişletilmesidir. Asıl hadise o alana bitişik olan diğer koyların teknecilerimizin yoğun olarak kullandığı yerlerdir. O koylarda bulunan bir kaç restoran ve uğrak yeri olan yine teknecilerimizi ikmal için karaya ayak basmak için kullandıkları yerlerinde kamulaştırılacak olması.
Tabi ki işin hukuksal boyutu toplumsal boyutu ayrı ayrı değerlendirilmesi lazım bizim düşüncemiz şudur ki sonuca gidecek sonucu getirecek yolun tespitidir. Burada toplanmamızın amacı nasıl bir yol izleyerek ve ortak bir şeyler üreterek toplumsal bir uzlaşı halinde tespit ederek bu konuda bilgisi olan, fikri olan herkesi dinleyerek bir ortak akıl üretmek ve hareket etmektir. Ümit ediyorum bu toplantı amacına ulaşır. Konunun hukuksal yollarını bularak bu bilgilendirmeler doğrultusunda hareket edeceğiz.
Bütün belirsizlikler ve bilgisizlikler ışığında kendimizce bir takım yorumlarda bulunuyoruz. Şimdi bilebildiğimiz kadarıyla önümüze gelen şeyde bu alanda bu inşaatlar yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı konut için koruma endişesinden dolayı bu alana bitişik diğer alanlarda istimlak edilecek kamulaştırılacak alınacak. Yani basitçe düşünürsek alan ne kadar büyürse koruma o kadar zorlaşır. Daha küçük alanı daha kolay korursun yada kimden koruyoruz neden koruyoruz. İstimlak kararlarına baktığınızda gerekçe olarak Cumhurbaşkanlığı işlerinde kullanılmak üzere diyor. Orada bir kamulaştırma var avukatımıza sordum alan muhatabı o mülkün sahibidir. Bizlerin karşı çıkması için burada fiili ve hukuki bir yolumuz var mıdır? bilmiyorum. Buna muhatap olan maliklerin dava açması ve karşı çıkması gerekiyor. Görüşmeler henüz yeni bu Kasım ayının 26’sında başlıyor. Malikleri değişik zamanlarda çağırarak pazarlık usulü kamulaştırmaya çalışacaklar. Önemli olan şu burada kamulaştırma demek kamu yararı demektir. Baktığımızda kamu menfaati yok kamulaştırma değil bu özelleştirme”
Daha sonra toplantıya katılanlardan tek tek söz alarak görüşlerini bildirenler oldu. Çevreci ve hukukçu Mehmet Çilsal denizcilere sitemde bulunarak, neden çok daha önceden süreci takip edip dava açılmadı diyerek, “Muğla’da 5 tane Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) var. Buraları bir biçimde 80’lerden beri çıkan koruma yasalarını kaldırarak büyük bir ölçüde imara açılmasını planlayan bir süreç MUÇEP olarak bu konuyu masaya yatırdık. Anladık ki denizleri anormal bir tehlike bekliyor. Mavi yolculuğu etkileyen bir kitleyi etkileyen felaket bekliyor bu sürecin kirli boyutlarını yakaladık. Doğal SİT dediğimiz 1, 2, 3 dereceleri kaldırıp yerine nitelikli mutlak koruma ve sürdürülebilir kontrollü kullanım alanı gibi yeni tanımlar getiriyorlar. Bunun açılımı koruma derecesini düşürmekti. Eskisi de korumuyordu zaten, fakat Gökova’yı koruyan Uluslararası sözleşme idi. ÖÇKB olması bu son duruma karşı dava açmamız gerekirdi” diye konuştu.
Erdem Ağan “Kimse denizcileri o koylara girmesini engellememesi lazım, Bizim ilk planda deniz ticareti yaptığımız için ulaştırma denizcilik ve Turizm bakanımızdan direk randevu alıp bu 26 Kasım kamulaştırma hareketinini ertelemesini istemeliyiz. Bizde burada kendi planımızı yapmamız lazım mülkü amirlerimiz bile oraya gitmeyeceksiniz eylem yapmayacaksınız diye bizlere, STK’lara baskıda bulunuyor. Demokrasinin en büyük ayıbı bu, ben gitmek istiyorsam giderim oraya, beni limandan çıkarmayınca ne olacak. Göz göre göre güzelim Gökova’mızın parçalanmasını istemiyoruz. Ticaret odası olarak acilen bu hafta başına görüşmelerimizi yapmamız lazım” dedi.
Rezzan Şebin “Okluk Koyu konusu gündeme geldi geleli hiç bir makamdan ses çıkmıyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi neden hiç bir açıklama yapmıyor. Bence önce konunun muhatabı olan Büyükşehire gidilmeli” dedi.