Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1’i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 kişinin yargılandığı davada ara karar açıklandı.
Sanıkların üzerlerine atılı suçların vasfı, olay tutanakları, görüntü radar kayıtları, kuvvetli suç kanıtı gösteren somut delilleri olması nedeniyle, adli kontrolün yeterli olmayacağı belirtildi. Kaçma şüpheleri olması nedeniyle tüm sanıkların tutuklu hallerinin devamına karar verilerek, duruşma 24 Nisan 2017’ye ertelendi.
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1’i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 sanığın yargılandığı Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın 13’üncü celsesine geniş güvenlik önlemleri altında başlandı.
Dün sabah duruşmanın yapıldığı Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Salonu önünde toplanan kalabalığın cezaevi araçları ile getirilen 44 tutuklu sanığa idam ipleri ve yumurta fırlatıp, küfürlü protestoda bulunması nedeniyle, bugün güvenlik önlemleri daha da artırıldı.
Davanın seyri…
SIKI GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI, PROTESTOCU GELMEDİ
Özel Harekat ve Çevik Kuvvetin de aralarında bulunduğu çok sayıda polis, sağanak yağmura rağmen duruşmanın yapılacağı salonun etrafında adeta kuş uçurtmadı. Protestocu grubun ise bugün duruşma salonu önüne gelmemesi dikkat çekti. Sanıkların “Can güvenliğimiz tehlikede önlem alınsın” talebi de dikkate alındı.
Sanıklar, daha önce olduğu gibi duruşma salonu önünde cezaevi aracından gruplar halinde indirilmedi. Cezaevi araçları doğrudan duruşma salonunun altındaki otoparka götürülüp, buradan içeri alındı. Duruşmanın başlamasından sonra da salon çevresinde önlemler devam etti.
BASIN MENSUPLARINA UYARI
Duruşmada tutuklu sanıkların ve avukatlarının dinlenmesine bugün de devam edildi. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, sanıkların dinlenmesine geçmeden önce basın mensuplarına yönelik uyarılarda bulundu.
Medyada farklı ve ağır manşetler atıldığını belirten Baştoğ, “Olmayan şeyler yazılıyor. Örneğin, mahkeme tutanaklarının kimseye verilmeyeceği yazılmış. Bu doğru değil. ‘Sayfa çokluğu nedeniyle tamamını veremeyiz’ dedim. Yoksa her tutuklu kendisi ile ilgili ifade tutaklarını elbette alabilir. Bu nedenle dikkat edilirse çok iyi olur. Bizim, medyada yer almak gibi bir niyetimiz yok. Ama sona yaklaştıkça medya hataları da çoğalmaya başladı. Basın mensuplarından biraz daha dikkatli olunmasını rica ediyorum” dedi.
KARARTILAN DELİLLERİN ORTAYA ÇIKMASINI İSTİYORUM”
Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davada sanık Teğmen Muhammet Burak İpek’in talepleri alındı. Teğmen İpek karartılan deliller olduğunu öne sürüp, bunların ortaya çıkartılmasını isteyerek, “Evimden alınan elektronik eşyalar bana verilmemiştir. Bunların iade edilmesini talep ediyorum. Sizi, zor durumdada bırakmamak için başka talebim yok. Hepimizin çoluğu, çocuğu var” dedi.
Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, Teğmen İpek’e, “İşin hakkı neyse onu yapacağız. Büyük dava ama hukuk kuralları içerisinde karar vereceğiz. Kimsenin kuşkusu olmasın” diye karşılık verdi.
Teğmen İpek’in avukatı ise “Karambole gelmiş bir grup var burada. Buradakilerin tamamının FETÖ üyesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bize göre suçu işleme konusunda kuvvetli deliller mümkün değildir. Müvekkilim, yakıt alınabilseydi zaten birliğine geri dönecekti. Tahliyesini talep ediyorum” dedi.
“MÜVEKKİLİM GÖREVİ BİLMEDİĞİ İÇİN MARMARİS’E GİTTİ”
Tuğgeneral Ünsal Coşkun’un avukatı Hasan Aşık da müvekkilinin isnat edilen suçları işlediğine ilişkin somut delillerin bulunmadığını vurgulayıp, “Kendisinin suikast girişimi olayına dahli de yoktur. Müvekkilim Erdoğan’ın İstanbul’da olduğunu biliyordu. Savunmasını tam olarak yapabilmesi için tahliyesini ve Ankara’ya gönderilmesini talep ediyorum” dedi.
“BU DAVANIN SİYASİ OLMAMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Pilot Albay Zeki Göçmen’in avukatı Abdülkadir Uslu da “Cezaevlerinde müvekkillerimiz ile yapılan görüşmeler kamera ile kayda alınıp gardiyanların önünde yapılıyor. Bu adil yargılamaya gölge düşürür. İddianamede suikast geçiyor. Suikasti bir kişi yapar. Bu suikast olamaz. Çünkü Cumhurbaşkanı’nı almaya giden grup İzmir’den çıktığında, Cumhurbaşkanı İstanbul’da medyada açıklama yapmaktadır. Bu darbe girişimini FETÖ’nün yaptığı düşünülüyor ve kabul görüyor. Bu davanın siyasi olmaması mümkün değil. Bu operasyonda müvekkilim, Cumhurbaşkanı’nın değil, bir terör örgütü liderinin alınması için oraya gidildiğini bilmektedir. Müvekkilimin adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasını ve cezaevinde rahat ortamda görüşmemin sağlanmasını talep ediyorum” dedi.
ASTSUBAY KUZU; “TUTUKLULUĞUM DEVAM ETSİN’ DEMEK DURUMUNDAYIM”
Avukat Uslu’nun beyanın alınmasının ardından ara verilen duruşmaya, öğleden sonra FETÖ’nün Çiğli imamı olarak bilinen Astsubay Başçavuş Zekeriya Kuzu’nun talebinin alınmasıyla devam edildi. Astsubay Kuzu, “Aleyhimde ifade verenlerinin büyük bölümünün ifadeleri çelişkilidir. Ben bunu yaşayacakmışım. Ama şunu belirtmem gerekir, terör örgütüne yönelik kriterlerim incelenirse, sırf milliyetçi-muhafazakar olduğu için sıkıntılar yaşamış biriyim. 2006 yılında Ege Denizi’nde Türk ve Yunan askerleri arasında meydana gelen bir kriz sırasında Yunan SAT komandoların esir alınması olayında tek başıma savaş çıkmasını önlemiştim. Bunu Cumhurbaşkanımız da biliyor. Ama bunu yaşayacakmışız, olsun. ‘Tutukluluğum devam etsin’ demek durumundayım. Bu duruşmada benden çok Allah size yardım etsin. Savcılıkta verdiğim ifadelerin bir bölümünü kabul etmiyorum. FETÖ tarafından birçok insanın kandırıldığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanım da ‘Kandırıldım’ demişti. Hiçbir avukat beni savunmak istemiyor. Ben kimsenin cüzdanını çalmadım. Basında çıkan haberler algı yaratıyor” dedi.