Bodrum Kent Konseyi, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Ortakent’teki hazine arazisine yaptırılması planlanan “Dini ve Kültürel Tesisi İslam Tanıtım ve Bilgilendirme Merkezi” ve Karaova’da yapılacak “TOKİ” evlerine karşı genel kurulunda alınan kararlar doğrultusunda, imza kampanyası ve 30 Nisan’da Kargı Koyu’na yapılacak yürüyüş ve basın toplantısı için start verdi.
Kent Konseyi Başkanı Hamdi Topçuoğlu, yürütme kurulu üyeleri ve bir gurup gönüllü ile birlikte, bugün basınla biraraya gelerek gelişmeleri anlattı.
Topçuoğlu, Kent Konseyleri’nin İçişleri Bakanlığı’nın 5393 sayılı Belediye Yasasının 76ncı maddesine göre kurulduğunu ve iki konudada karşı duruşlarının ‘yasa ile verilen’ görevlerinden kaynaklanan bir hareket olduğunu belirterek;
“Kent Konseylerinin, bulundukları yerlerde, sürdürülebilir kentsel gelişim sorunlarının çözümüne yönelik uzun dönemli planların hazırlanmasını ve uygulanmasını sağlamak, kentlerde demokratik katılımla ortak akıl oluşturulmasına katkıda bulunmak ve kentin kimliğine ilişkin değerlere sahip çıkarak geliştirmek gibi misyonları vardır. Şu anda yaptığımız çalışma bize yasaların emrettiği bir çalışmadır. Kent Konseyinin üzerine nereden farz oluyor bu açıklamalar diyenlere yönelik söylemek istiyorum. Biz kentin geleceğinin planlanmasında söz sahibiyiz, bu nedenle çalışma yapıyoruz” dedi.
Kent Konseyi’nin hiçbir siyasi parti ayrımı yapmadığını belirten Topçuoğlu, “Tüm partiler bizim paydaşımızdır. Bizim siyaset üretme ya da taraf olma gibi bir durumumuz söz konusu değildir. Bodrum’un bütünsel planlanması açısından makro düzeyde hedeflerini gözönünde bulundurarak karşı çıkıyoruz. Kent dediğimiz şey birçok değeriyle birlikte var olmaktır. Kentler parklarıyla, kültür merkezleriyle vardır. Bilimsel alanları vardır kentlerin. Bu alanların olmadığı, sadece konutların olduğu yerlerin kent olduğunu söylememiz mümkün değil. Bunun altında yatan şey, herkesin kendi çıkarına göre değiştirmesidir. Bizim karşı çıktığımız alan da budur. Doğrudan doğruya planın dışına çıkılması söz konusudur. Bu nedenle karşı çıkıyoruz. Yaptığımız çalışma, şu veya bu siyasi görüşe, kuruluşa karşı durmak değildir. Bodrum’un aleyhine olduğuna inandığımız bir şeye karşı çıkıştır.”
İMZA KAMPANYASI SÜRÜYOR
Öte yandan Kent Konseyi tarafından bir süre önce hazırlanan bildiriyle birlikte başlatılan imza kampanyasının devam ettiği bildirildi. Konu ile ilgili bir de yürüyüş organize eden Bodrum Kent Konseyi, 30 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek yürüyüşe tüm Bodrumluları davet etti. Konu ile ilgili konuşan yürütme kurulu üyesi Yaman Olgaç, “Artık küçülme zamanıdır. Bütün dünya için. Harcadığımız enerji, gıda, alan çok fazla tüketiliyor. Tüm dünyanın kurtuluşu küçülmedir. Bunu makro düzeyde Bodrum’a uyarlarsak, ihtiyacımız olmayan hiçbir şey yapmayalım. Okula, spor merkezine ihtiyacımız yoksa onu da yapmayalım. Aynı şey kültür merkezleri ve dini tesisler için de geçerli” diye konuşarak, yürüyüşe tüm Bodrumluların katılımını istedi.
Kent Konseyi yürütme kurulu üyesi Rezzan Şebin de “Bu imza kampanyasına, karşı duruşa ve 30 Nisan buluşmasına, CHP, HDP,MHP,ÖDP, Yeşiller Sol ve Gelecek Partisi ve 38 Oda, Dernek ve STK imza atarken, yaklaşık 5000 vatandaş da imza atmıştır. Kampanya için bir görevlendirme yapmadık Tümüyle gönülüllük esasına dayalı olarak sürüyor ve 15 Mayıs’a kadar devam edecek. Turgutreis, Gündoğan, Gümüşlük ve Pınarlıbelen mahalle meclisleri aracılığıyla ve gönüllüler tarafından toplanan imzalarla birlikte daha sonra iktidar partisine, bakanlıklara ve Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gideceğiz. Aynı şekide Karaova’ya yapımı planlanan TOKİ ile ilgili de, eğer yapılmaması anlamında olumlu bir gelişme olmazsa, yeni bir eylem planı düşünülecektir. Kent Konseyi tarafından hazırlanan metin, Türkiye Kent Konseyleri platformunda da okunarak 28 kent konseyi tarafından da imzalanmıştır. Zira, sorun ulusaldır. ” dedi.
Kent Konseyi tarafından hazırlanan imza kampanyası metninde şu ifadeler yer aldı:
Anayasa’nın 56. Maddesi’ne dayanarak; (Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir)
1.Kamuya hazineye ve yerel yönetimlere ait doğal varlıkların, orman ve makiliklerin, sulak alanların kıyıların, doğal ve tarihi SİT alanlarının kurum ve kişilere tahsis edilmesine imara açılmasına karşıyım.
2.İmara açılmış alanlarda imar planlarında belirtilen kurallara ve notlara harfiyen uyulmasını, her ne sebeple olursa olsun değişiklik yapılmamasını istiyorum.
3.Yerel yönetimlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının iradesine rağmen siyasi iradelerin kent kimliğini değiştirecek planlama ve uygulamalarda bulunmasına karşıyım.