Herodot Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen söyleşinin konuşmacıları, CHP Muğla Milletvekilleri Akın Üstündağ, Prof. Dr. Nurettin Demir ve Ömer Süha Aldan’dı.
CHP Bodrum ilçe örgütü üyeleri ile vatandaşların geniş katılım gösterdiği toplantı saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. CHP Bodrum İlçe Başkanı Recai Seymen ve CHP Muğla İl Başkanı Mürsel Alban’ın moderatörlüğünü üstlendiği toplantının açış konuşmasını yapan CHP İl Başkanı Mürsel Alban, TBMM’de kabul edilen yeni anayasa taslağı ile ilgili olarak Muğla ve ilçelerinde örgütlerin katılımıyla toplantılar düzenlediklerini söyledi.
CHP’nin Başkanlık sistemi adı altında halka dayatılan anayasa değişiklikleri konusunda mecliste çok büyük mücadeleler verdiğini belirten Alban, şunları söyledi:
“Başkanlık sistemine veya rejim değişikliğine bakıldığında ortaya çıkacak tek şey yetkiyi milletten alıp tek adama vermektir. Bu millet yüzde 92 ile kabul ettiği anayasayı şu an tekrar yüzde 40’larla, 51’lerle değiştirmeye çalışıyor. O dönemde halk getirmişti bu anayasayı ama yüzde 92 ile getirmişti. Bu dönemde anayasayı değiştirerek tekrardan biz kraliyete, mutlakiyete ve tek adamlığa doğru gidişin yolunu açmak istiyoruz. Bizim bu gidişe dur dememiz gerekiyor. Tek adamla yönetilen ülkelerin durumu açık net ortadadır. Hemen komşumuz olan Irak, İran, Suriye, Mısır, Libya gibi örnekleri var bunun. Bu bize Almanya, İtalya, Hollanda gibi ülkelerin yönetim şeklini getirmiyor. Tek adam yönetiminde olan ülelerin ne duruma geldiği, o tek adamların sonunun da ne duruma geldiğini canlı olarak gözlerimizle gördük. Hep bu durumu yaşadık. Ne tek adamın sonu öyle olsun, ne de ülkemizin sonu öyle olsun. Bizim isteğimiz parlamenter sistemin korunması, bir ülkenin tek adamın dudağının arasından çıkaak sözlere mahkum kılınmamasıdır. Mutlakiyete esas alacaklar. Bu bir geçiştir. Devamı mutlakiyettir. Yani babadan oğuladır. Halk daha anayasanın ne olduğunu bilmeden neye hayır, neye evet diyeceğini bilmez durumdadır.”
Daha sonra CHP Muğla milletvekilleri sırasıyla söz aldı. Prof. Dr. Nurettin Demir açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bu ülkeyi yıllardır yönetenler kendi başkanlık sistemini kurmak için halktan kopuk anayasa sistemi değiştirme çabası içindeler. 1921’den bu yana baktığımızda anayasalar halktan kopuk, halkın bilgisi olmadan, darbeler koşullarında oluşmuştur. Bugün maalesef iki partinin hiç okumadan, Meclis’te 316 milletvekilinin 5 tanesinin bile okumadan meclise getirdikleri ki MHP’nin hiç okuduğunu zannetmiyorum, ve yeterince tartışılmadan, halka anlatılmadan maalesef bir darbe anlayışıyla bir diktatoryal ortamda, nasıl 1980 anayasasında olduysa bugün de sivil diktatörlük, oluşturulacak OHAL koşulları altında anayasa değiştirilecek.”
ERDOĞAN VE BAHÇELİ AMERİKAN EMPERYALİZMİNDEN DİREKTİF ALIYOR
Başkanlık sistemi Amerikan emperyalizminin bize bir dayatmasıdır diyen Recep Tayyip Erdoğan’a sormak gerekir. Acaba bu Amerikan emperyalizminin zorlaması mıdır? Aslında gerçek de budur. Yıllar önce bu gerçeği kendisi söylemiştir. Bugün de oradan aldığı emirlerle, Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin dışarıdan aldıkları direktif doğrultusunda, Türk halkının yıllarca süren mücadelesi sonunda kurulan çağdaş cumhuriyeti yıkma hareketi olarak görmek gerekir diye düşünüyorum.
Ülkemiz için, özgürlükler için, cumhuriyet için hepimizin hayır demesi gerekiyor. Bugün yüzde 20’ye yakın kesimin, bugünkü değişikliğin nereye gideceğini anlamadığı, anayasa değişikliği ve referandumunun Türkiye’yi felakete götürdüğünü ev ev, mahalle mahalle anlatmamız gerekiyor. Türkiye’yi uçuruma götürdüğünü, freni kopmuş bir aracın uçurumdan aşağı süratle gittiğini anlatmamız gerekiyor. Özellikle önümüzdeki süreçte Türkiye’nin ne tür felaketler yaşayacağını anlatmamız gerekiyor. Bireysel çıkarlarımız, geleceğimiz değil, çocuklarımızın, torunlarımızın ülkemizin, karmaşalar yaşanan Ortadoğu’da ülkemizin yeni birSuriye, Irak, libya olmaması için hep beraber çalışmamız gerekiyor.
ÖMER SÜHA ALDAN: ANAYASAYA UYMAYAN BİR PROFİL VAR KARŞIMIZDA
CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan da, “Bu keyfiliğin, yasa tanımazlığın meşrulaştırma girişimidir” diyerek konuşmasına başladı. 2007 yılında Meclis’te yaşanan 367 krizini hatırlatan Ömer Süha Aldan, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği ile ilgili süreci anlatarak “2007 yılında hemen hemen kimse referandum konusunda bir çalışma yapmadı. Kimse işin bu noktaya geleceğini tahmin etmedi. 2014’te Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi. Asıl sorun şu anki Anayasa’ya uymayan bir profil var karşımızda. ‘Ben bu anayasaya uymayacağım’ diyor. Yıllar itibariyle Türkiye siyaseti inanılmaz şeyler yaşadı.” diye konuştu.
FAŞİZMİN TESCİLİ
Ömer Süha Aldan, “Bu tip bir anayasa yasalaşacak olursa, bu tip bir anayasa faşizmin tescili demektir. Diktatörlüğün tescilidir.” diyerek şöyle devam etti:
“Bununla ilgili bir tek kez seçim yapılır sadece. Türkiye ikiye bölünür. Yüzde 51’i alan Türkiye’nin tapusunun sahibi olur. Durum budur. Bu seçimden sonra diğer seçimlerin hepsi formalitedir. Siz hiç Saddam’ın seçim kaybettiğini duydunuz mu? Kaddafi, Nazarbayev, Esad hiçbir zaman seçim kaybetmedi. Bununla ilgili seçim 3 Kasım 2019’da yapılacak. O tarihte Türkiye’ye hangi anlayışın egemen olacağını göreceğiz. Yargı, yasama, yürütme bunun elinde olacak. STK’lar bundan sorulacak bundan sonra. Öyle bir tablo ortaya çıkacak ki şimdiden izlerini görüyoruz, saray soytarıları çıkacak. Her gün methiyeler düzen, özel yaptırılmış kliplerde olsun, onları göreceğiz.
Öyle bir şey yapıldı ki, 2019’da seçilecek cumhurbaşkanı ya da diktatör, şu anda adam öldürürse, şu anki mevcut yasayla cumhurbaşkanlığı süresi bitince yargılanabilir. Ama şu değişiklikle, yüce divana gidebilmesi için 400 vekilin oyu gerekir. Hakkındaki mahkumiyet kararı kesinleşinceye kadar da görevine devam edecek. Bakanlıklar kurabilir, kapatabilir.
Sayın Bahçeli’nin makam odasında iki saat var. Biri 17.00’yi biri 25.00’i gösteriyor. 17-25 olayını unutturmayacağını defaetle söylemiştir kendisi. Bu yasa gündeme gelince bir de baktık ki 17-25 Aralık’tan yargılanması gereken dört bakanın da yeniden yargılanması için 400 oy gerekiyor bu anayasa değişikliğiyle. Şu an salt çoğunluk dediğimiz 266 oy yeterken şimdi 367 oya, milletvekili sayısı 600’e çıkarsa da 400 oy gerekecek. Dört bakana ömür boyu koruma geliyor. O saat herhalde yerinde durmuyordur diye düşünüyorum. O odadan kaldırılmıştır diye tahmin ediyorum.
Cumhurbaşkanının TBMM’yi tek başına fesh etme hakkı var. Kafası bozuldu, ben bu parlamentodan hoşlanmıyorum deyip derhal meclisi feshedebiliyor. Ama aynı şekilde meclis, ben cumhurbaşkanından memnun değilim diye düşünüyorsa, o zaman yine meclisin 367 oyunun olması lazım. Şu anda bu yasa gündeme gelirse TBMM’de sadece ve sadece AKP ile HDP veya CHP birleşirse erken seçim olabilir. Yani 2019’a kadar AKP kendi iktidarını, yapacağı her tür kirli işe rağmen devam etmeyi amaçlıyor. Buna MHP gibi bir parti de göz yummuştur.”
AKIN ÜSTÜNDAĞ: DİKTATÖRLÜK ANAYASASI
CHP Muğla Milletvekili Akın Üstündağ ise anayasa değişilik teklifi ile ilgili sunumu paylaştı. Sunumunda, Anayasaların hazırlık süreci, başkanlık sistemi ve şu anki anayasa teklifinin özellikleri, rejim değişikliği ve kuvvetler ayrılığına aykırılıklar hususunda görüşlerini paylaştı. Üstündağ, sunumunun son bölümünde ise ‘evet’ cephesiinn propagannda tuzaklarına değindi.
Anayasaların hazırlık sürecinde katılımcılığın sağlanması gerektiğine işaret eden Üstündağ, bunun ardından yazım sürecinin başladığını ve daha sonra da kanunlaşma aşamasına geçileceğini belirterek “Şu an bu aşamaların hiçbirini geçirmemiş olan bir dönemi yaşadık. İki partinin kapalı kapılar arkasında oluşturduğu, sadece yazımla sınırlanmış bir anayasa teklifiyle karşı karşıyayız.” dedi.
16’ncı maddede tam 61 maddede değişiklik öngörüldüğünü ve bu şekilde bir ‘torba anayasa’ teklifiyle karşı karşıya olduklarını söyleyen Üstündağ, “Bu anayasaya ciddi anlamda aykırılıktır. Teknik boyutta da yapım usülüne aykırıdır” dedi.
Üstündağ Başkanlık sistemine ilişkin de şu ifadeleri kullandı:
“Başkanlık sisteminde yasama ve yürütme organları birbirinden sert şekilde ayrılır. Yani sert kuvvetler ayrılığı uygulanır. Yürütme organı tek kişiden oluşur. Yasama organı başkan tarafından feshedilemez. Yasama organı güvensizlik oyuyla başkanı görevden alamaz. Bir kişi hem yasama organında hem de yürütme organında görev alamaz. Başkan, hakimleri görevden alamaz, emir veremez. Başkanlık sistemleri rejim krizlerine yol açabilir. Başkanlık sisteminde, başkan halkın desteğini yitirse bile görevine devam eder. Siyasal kutuplaşmaya yol açar. Bizim için en büyük tehlike, bölünme anayasası dediğimiz özelliği budur. Bu sistemde kazanan her şeyi kazanır, kaybeden her şeyi kaybeder. Uzlaşma ihtiyacı yoktur. İktidarın kişiselleşmesine yol açar. Hem hükümet, hem devlet başkanı olan başkan yasama organıyla uzlaşmaz tavırlar içine girebilir. Kendisini bir kral veya imparator gibi hissetmesine yol açabilir.”
Değişiklik teklifinin başkanlık sistemine benzemediğini belirten Üstündağ, cumhurbaşkanlığı sistemi diye bir rejim öngördüğünü ve bunun da anayasa hukukunda olmadığını söyledi. Değişiklik teklifinde denge ve denetleme mekanizmaları olmadığını, kuvvetleri fonksiyonel olarak tek bir kişiye bağladığını, yürütmenin yasama organı üzerinde bir vesayetinin oluştuğunu, yargılanması neredeyse imkansız bir mutlak güç yaratıldığını belirten Üstündağ, anayasa değişiklik teklifinin bir rejim değişikliği içerdiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
TEKLİFTE MİLLİ İRADE YERİNE TEK BİR KİŞİNİN İRADESİ VARDIR
“Değişmez ve değişmesi teklif dahi edilemez ilk üç madde ve dördüncü madde konusunda, başlangıç hükümlerine 3. fıkra der ki ‘millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı” ifadesi yer almaktadır. Teklifte, milli irade yerine tek bir kişinin iradesi vardır ve devleti şekillendirmektedir.”
Anayasa teklifinin kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdığını, yürütme organı olarak Cumhurbaşkanının yasama ve yargının üzerinde bir güç olarak belirleyici ve yönlendirici bir konuma geldiğini ifade eden Üstündağ, şöyle devam etti:
“Hangi maddeleri kaldırıyoruz diyorlar ya, dolaylı yönden değiştiriyorlar. Bekir Bozdağ, ne direkt olarak ne de dolaylı olarak değiştirmiyoruz dedi. Bir de doğrudan aykırılıklar var. Egemenlikle ilgili 6’ncı maddede, egemenliğin bir kişi, zümre veya sınıfa bırakılamayacağı ilkesi yok ediliyor. 7’nci maddede yasama yetkisi cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile bir kişiye devrediliyor. Yasama organının bütçe hakkı ortadan kaldırılıyor. Bu temel hak ve hürriyetlerin ortadan kalkmasını sağlayacak bir değişikliktir. 9’ncu madde ile yargı yetkisi tamamen mutlak gücün hakimiyetine giriyor. Yargı bağımsızlığı tamamen ortadan kaldırılıyor.”
Anayasa değişikliğinde kuvvetler ayrılığına aykırılıkları da tek tek tespit eden Akın Üstündağ bu çerçevede partili cumhurbaşkanlığının getirildiğini, meclisi fesih yetkisinin tek kişiye verildiğini, bütçe hakkının meclisten alındığını belirtti.
Evet cephesinin propaganda tuzaklarını da anlatan Üstündağ, konuşmasında şunları söyledi:
“Diyorlar ki rejim değişikliği değil, hükümet sistemi değişikliği. Oysa Cumhuriyetin demokratik nteliği ortadan kaldırılıyor. Cumhuriyetin demokratik niteliği ortadan kaldırılıyor. Egemenlik bir tek kişi tarafından kullanılıyor. Yasama ve yargı yürütme adına tek bir kişinin kontrolüne giriyor. Denge ve denetleme imkanları ortadan kaldırılıyor. ‘İstikrarlı bir yönetim oluşturuluyor’ diyorlar. Önemli olan demkorasinin ve özgürlüklerin istikrarıdır. ‘Başkanlık sistemi kutuplaşmaları ortadan kaldıracak’ diyorlar. Bu sistemde siyasi kutuplaşma daha da derinleşir. Toplumsal bölünmelere yol açar.”
Konuşmaların ardından söyleşinin ikinci bölümüne geçildi. Bu kısımda konuşan Prof. Dr. Nurettin Demir, referandum sonucunda yüzde 55-60 oranında ‘hayır’ çıkacağını tahmin ettiğini söyledi. Ömer Süha Aldan ise, “Başkanlık sisteminde terör biter diyorlar. Terörü siz yarattınız. Ankara Garı’ndaki patlama o zihniyetin eseridir.” diye konuştu. Aldan, “Erdoğan’da iktidarda kalma çaresizliği var. Bu noktada yapmamız gereken irademizi yitirmeyeceğiz, karamsar olmayacağız” dedi.
Söyleşide daha sonra görüş ve öneriler dile getirildi. Milletvekilleri, örgüt üyelerinin sorularını cevapladı.