Bu sütunu okuyanlar, zaman zaman ” iğneyi kendimize batırdığıma” tanıklık etmişlerdir.
Neden?
Çünkü, “alaylıların” yani, çekirdekten yetişen gazetecilerin çok yoğun olduğu bir dönemde bu mesleğe “mektepli” olarak başladım.
1970’li yılların sonunda da bu mesleğe devam etme kararı verdim. Ve aradan tam kırk yıl geçti. O nedenle de mesleğimdeki, özellikle son zamanlarda yaşanan deformasyonlar beni rahatsız ediyor.
Ediyor..Çünkü, sizlere doğruları aktarmakla görevliyiz. Böyle okuduk, ağbilerimizden böyle öğrendik, bu nedenle çok fırça yedik..
Bir örnek..
Dün enflasyon rakamları açıklandı. Son yılların en yüksek enflasyonunun yaşandığı ortaya çıktı.
Tepkiler yükselirken, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bir haber kanalında bu eleştirileri yumuşatmaya çalıştı. Açıklamayı baştan sona ben de canlı olarak izledim.
Sayın Bakan, konuşmasının bir yerinde, sorumluluk makamında olan bir kişi olarak, “biz bile bu kadar (yüksek enflasyon)beklemiyorduk” diyerek bir itirafta bulundu.
Bu önemliydi..Çıkan rakamın yüksekliği, bakanı bile şaşırmıştı.
Ertesi sabah, Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın açıklamalarının yazılı medyaya yansımalarına dikkat ettim.
Bu haber, gazetelerin çoğunda, “en kötüyü geride bıraktık” başlığı ile verilmiş.
Üstelik Hürriyet, Milliyet ve Sabah Gazeteleri aynı cümleyi “en kötüsü geride kaldı” başlığıyla vermiş.
Yeni Şafak ve Posta gibi Gazeteler ise yine “ekonomik krizin geçtiğini gerilerde kaldığını” anlatmaya çalışan “en kötüyü atlattık” cümlesini kullanmış.
Yani Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın içinde yaşadığımız, acılarını yeni yeni hissetmeye başladığımız ekonomik krizin atlatıldığına ilişkin sözlerini başlığa çıkmışlar ve birinci sayfadan göstermişler.
Oysa ben, dün Sayın Bakanı canlı olarak izlerken, “Biz bile bu kadar beklemiyorduk” sözlerine takılmıştım. Enflasyon rakamının kendi beklentilerinin de çok üzerinde gerçekleştiği itirafını başlık olarak düşünmüştüm.
Bana göre doğrusu da buydu..
Krizin orta yerinde, sıkıntıların arttığı, zamların yağmur gibi yağdığı, kış aylarında sıkıntıların daha da artacağını bilerek;
Sıkıntıların geride kaldığını söyleyen, topluma moral depolamaya çalışan ve pembe tablolar çizen bir siyasetçinin “kötüyü atlattık” sözlerini kullanmanın yorumunu ve bakış açısını size bırakıyorum..
***
Bir başka iğne..
” Hergün ekranlarda hava durumunu anlatan kişiye ne ad verilir? ”
İletişim Fakültesi mezunlarıyla dolu, haber müdürleri ve editörlerin cirit attığı bir büyük haber kanalımıza göre doğru cevap (b) şıkkı,
“Muhabir…”
***
İğne’ye devam
1 Ekim’de Meclis açıldı. TBMM de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi‘ne uyarlandı.
Her yasama döneminde olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Genel Kurul’a hitap etti.
Kürsüye gelirken de muhalefet parti milletvekilleri bir kez daha, ayağa kalkmayarak ve alkışlamayarak protesto etti.
Bu da adeta geleneksel bir hale geldi. Erdoğan ne zaman Meclis Genel Kurulu’na katılsa muhalefet tarafından protesto ediliyor.
Hatta balkondaki Cumhurbaşkanlığı Locası’na geldiğinde de muhalefet milletvekilleri ayağa kalkmıyor ve alkışlamıyor..
Ancak, bu durum bizim için yani Gazeteciler için halen haber değeri taşımaktadır. Yani, bizim için, kamuyoyuna aktarılamayacak,” rutin haber” haline gelmemeli. Eğer başka bir bağlantınız yoksa, bu durum her zaman için haberdir.
Ancak, bazı kanallar ve gazeteler için bu protesto, haber olmaktan çıkmış, rutin hale dönüşmüş..
Geçtiğimiz hafta 1 Ekim’de Meclis açılışında, TBMM’de aynı sahne yaşandığı halde, (Erdoğan’ın gelişinde muhalefet milletvekillerinin ayağa kalkmamaları), bazı gazetelerde ve kanallarda haber olarak yer almadı, meclis notları aktarılırken bu eylem yazılıp söylenmedi.
Maalesef haber, artık muhabir aşamasında da sansürlenebiliyor.
Ancak,gerçek gazeteciliği devam ettirmeye çalışan, az da olsa medya kuruluşu var ve bu toplum olan bitenden haberdar ediliyor
Hoşcakalın…