Bodrum’da yaşayan bir anne Esra Aşkar Güven…
Sadece ‘çalışan’ kadınların temsilcisi değil Esra Aşkar Güven… Aynı zamanda erkek egemen zannedilen bir spor branşında kadınların üstün başarısını kanıtlayan bir sporcu. Yelken sporunun tartışmasız en başarılı ili olan Muğla’da, TYF-Türkiye Yelken Federasyonu’nun il Temsilciliği görevini sürdürüyor. Türkiye’de bu unvana sahip olan sadece üç kadından biri… O, Muğla’daki yelkenci çocukların “Yelken Anne”si…
Türkiye’de bu kadınlardan sadece üç tane var!
Selda Öztürk TYF İl Temsilcisi Esra Aşkar Güven’le konuştu…
Türkiye’nin yelkende en iddialı kenti Muğla’da, TYF İl Temsilciliğini bir ‘kadın’ hakem üstleniyor. Gurur verici. Nasıl oldu bu?
Mayıs ayında kulüplerimizin, Türkiye Yelken Federasyonu’nun ve elbette Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüzün onayı ile atandım. Bir yarış sırasında toplantıya çağrıldım ve ‘hayırlı olsun seni seçtik’ denildi. Böyle bir talebim yoktu aslında. Çok mutlu oldum ve başladım.
Neler yapıyorsunuz? Göreviniz nedir?
Muğla Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne bağlı faaliyet gösteriyorum. İşin içinde yelken yarışları, yat yarışları, centre board, dragon ve sörf yarışlarına kadar her şey var. Deniz üzerinde yapılan, -kano hariç- tüm yarışlardan sorumluyum. Ve elbette çocuklardan… Muğla’nın bütün yelken kulüplerindeki sporcular, benim çocuklarım. Ben de onların ‘Yelken Annesi’ oldum kısa zamanda… Federasyon ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve kulüpler arasındaki ilişkilerin bir ayağıyım aynı zamanda.Yarış programını hazırlıyoruz antrenörlerimizle birlikte. Burada da her noktaya eşit ağırlık vermeye özen gösteriyoruz. Örneğin, iki yıldır Fethiye’de yarış yapılmıyordu. Bu sene ilk kez yaptık ve çok memnun kaldık. Önümüzdeki sene için Fethiye’ye bir yarış daha yerleştirdik.
Kaç kulüpten, kaç çocuktan söz ediyoruz?
Muğla çok büyük bir bölge. Bodrum, Fethiye, Marmaris, Göcek, Gökova’da toplam 11 kulübümüz var. Çok fazla sporcumuz ve antrenörümüz var. Bugüne kadar hakem konusunda sıkıntı yaşıyorduk. Bu sene hem vize hem aday hakem kursu talep ettik. Türkiye’deki ilk bölge olarak Muğla tercih edildi. Bodrum Yelken Kulübü’nde üç günlük aday hakem seminerimiz vardı. 24 aday hakemimiz kursu başarıyla tamamladı.
Şimdi onlar yarış hakemi mi oldular?
Adaylık şöyledir. Yarış yaptıkça öğrenirsiniz. Sadece sınavı geçmek yetmiyor. Yanınızda tecrübeli hakemlerle birlikte yetişirsiniz. En az 10 yarış yapmış olmanız gerekir. İl hakemi olursunuz. 1 tane de federasyon yarışı yapmış olmanız gerekir. Ayrıca iki ve dört yılda bir de tüm hakemlerin katıldığı eğitimler düzenleniyor. Onlara da katılıyoruz. Hakem olabilmek için en azından amatör denizci belgesi olması gerekiyor, bunu da ekleyelim.
Hem evli, hem de iki çocuk annesi bir kadın, bu tempoya nasıl yetişir? Biraz anlatır mısınız?
Aslında bu gönüllü bir iş… Kaldı ki ben zaten yelken hakemi olduğum için yarışlarda görev alıyordum. Şimdi de bütün malzemem arabamın arkasında.Yarışlara gidemesem de ödül törenlerine mutlaka gitmeye çalışıyorum.Sanırım diğer illerdeki temsilciler kadar şanslı değilim çünkü mesafelerim çok uzun. Boş bir anımız kalmıyor özellikle yarış sezonunda. Yaz aylarında da yarış olmasa bile kurslar var.
Çocukların sizi özlemiyor mu?
İki çocuğum var. Oğlum Eros zaten yarışçı. 11 yıldır bu sporu yapıyor. Çok başarılı ve dereceleri olan bir çocuk. 2009 doğumlu bir kızım var o da bu sene yelkene başladı. Şimdilik C takımında. Bu sene daha çok oyunla geçecek. C Takımı, yetişme çağı takımı. Eşim zaten denizci. Anlayacağınız biz ailecek deniz suyunu yuttuk!.. Eşim de çok büyük destek bu konuda. Çok şanslıyım.
Yelken, daha doğrusu spor ne zaman girdi hayatınıza?
Yelkene oğlum Eros’la birlikte başladım. Ama öncesinde zaten denizciydim. Onun da öncesinde lisanslı hentbol oyuncusuydum. Ortaokul çağlarından itibaren hep sporla iç içe oldum ben.
Gelelim yelken sporuna… Aileler neden çocuklarını bu spora yönlendirmeli sizce?
Öncelikle bu bir disiplin sporu. Bizim her tarafımız deniz. Üstelik Türkiye’de deniz sporlarına iklim olarak da en uygun olan şehirde, Muğla’da yaşıyoruz. Çocukların yaşamını tümüyle değiştiren bir disiplin. Her şeyden önce çocukların matematik gelişimlerini sağlıyor, özgüvenlerini artırıyor. Salon sporundan çok farklı. Alıp çantanızı gitmiyorsunuz. Doğayla mücadele ediyorsunuz. Çocuklar teknelerini çekiyorlar, hazırlıyorlar, ıslanıyorlar. Muhteşem bir şey. Bireysel ve takım olarak yarışarak sosyalleşiyorlar. Bunun da ötesinde immün sistemleri çok gelişiyor. Bu çocuklar hastalanmıyor. Yaz kış denizdeler çünkü.
Zor mu? Tehlikesi var mı?
Çok zor bir spor ama kesinlikle tehlikeli değil. İlk amaç güenlik, Çocuklar nasıl kendilerini koruyacaklarını, tekne battığında nasıl çevireceklerini, ilk eğitimde öğreniyorlar. Can yeleksiz ve korumasız hiçbir çocuk denize çıkmaz. Antrenörsüz çıkmaz. Bizim antrenörlerimizin hepsinin yeterlik belgesi olması lazım. Denizde kurtarma, karada sağlık ekipleriyle çok komplike bir spor bu. Aynı zamanda Sahil Güvenlik’le çalışıyoruz. Bütün yarışlarımızdan haberleri var. Biz burada her şeyi en ince detayına kadar düşünmek zorundayız.
Kaç yaşında başlanabilir?
Her yaşta başlanır. Ama çocuklar için ilkokul birinci sınıftan itibaren bu spora yönelmek gerektiğini düşünüyorum. Üstelik bunu sadece erkek sporu olarak görenler de var. Kızlar çok daha şanslı aslında. Bunu da söylemek lazım. Çünkü sayıca az olduklarından rakipleri de az!.. Giderek artıyor tabii.. Bizim çok sayıda kız sporcumuz var mesela.
Muğla deniz sporlarında özel bir bölge sanırım. Nedir başarımızın sırrı?
Muğla en başarılı bölge şu anda. Dünya şampiyonası, Türkiye ve Balkan şampiyonları hep Muğla’dan çıkıyor. Çünkü denizimiz, havamız çok müsait. Çok güzel kulüplerimiz, çok başarılı antrenörlerimiz var. Bu işi çok ciddi tutuyorlar. Severek yapıyorlar. Optimistle başlayıp buraya kadar gelmiş antrenörlerimizle çalışıyoruz. Bakın Aralık ayında bile antrenman yapıyoruz denizde. İnanılmaz bir şans bu.
Gelelim TYF İl Temsilciliğine. Bu işin en zor kısmı nedir?
Hasta da olsanız, yorgun da olsanız çocuklar için hep çalışmak durumundasınız. Marmaris yarışında serumlarla ayakta kaldım ama orayı terk etmedim. Çünkü 115 çocuk var ve onlardan biz sorumluyuz. Yat yarışları gibi organizasyonlarda sorumluluğunuz bu derece değil. Çünkü profesyonel denizcilere müdahale etmiyoruz çok fazla. Ama çocuklar başlı başına sorumluluk. Bu spor çocuk yaşta başlıyor ve geleceğin yatçıları, dragoncuları, bu çocukların arasından yetişiyor. Onları asla bırakamayız.
2016’da Muğla’dan sporcuların katılacağı iddialı yarışlar var mı?
Yarı yıl kupası var önümüzde. Radial’de erkek sınıfı olimpik değil, ama kızlar olimpik. Bu sene biz olimpiyatlara 470’den Deniz ve Ateş Çınar kardeşleri gönderiyoruz. Radial kızlarda Fenerbahçespor’dan Çağla Dönertaş’ı da izleyeceğiz. Muğla’da yetişmiş bir sporcu Çağla da… Optimist Dünya Şampiyonası’na Era Yelken Kulübü’nden Efe Tunçalı’yı göndereceğiz bir de. Ecem Güzel 2020 olimpiyatlarına hazırlanıyor. Muğla’da yetişen olimpik sporcumuz. Şimdi Galatasaray forması giyiyor. Kendisi Federasyon Sekreterimiz Alev Özdinçer’in kızı. Heyecanla izliyoruz gençlerimizi, çocuklarımızı.
Yelken, pahalı bir spor mu?
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın katkısı ve desteğiyle, bütçesiyle yapıyoruz her şeyi. İlk başlangıçta pahalı bir spor gibi geliyor. Ama başladıktan sonra kulüpler kendi içinde sürekli yardımlaşıyor. Hem kulüpler hem de sporcular. O nedenle pahalı diyemem.
Hakemlik, TYF İl Temsilciliği derken, bu adrenalin dünyasında yaşadığın ilginç şeyler oluyor mu?
Komik şeyler oluyor bazen. Geçenlerde, bottan bota geçerken, sağolsun bir ağabeyimiz şaka yaparken botu biraz geriye aldı ben tüm malzemelerimle birlikte denize düştüm. Telefonum gitti en kötüsü de o oldu. Biraz da sakarım sanırım. Böyle şeyler yaşıyorum bazen, gülüyoruz sonradan hatırladıkça. Ama asla unutamadığım şey, ilk hakemlik deneyimimde yaşadığım olaydı. Yarışlarda yanlış start yapan çocuk ceza puanı alır biliyorsunuz. Göcek’te bir yarıştı, ceza puanlarını ben yazıyorum. İlk düdük çaldı ve bir yarışçı erken start aldı. Yarışı görmüyorum ben tabii. Hakem arkadaşımız, ceza alacak numarayı yazmam için bana okudu. 1171. Aa bu benim oğlum! İlk hakemliğimde, ilk cezayı oğluma yazdım. Bunu hiçbir zaman unutamam.
Bundan sonra hedefiniz nedir?
Kişisel hedefim, bu işi yapabildiğim yere kadar yapacağım. Zaman ne gösterir bilemem. Çok seviyorum işimi. Hayatımda ailem ve spordan başka bir şey yok. Hedefim, bölgemden bir çocuğun yetişmesi ve uluslararası başarı kazanması. En son Çeşme’de 17 ülkenin katıldığı bir yarış vardı. Muğla’dan iki çocuğumuz ödüller aldı. Kupa, madalya ve tekne kazandılar. Bunu yabancılara kaptırmadık. Harika bir duyguydu. Benim seçimim bu ve çok mutluyum bu işi yaptığım için. Beklentim de yok. Üstelik inanılmaz bir ekiple çalışıyorum. En büyük şansım, Muğla’daki hakem ve antrenman arkadaşlarımın desteği… Bu arada Türkiye Yelken Federasyonu’na, Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Kulüplerimize de… Ve kadınlara… El ele verip öyle güzel şeyler yapıyoruz ki. Kadınların yapamayacağı hiçbir şey olmadığını gösteriyoruz dünyaya.
Milli Takım Antrenörü Can İşgören, TYF İl Temsilcisi Esra Aşkar Güven’in örnek teşkil eden başarılara imza attığını söylüyor. Antrenörler ise ışıl ışıl bir enerjiyle proje üreten ve ürettiği projelerin arkasında duran Güven’le birlikte çalışmaktan son derece memnun. Ama en çok da çocuklar seviyor O’nu…