Muğla Vali Yardımcısı Fikret Çavuş, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Osman Gürün, Menteşe Kaymakamı Caner Yıldız, CHP milletvekilleri Burak Erbay ve Süleyman Girgin, İYİ Parti Milletvekili Metin Ergun, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Çiçek, Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkan Aday Adayları Prof. Dr. Nurettin Demir ile Oral Karakaya, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri İbrahim Erdoğan, Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut, daire müdürleri, ilçe belediye başkanları, siyasi parti ve sivil toplum kuruşlarının temsilcileri ile çok sayıda davetli geceye katıldı.
Gecede açılış konuşmasını yapan Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut, gazetecilerin yaşadığı sorunlara dikkati çekerek şunları söyledi;
“25 Nisan 2015 tarihinde, “Muğla Gazeteciler Cemiyeti temsiliyet hakkına inanır” şiarıyla başladığımız yolculuğumuzda olmazsa olmazımız; kurumsal bir yapının yanı sıra, “bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü her türlü kazancın ve ilişkinin üzerinde görmekte olduğumuz” anlayışını yaymaktı. Ben ve arkadaşlarım; göreve geldiğimizde ifade etmiştik: “gazetecilik mesleği, mesafe mesleğidir. Biz görevimizi yaparken kurumlara ve kişilere olan mesafemizi korumak zorundayız. Mesleğe yönelik en büyük tehdit; belli kişi ve kurumlara yakın olmaktan ve algılanmaktan kaynaklanıyor. Bu nedenle temsiliyet hakkına inanıyoruz. Bu nedenle bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü her türlü kazancın ve ilişkinin üzerinde görüyoruz. bu noktada hiç kimse ve hiçbir anlayış, özgürlük ve bağımsızlık karakteri üzerine inşa edilmiş cemiyetimizi, arka bahçe olarak çözüm ve partner göremez ve görmemelidir.”
Gazeteciliğin anayasa ile teminat altına alınan kamu görevlerden biri olduğuna vurgu yapan Akbulut, sözlerine şöyle devam etti;
“Üstelik; tıpkı ulaştırma, haberleşme, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi öncelikli bir kamu görevidir. Zira; haber verme işlevinin yanı sıra bilgilendirme yapar, eğitir, kuşaktan kuşağa kültür alışverişini sağlar. Dahası da var; fikir üretir, yol gösterir, yerel demokrasiye işlerlik kazandırır, sivil topluma hareket getirir, üniversiteleri halkla buluşturur. Bitti mi? Hayır bitmedi. Kentlerin, kasabaların, köylerin, semtlerin hakkını savunur, yerel örf adet ve gelenekler ile halk edebiyatının gelişmesine katkı koyar, genç kalemler yetiştirir, yetişmiş olan kalemlere de düşüncelerini yayma olanağı sağlar. Ayrıca; toplum adına bürokrasiyi ve devlet adına görev yapan bürokratları izler, denetleme yapar, böylelikle yönetenlerin karar verme süreçlerine katkı koyar. Ve tabii ki; eğlendirme yönüyle de insanların hoşça vakit geçirmelerini sağlar.”
GAZETECİLER NEREDEYSE BOĞAZ TOKLUĞUNA EMEK SARF EDİYOR
“Gazetecilik bitti bitiyor, meslek elden gitti gidiyor dostlar” diyerek konuşmasına devam eden Akbulut, gazetecilerin yaşadıkları sorunlara dikkati çekerek ifadeleri kullandı;
“Her şeyden önce istihdam sorunu her geçen gün büyüyor ve işsizlik canımızı çok yakıyor. Hasbelkader çalışma imkanı bulan meslektaşlarımız neredeyse boğaz tokluğuna emek sarf ederlerken, mesleki yeterliliğe sahip pek çok arkadaşımız, başvurdukları kapıların birer birer yüzlerine kapanmasıyla umutsuzluğa düşüyor. Sosyal medya başta olmak üzere alternatif medya olanaklarının geliştiği günümüzde, gazetecilik mesleğinin belli kural ve kaidelere bağlanamamış olması, gazeteci kimliğini giderek daha çok tartışmalı hale getiriyor. Kurumsal mesleklerde olduğu gibi kendi yasası olan bir meslek odasından yoksun oluşumuz, gazeteciliği her an herkesin yapabileceği bir meslek haline getirerek sıradanlaştırıyor, gazeteci kimliğini de iyice değersizleştiriyor. Yazılı basının can çekiştiği bir dönemde döviz fiyatlarındaki yükselişin kağıt krizine yol açması ise, ne yazık ki bütün bu sorunların tuzu biberi oldu. Girdilerinin çoğunun ithalata bağlı olduğu basın sektörü, artan fiyatlar karşısında tek kelime ile ayakta kalma mücadelesi veriyor. Türkiye’de yayımlanan gazetelerin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan yerel basın ise adeta feryat ediyor. Ancak ne yazık ki bu feryadı sadece biz duyuyoruz. Resmi ilan fiyatlarının yıllardır yerinde sayması, özel ilan ve reklam pastasının giderek daralması, buna rağmen, gazetelerin resmi ilan gelirlerinden kesilen yüzde 15’lik payın düşürülmemesi, üzerimizdeki cenderenin iyice bizleri baskılamasına, ezmesine yol açıyor.”
YEREL TELEVİZYONLARIN UYDU BEDELLERİ NEDEN HALEN DAHA DÖVİZ BAZINDA?
Yalnızca gazetelerin değil, yerel televizyonların da büyük sıkıntılar içerisinde olduğuna işaret eden Süleyman Akbulut, “Tabii ki, yalnızca gazetelerin değil, yerelde yayın yapan radyo televizyonların da büyük sıkıntı içinde olduklarını vurgulamak zorundayız. Yerel merkezli televizyonların ödedikleri uydu bedellerinin neden halen daha döviz bazında olduğu ciddi biçimde sorgulanmalıdır. Yerli ve milli duruş ilkesi, astronomik olan bu bedellerin derhal düşürülerek Türk lirasına çevrilmesini sizce de artık gerektirmiyor mu? İnternet medyasının halen daha bir kurala kaideye tabi olmamasının, aynı şekilde belli bir yasaya bağlanamamış durumda bulunmasının, mesleğimizi giderek basitleştirerek ucuzlaştırdığını, bundan da öte, iyiden iyiye örselediğini görmüyor muyuz? Özetle sevgili meslektaşlarım, değerli katılımcılar; gazeteciliğin ciddi bir derlenip toparlanmaya, bununla birlikte adeta sihirli bir dokunuşa ihtiyacı var ve meslektaşlarımızı temsil eden bizler; bu gereksinimi bıkmadan usanmadan dile getirmek durumundayız. Muğla Gazeteciler Cemiyeti olarak belirttiğimiz tüm bu sorunlar ve çözüm yolları ile ilgili büyük bir hassasiyet duyuyoruz ve kendimizi hepimiz adına sorumlu hissediyoruz. Üyesi olmaktan onur duyduğumuz ve cemiyetimiz olarak bu dönem yönetim kurulunda görev üstlenmiş olduğumuz Türkiye Gazeteciler Federasyonu bünyesinde de, sorunlarımızın çözüm noktasında aktif bir çalışma içerisinde olduğumuzun bilinmesini istiyorum.”
BİRİLERİNİN ADAMI OLAN ÇOK, AMA ADAM GİBİ ADAM OLAN ÇOK AZ OLMAYA BAŞLADI..
Gecede bir konuşma yapan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün ise “Birilerinin adamı olan çok, ama adam gibi adam olan çok az olmaya başladı” diyerek şöyle konuştu;
“Şu anda her mesleğin olduğu gibi gazeteciliğin de içinde bulunduğu ortam birilerinin adamı olmak. Adam gibi adam olamamak. Ama ekonomik olarak ve siyasi baskı olarak adam olmak çok kolay değil. Adam olmak baya baya bir cesaret işi ve inanma işi. Eğer inanıyorsa ve cesareti varsa adam gibi adam olabilir ve gazetecilik yapabilir” dedi.
Türkiye’de son zamanlarda değerlerin erozyona uğradığını ifade eden Gürün, “En kutsal değerlerimizi dahi tartışmaya açıyoruz. Utanmadan sıkılmadan Mustafa Kemal Atatürk’ü bile tartışmaya açabiliyoruz. Bu Türkiye’nin içinde bulunduğu kabusu çok iyi anlatan şey. Eğer biz hepimizin ortak değeri olan Mustafa Kemal Atatürk’ü bile tartışmaya açıyorsak o zaman hep beraber oturup düşünmemiz gerekiyor. Basın ekonomik ve siyasi olarak baskı altında. Uydu yayınında kanal alabilmek için 30 bin dolar gerekiyor. Bunun yerel olarak karşılanması mümkün değil. Yani sen yayın yapma, bazı kurumlara yayın yapsın demek oluyor. Bulunduğumuz ortamı çok iyi değerlendirip ne yapmamız gerektiğini ortaya koymamız lazım. Umuyorum ve diliyorum ki basınımız olabildiğince hür ve adam gibi adamların yaptığı bir meslek dalı olarak önümüzdeki günlere taşınır ve ülkenin bu sıkıntılardan kurtulması için önemli katkılar yapar.”
Gürün’ün konuşmasının ardından ödül almaya hak kazanan gazetecilere ödülleri verildi. Gece canlı müzik eşliğinde devam etti.